Devri Sabık yaratmak

Celal Eren ÇELİK

'Devri Sabık' kavramı Türk siyaset literatürüne 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında yerleşti…

Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun idamı ile sonuçlanan, pek çok DP  milletvekilinin, Genelkurmay Başkanı’nın hatta DP’de sadece siyaset yapıp etkin bazı konumlara gelen kişilerin bile yargılandığı bir sürecin yaşanması ile birlikte “Devri Sabık” yaratıldığı ve bir siyasi görüşten “İntikam alındığı” ifade edildi.

Bu “Devri Sabık” yaratma konusunu kendisini DP’nin siyasi mirasçısı olarak ilan eden Demirel’in Adalet Partisi sıklıkla işledi. Daha sonra istisnasız tüm merkez sağ ,muhafazakar ve milliyetçi partiler “Devri sabık yaratma” konusunun mağduriyet algısı üzerine oynayarak bundan siyasi rant sağladılar…

Ama bu partilerin “Devri sabık yaratma” konusunu özellikle Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun idamı özeline indirgeyerek kullanmaları sadece siyasi rant sağlama amaçlı bir algı çalışması değildi. Zira halkta yaratılan “Devri sabık yaratmanın” kötü bir şey olduğu algısı, idamlar ile bu kavramın özdeşleştirilerek “Devri sabık yaratmanın” bir intikam sistemi olduğu yalanının topluma dayatılması ve idamlar ile kavram arasında kurulan bağ nedeni ile bu kavramın halk arasında korku yaratıp itici bir hal alması sağ siyasi zihniyetin işine gelmekteydi.

Zira “Devri sabık” kavramı aslında geçmiş iktidar dönemi nden yapılan vurgunlar, talanlar, yolsuzluklar için hesap sormak anlamını taşımaktaydı.
İşte her biri iktidarları döneminde yolsuzluğa, talana, vurguna boğazına kadar batan, bu memleketin kaynaklarını kendi yandaşlarına peşkeş çekerken, “Fırat’ın kenarında kaybolan kuzunun hesabını soracağız” diye yola çıkıp bırakın tek bir kayıp kuzunun hesabını sormayı, memlekette ne kadar “kuzu, koyun sürüsü” varsa hepsini kendi hesabına iktidar ganimeti olarak “İrat” kaydeden bu sağ siyasi anlayış “Devri sabık” kavramını adeta bir “Öcü” haline getirerek hesap vermekten kurtuluyordu…

Kendilerinden hesap sorulacağı söylendiğinde “Devri sabık yaratmak istiyorlar, bunlar intikam almak istiyorlar, dertleri siyaset yapmak değil intikam almak” diyerek hamaset yapıyor, gariban halkın duygularına oynuyor hemen işi Menderes’in idamına getirerek ajitasyon yapıyorlardı…

Öte yandan “Devri sabık yaratılması” konusu bu sağ siyaset için seçmenlerini konsolide etmenin çok önemli bir argümanı haline geldi yıllar içerisinde…
Boğazına kadar pisliğe batmış bu partiler kendi tabanlarına “Bakın biz iktidardan düşersek devri sabık yaratacaklar, o zaman sadece bizden değil bize oy verenlerden tutun, yöneticilere kadar neler yaparlar ne hesaplar sorarlar” diye korku salarak, kendilerinden ayrılmak isteyen partililerini “Ya devri sabık yaratılır da bizden de hesap sorulursa ne yaparız?” korkusu ile avuçlarının içinde kendilerine esir ettiler…
İşte bu nedenledir ki yıllardır bu memlekette “Devri sabık” yaratılmadı, devri sabık yaratılmadığı için yolsuzluk yapandan, talan yapandan, yetim hakkı yiyenden hesap sorulmadı, her yapanın yanına kar kaldı…
Vurgunun, talanın, peşkeşin yapanın yanına kar kaldığını, ”Devri sabık yaratmamak” adına hesap sorulmadığını gören her yeni yönetici, her yeni siyasi iktidar kendisinden öncekinden daha büyük vurgun, talan yapmaya başladı…
Ve “Devri sabık yaratmayan” sistem hesap sormadığı için yozlaşarak, çürüdü.

Yolsuzluk, vurgun, talan sıradanlaştı, kanıksandı…

Dünya’nın başka hiçbir memleketinde duyamayacağınız “ÇALIYORLAR AMA ÇALIŞIYORLAR” gibi saçma  ve sakat bir söylem ve zihniyet işte bu sağ siyaset tarafından bu ülkeye yerleştirildi…

***

Şimdi Türkiye belki  vurgunda, talanda, yolsuzlukta gördüğü ve hatta belki de göreceği en kötü, en rezil döneminden geçerken bu ülkenin ana muhalefet partisi CHP kalkıyor ve diyor ki “Devri sabık yaratmayacağız”
Yani tam da bu merkez sağ siyasetin istediğini yapıyor…

“Devri sabık yaratmayacağız” diyen CHP aslında diyor ki “Biz iktidara gelirsek yapılan hiçbir yolsuzluğun, talanın, vurgunun hesabını sormayacağız. Bunları yapanların sorumluları ellerini kollarını sallayarak vurdukları vurgunların, yaptıkları talanların keyfini, sefasını sürecek, yaptıkları da yanlarına kar kalacak”

Niye bunu diyor?

Kendilerince “Sağ seçmeni ürkütmemek için” Arkadaş sağ seçmenden oy alacağız diye Atatürk’e kefere diyen, yıllarca CHP’nin karşısında laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı olmuş partilerin en üst düzey yöneticisi olarak görev yapanları partide yönetici ve milletvekili yapan, delege kendisini çizince kadın kotasından PM’ye ve MYK’ya alan,  partide gram sol söylem bırakmayan, sağ-muhafazakar seçmen ürküyor diye Kemalistleri partiden tasfiye eden, muhafazakar sağ seçmenin hoşuna gitmiyor diye laiklik kelimesini bile ağzına almaz olan, Atatürk’e hakaret edilirken 3-5 sağ seçmen oyu için sesini çıkartmayan, sağ seçmen ürkmesin diye partinin sol ile olan alakasını kesip partiyi çakma sağcı-muhafazakar-liberal bir ideolojik çorba haline getiren Kemal Kılıçdaroğlu ve yönetimi 2009 yılından bu yana sağcılaşarak siyasal anlamda içini boşalttığı partide siyaseten iflas etti.

Bu sağa açılarak iktidar olma, çakma muhafazakarlık yaparak sağ ve muhafazakar seçmenden oy alınabileceği aymazlığı ile kendi asli tabanını kaybetme gafletinin CHP’yi getirdiği yer ülke AKP tarafından bu kadar rezil kepaze halde yönetilirken, iktidar boğazına kadar batmış ve 18 yılın tüm yıpranmışlığını yaşarken ancak %22-24 bandına hapsolan bir siyaset, hezimete uğranan 10 seçim ve kaybedilen 11 koca sene…

Şimdi yine sağ seçmen ürkmesin aman onlar korkmasın, aman belki 3-5 sağ seçmenden oy alırız belki diye “Devri sabık yaratmayacağız” diyor Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi.

***

İyi de adama sormazlar mı “Siz bu hesabı sormayacaksanız, bu yapılanlara isyan eden milyonlarca kişi neden size oy versin?”

Adama sormazlar mı “Bu hesabın sorulmasını istemeyenler zaten size oy vermeyenler, bu zulüm düzeninden nemalananlar… Onlar ürkecek, korkacak diye bu memlekette her vurgun ve talan yapanın yaptığı yanına kar mı kalacak?” diye…

Adama sormazlar mı “Siz devri sabık yaratmayıp bu hesabı sormayacaksanız, bu ülkeye kötülük yapacağınızın, bundan sonra yapılacakların da yine yapanın yanına kar kalacağını göstereceğinizin, bunu tescil edeceğinizin farkında mısın? Nerde kaldı sizin ezilenlerin sesi olma vaadiniz?” diye…

Adama sormazlar mı “Adalet yürüyüşü yaparken, bu yolsuzlukları ,vurgunu, talanı yapanlardan hesap sormayarak mı adaleti sağlamayı, kamuoyunun vicdanını rahatlatmayı düşünüyordunuz?” diye…

Ve adama sormazlar mı “Bu devri sabık yaratılmayacak, bu hesap sorulmayacaksa sizin AKP’den ne farkınız var?” diye…

***
Devri sabık yaratmak kötü bir şey değildir…

Devri sabık yaratmak bir “İntikam sistematiği” de değildir.

Devri sabık konusu önceki dönemden yolsuzluğun, vurgunun, talanın hesabını sorma konusudur.

Bu ülke bu yolsuzluk ve siyasi ahlaksızlık batağına devri sabık yaratılmadığı ve hesap sorulmadığı, yapanın yanına yaptığı kar kaldığı için batmıştır.

Ve evet “DEVRİ SABIK YARATILMALIDIR… 

Bu ülkede yetim hakkı yiyenden hesabı sorulmalıdır…

3-5 sağ, muhafazakar seçmene şirin gözükmek için bu hesabı soracağını söyleyemeyen, ”Evet DEVRİ SABIK YARATACAĞIZ ve bu yapılanların hesabını tek tek soracağız” diyemeyen, buna cesareti olmayanlar ise ne liderlik yapabilirler, ne umut olabilirler…

Kimse “Devri sabık yaratarak bir siyasi intikam sistemi kurun, cadı avı başlatın, haksız hukuksuz her önünüze geleni de yarattığınız devri sabık ile mahkum edin” demiyor…

Zaten devri sabık yaratılması bu demek değildir, bu sadece bir hesap verme mekanizmasının adice istismarı olur.

Ama Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi bilmelidir ki kimse de geçmişte yapılanlardan hesap sorulmayan bir iktidar istemiyor…

Kemal Bey “Dostlarını” ürkütmeyip, onlara mavi boncuk dağıtacak diye yıllardır ezilen, sömürülen bu milletin, kaynakları peşkeş çekilip, yandaşlara talan ettirilen bu ülkenin hesabını sormayacak değiliz.

Kemal Bey ve kendi zihniyetindeki kadrolar bu hesabı soramaz ve sormaya niyeti de yoktu. Çünkü Kılıçdaroğlu ve ekibinin zaten buna cesaretleri de, iktidar olma gibi bir iddiaları da yoktur…

O zaman CHP’nin içerisinde, partinin bugünkü yönetimine isyanı olan “Sessiz” on binler bilmelidir ki umut vardır ve o umut sol yanlarında kavgasını vererek  ve verdiği kavgayı ilmek ilmek büyüterek gelen bir DİP DALGADIR…

O DİP DALGA’nın, o sessiz  çoğunluğun isyanı karşısında ne Kemal Bey, ne Kemal Bey’in askeri olan delege ağaları durabilir…

Hızır Paşa sofrasında oturan Söğütözü sakinleri bilmelidir ki; çarklarının kırılması yakındır…

Ve bilinmelidir ki; o çark kırıldığı gün AKP için DEVRİ SABIK yaratılacağı gibi bu partiyi bu hale getirenler ve yaptıkları daha doğrusu yapamadıkları ve hatta yapmak istemedikleri basiretsiz ve “Mış” gibi muhalefet ile ülkeyi AKP iktidarına altın tepsilerde sunanlar için de bir DEVRİ SABIK defteri açılıp hesabı sorulacaktır…

Konu bu partinin içerisinde bir DİP DALGAYI her geçen gün büyüterek yükselten onbinlerce isyanı olan parti emekçisi için bu kadar açık ve nettir…
O “İSYANIM VAR,YETER ARTIK!” diyen sessiz çoğunluk harekete geçmiş, kararını vermiştir.

Şimdi düşünmesi gerekenler düşünsün…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.