DERİN MİLLETİN SÖZÜ!
Giriş notu;Irak`ta PKK uzantısı akımlardan biri olan Goran Hareketi terörist başı Abdullah Öcalan`ı NOBEL`e aday gösterdi. Adaylık gerekçesini Nelson Mandela örneğine benzeten Goran hareketi terörist başının Kürt-Türk kardeşliğinde oynadığı rolü gösterdi. Ve Norveç`te bulunan Nobel komitesi de bu başvuruyu seve seve kabul etti.
Şimdi bu not aklınızda kalsın ben size müjdeli bir haber vereyim.
Mert`in katili yakalandı!...
Bilindiği üzere son yıllarda ülkemizde çocuk istismarı, ölümler ve an acısı tecavüz olayları sık sık yaşanmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Kars`ta Yusuf yüzlü 9 yaşlarında Mert adlı bir yavrucağımız aynı acıların kurbanı oldu.
Toplumu ayağa kaldıran bu cinayet polisimizin akıl dolu başarılı operasyonu ile çözüldü ve suçlu adlı makamlara teslim edildi.
Sokaktaki üç-beş soysuzun haksız eleştirilerine maruz kalsa da bu polisler bizim polisimiz ve her biri sizden bizden insanlar. Elbette içlerinde birkaç çürük elma çıkacak, cami imamlarında bile bu çıkmıyor mu? Mesele polisin ifa ettiği görevdir ki, oda en az doktor kadar, öğretmen kadar, imam kadar kutsaldır ve beklide daha kutusaldır.
Ve bu kutsallıkla görevini yerine getirerek katili yakalamışlardır.
Gelin size bu operasyonu basına yansıyan hali ile tek tek anlatayım;
Mert kaçırılıp ölü bir şekilde bulununca Polis bütün mobese kameralarını inceledi ve TV’lere yanlış görüntüyü servis etti, çünkü katıl kaşmış ve saklanmıştı.
Erzurum'a kaçan katil Tv`leri izleyince rahatladı ve memleketine geri döndü. Bu arada katilin Amcası "Yeğenim kayıp" diye başvuru yapmıştı. Katil başka birinin arandığını düşündüğü için kendi kendine polise gitti ve "Kayıp değilim" dedi.
Şüpheliyi belirleyen polis, teknolojiyi de kullanarak katilin işyerindeki eşyalarından saç teli alarak DNA'sını karşılaştırdı, sonra da gözaltına aldı.
Katil`in dosyası incelenince de birçok sabıkası ortaya çıktı.
Hatta katil çocuğu öldürmeden önce olay yerinde poz verip, fotoğrafıda Mert’e çektirmiş ve daha sonra fotoğrafları sosyal paylaşım sitesinde paylaşmış.
Tüm bu deliller ortada iken katil daha fazla direnemedi ve suçunu itiraf etti.
Olan gül yüzlü Mert`e oldu ama toplumda cinayetin çözülmesi ile bir süre rahatladı.
Bir süre diyorum çünkü bundan sonraki süreçte belli.
Ne mi bu süreç?
Katil mahkemede yargılanacak en ağı cezaya çarptırılacak.
Peki, ülkemizde ki en ağır ceza ne? …Ağırlaştırılmış müebbet hapis!
Yakalana katil savcıya şu ifadeyi veriyor; 'O gün Mert'i eve götürmek için aracıma aldım. Yolda araba kullanmak istedi. Ona bir süre arabayı sürdürdüm. Daha sonra olayın yaşandığı bölgeye gittik. Nasıl yaptım bilmiyorum, tecavüz ettim. Olay ortaya çıkmasın diye öldürdüm" Daha önce böyle bir şey yapmadığını kaydeden katil şöyle devam ediyor "Askerdeyken üç askerin tecavüzüne uğradım. Utancımdan kimseye anlatamadım"
İşte bu ifadeler mahkemeye gelince hastalıklılık sebepleri ile ağırlaştırılmış ceza bir süre sonra muhabbete dönecek, bir süre sonra 20 yıla inecek, bir süre sonrada unutulup gidecek.
Ve en fazla çeyrek asır sonra katil serbest kalacak ve yeniden aramızda olacak.
Oysa aynı katilin daha önceden de küçük bir çocuğa cinsel tacizden sabıkası var.
Ve inanın bana bu katil dışarı çıktığında terbiye almış, insan olmuş olarak çıkmayacak daha büyük bir sapık olarak çıkacak.
Ozaman burada bir hakikat ortaya çıkıyor, katil kadar yasalarımızda suçlu değil mi?
Devletin artık masumlar için caydırıcı yasalar getirmesi gerekmiyor mu?
En medeni ülke dediğimiz ABD`de bu tür sapıklar, hainler idam ediliyor da neden biz de olmasın? Nede olsa ABD`nin her konuda müttefiki değil miyiz? Eee ozaman bu konuda da müttefik olalım!
Bakın altını çizerek söylüyorum hapishaneler, hainleri, sapıkları ıslah etmek için kurulan yapılar değildir aksine infaz etmek için kurulan yapılardır.
İnfaz etmeseniz ne mi olur?
Mert`in katilinin durumu kendisine yapılan tecavüzün bir neticesi doğru orantısında psikolojik açıklanır olay bir süre sonra unutulur, acı sadece Mert`in ailesi ile baş baça kalır ve katil masum olur!
Giriş notunda verdiğim APO örneği de infaz edilmemiş olmanın bir sonucu değil midir?
İmralı`da yatan katil hak ettiği sonucu almayınca ne oldu? Bir süre sonra barış elçisi oldu, özgürlük lideri gösterildi ve şimdi de `NOBEL`e aday.
Şimdi düşünün ` ya devlet başa, ya kuzgun leşe` ülkemizde geçeli olsaydı, ilk sapıklık denemesinden ceza almadan kurtulup Mert`e kıyabilir miydi o katil?
Bu ülkenin 40 yılını çalan, 40 bine yakın insanının canına kıyan o İmralı canisi yakalandığı gün kendi şerefsizliği ile doğru orantıda infaz edilseydi, bu gün bu süreçler yaşanıyor olacak mıydı?
Ozaman şu net ortaya çıkıyor sorun katilde değil, sorun Adalette!
Adaletin olmadığı yerde ise insanların kendi adaletlerini sağlama isteklerinin önüne geçemezsiniz.
Yani Mert`in katili bir gün içerde asılmış bulunursa şaşmayın!
Nobel adayınızın serbest kalırsa sonucunun ne olacağını artık tahmin edin!
Sonuç;
Tecavüzcüler, katillere, hainlere, kısaca toplum vicdanında affedilmeyen suçlara ya caydırıcı yasalar getirin, ya da derin milletin bir gün volkan gibi patlamasına hazırlıklı olun.
Vesselam…
Selçuk Düzgün