Siyasi literatürümüzde bir “Derin Devlet” kavramı var.
Kimsenin varlığını ispatlayamadığı ama yokluğunu da inkâr etmediği bir derin Devlet.
Derin Devlet’in tanımı, her ideolojiye ve siyasetçilere göre farklı olsa da, varlığı konusunda herkes mutabık.
Derin Devlet İlk defa Bülent Ecevit tarafından “Kontrgerilla” olarak dile getirildi.
Genellikle Marksistlerin ve Ulusalcıların tarifi bu yönde olmuştur.
Kimi, soğuk savaş dönemindeCİA tarafından oluşturulan, “istihbarat ve silahlı operasyon örgütü” olduğunu iddia eder.
Kimi de, Devlet görevlilerinin kendi çıkarları için oluşturduğu, eşkıya yöntemi kullanan bir “çıkar örgütüdür” der.
Siyasal İslamcılara göre, Derin Devlet, Yahudilerdir, Sabataistlerdir, Masonlardır.
Stratejisiler ve bazı MİT’çilere göre, Ülkenin geleceğini planlayan ve bunu gerçekleştirmek için politikalar üreten bir akılın adıdır Derin Devlet.
Milliyetçilere göre, Tarih boyu var olan ve varlığı açığa çıkmayan bir oluşum olan “Derin Devlet” Türk Milletinin teminatıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan iken Derin Devlet konusunda ki fikirlerini şöyle açıklıyor:
“Derin devletin varlığına katılmıyorum diye bir şey yok, katılmıyorum olur mu, neden olmasın. O her zaman olmuş. Türkiye Cumhuriyeti döneminde başlamış bir şey de değil. Ta Osmanlı'dan. Bu gelenekten gelen bir şey zaten. Ama bunu minimize etmek, mümkünse yok etmek, bunu başarmak gerek.”
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise, “Derin devlet, devletin kendisidir. Askerdir, derin Devlet. Cumhuriyet'i kuran askerler, devletin yıkılmasından daima korku duyar. “
“Derin devlet şu anda devrede değil. Derin devlet, kanaatlerine göre, devleti yıkılma sınırına getirmediğiniz sürece hareket halinde değildir. Onlar ayrı bir devlet değil, ama devlete el koydukları zaman derin devlet olurlar.”
12 Eylül Askeri darbesinin başı olan Kenan Evren’in tespiti ise çok enteresandır.
“Sayın Demirel doğru söylüyor. Derin devlet biziz. Devlet zaafa uğradığında el koyarız. 1980'de Demirel'in suçu yoktu. Daha yeni gelmişti, ne yapalım onun dönemine rastlamıştı “diyerek Hem Derin Devletin resmen varlığını, hem de kimliğini ifşa etmiştir.
Ancak Evren’in doğru söylediğini düşünürsek, ortaya çıkan çelişkiyi izah edemeyiz.
Çünkü Derin Devlet olduğunu iddia eden Evren ve arkadaşları için, ABD’nin “bizim çocuklar” tanımı ile Milli olması gereken Derin Devleti nasıl bağdaştırırız?
Ayrıca Evren Paşa’nın Derin Devleti Türkiye’yi daha büyük sorunlara taşıdı. Darbe sonrası hakimiyet tamamen siyasal İslamcıların kontrolüne geçti. Bölücülerin ve siyasal Ümmetçilerin palazlanarak Cumhuriyete savaş açmasına Evren imkan ve zemin hazırladı.
Demek ki Evren’in “Derin Devlet darbe yaptı” iddiası doğru değil. Aksi ise, Türk Derin Devletine yabancı Derin Devletlerin sızdığını düşündürür ki, bu çok olası değil.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana bu günkü kadar bir sıkıntı yaşamamıştı.
Siyasal İslamcıların Cumhuriyet ile hesaplaşması, Bölücülerin toprak talebine kadar uzanan cüretleri, Bölgeyi yeniden dizayn etmeye çalışan ABD ve Batı’nın hesapları Türk Devletini birkaç cephede mücadele etmeye zorlamıştır.
Dolayısı ile Derin Devlet’in varlığı, ne yaptığı, ne yapmadığı ve niye yapmadığı sorgulanmaktadır.
Derin Devlet hem “Derin Devlete karşı olan siyasetçiler” ile hem de Devletin harici düşmanları ile mücadele ederken deşifre olmamaya dikkat eder.
Kozmik oda operasyonundan sonra yeniden organize edildiği, strateji ve kadroların revize edildiği tahmin ediliyor ki muhtemelen doğrudur.
Derin Devlet günlük hayata, siyasete direk müdahale etmez.
Savaş gibi olağan üstü haller dışında harekete geçmez. Ancak siyasilerin gaflet veya ihanetleri eğer Devlet politikasında değişiklik yapmaya kadar giderse Derin Devlet müdahale eder.
Derin Devlet, Devletin bekası için ayrım yapmadan hem askeri hem sivil kuvvetleri kullanır.
Erdoğan 2012’de Derin Devlet’i bir virüse benzeterek “her yere sızmaları ve zamanı geldiğinde hareket etmeleri mümkündür” demişti.
“Virüs” kelimesi yerine Derin Devlet, milletin vücudundaki kılcal damarlar gibidir benzetmesini ben daha uygun bulurum.
Ancak, Her yere sızmak değil her yerde bulunmak Derin Devletin görevidir.
17-25 Aralık operasyonlarının ardından “Operasyonu kim yaptı?” yazımda, Operasyonun bizzat Devlet tarafından yapıldığı fikrini savunmuştum.
Siyasal İslamcılar ile Marksistlerin Türk düşmanlığı ortak paydasında buluştuğu gerçeğinden hareket ederek, birlikte Paralel Devlet adı altında cadı avına çıkmalarının altındaki gerçek amaç, Derin Devlet avcılığıdır.
Dışarıdan ve içeriden 30 yıldır dayatılan Kürdistan eğer hayata geçmemişse bu Derin Devletin başarısıdır.
Kurtuluş savaşı şartlarını yaşadığımız bu günlerde, Derin Devlet’in “çözüm süreci dâhil” her operasyonda karşı bir operasyonu vardır. Bu bazen operasyonun içinde olarak bazen de karşısında olarak gerçekleşir.
Cemaate mal edilen operasyonlar bunun en bariz örneğidir.
Başarı kesin ve kolay değildir ama bu mücadele süreklidir.
Amaç Devletin devamlılığını sağlamaktır.
Derin Devlet Türk Milletinin binlerce yıllık tarih süzgecinden geçerek gelen ortak akıl ve milli koruma refleksidir.
Derin Devlet, bazen “Teşkilat-ı Mahsusa, bazen “Türk Mukavemet Teşkilatı”, bazen Enver Paşa, Bazen de Atatürk olabilir.
Derin Devlet çok derinlerde değil, içimizdedir.