Geçtiğimiz günlerde öğrenci kardeşlerimizden bazıları benimle iletişime geçti ve yaşadıkları zorlu süreci anlattı. Yazım ile alakalı olduğunu düşündüğüm için sizlere aktarmak istiyorum.
‘’Memleketlerine dönemeyen yabancı uyruklu öğrencilerin kaldığı bir devlet kurumu yurdun da, ortaya çıkan CORONA virüsü. Yurtta kalan 2 öğrenci ülkelerine dönmek için havaalanına gidiyorlar, uçuş öncesi yapılan Corona testleri pozitif çıkıyor. Uçağa alınmıyorlar.
Havaalanın daki yetkililer bu öğrencileri alıp yurda geri getiriyor. Pozitif çıkan öğrencileri 3. katta yerleştiriyorlar. Öğrenciler normal de yurtta 3 kata yayılmış bir şekilde yaşarken, yönetim 3. ve 2. katı boşaltın ilaçlayacağız demişler, ve tüm öğrencileri 1. kata doldurmuşlar.
1. katta tüm odalar böylelikle full dolmuş. İlk vakalar 16 temuzda belli olmuş. 1. katta iç içeyken öğrenciler, büyük ihtimalle virüs yayılmış. Çünkü havaalanı testine kadar kimse CORONA olduğunu bilmiyordu. Daha sonra tek tek pozitiv çıkanları 2. ve 3 kata izole etmişler ama iş işten geçmiş..
Yayılmasın da yönetimin de payı var gerektiği gibi ciddiyet gösterilmemiş.. Bir önceki müdür çok güzel tedbirleri alıp yurdu güzel yönetiyorken öğrenciler memnunmuş ama istifa etmiş, müdürün ardından yardımcısı da istifayı basmış..
İstifa nedenlerini mektupla o kadar güzel anlatmış ki… İşini iyi yapan insanlar neden gerekli desteği göremiyor?
Yerine gelen müdür ise işleri gevşek tutuyor ve eski müdürün kıymetini öğrenciler daha iyi anlıyor. Öğrencilere diyorlar ki; kendi imkanlarınızla kendi testinizi yaptırın.
Heralde şaka falan yapıyorlar bu kadar abuk subuk bir şey olamaz. Bunlar nasıl yapsın tek tek. Bu nasıl bir pervasızlık! Kendi imkanları ile tek tek toplu taşıma araçlarını kullanan öğrenciler bariz taşıyıcı oldu. Belki de bulaştırdı, yaydı test için gittiği hastane yolunda kullandıkları toplu taşıma araçların da başka insanlara.
Yurt yetkileri veya sağlık bakanlığından görevliler gelip, bu yurdu komple izole edip bütün öğrencilere neden test yapılmadı? Neden öğrenciler kendi haline salındı? Değerli Sağlık bakanımız ve yetkililer, bu ihmalkârlığın hesabını sormalıdır.
Testi pozitif çıkan öğrencilerden birisi solunum yetmezliği çekiyor bu kardeşimizin kronik astım hastalığı var. .Ambulans geliyor hastaneye götürüyor ne mi oluyor?
ÜCRETSİZ CORONA tedavisi olduğu halde para istiyorlar! Hasta öğrenci 184 ü arayıp şikayet edilyor bu para isteyenleri. ABD’de tedavi olmak için binlerce dolar alınan Amerikalıları getirin aklınıza. BİZİM ÜLKEMİZDE CORONA TEDAVİSİ ÜCRETSİZ..
Para almaya çalışan bu çakallar ne ayak ? İnsanları salak yerine koymayın corona fırsatçıları!!! Gerekli makamların, şikayetten sonra bu fırsatçılara hesap soracağından hiç şüphemiz yok. Biz de biter mi hiç fırsatçılık kolonya, eldiven ev kiraları vs vs .
Bu neyden kaynaklanıyor? Eğitimsizlik ve körü körüne ezberci olmaktan. Mal mülk sevdası gözü doymamaktan. Eğitim sistemi kesinlikle değişmeli .nereden baksanız yarım asırdan fazla böyle eğitim sistemi.
Kesinlikle ezberci değil meal öğreten dinin emrettiği gibi insanlar olmayı, dürüst, gösterişten uzak, yardım yaparken, yapılan iyilikleri unutup, hiç yapmamış gibi mütevazi olmayı, yardıma muhtaçlara yardım eden vicdanlı insanlar yetiştirmeliyiz.
Gerçekten Kuran ve Peygamber yolundan gidersek böyle güzel nesillerimiz olur. Körü körüne dinlediğiniz paraları cukka yapan soytarıları değilde gerçekten islamı öğrenelim. Kendimiz meal öğrenelim araştıralım okuyalım ki zaten kendimiz okuduğumuzun mealini bilip idrak edebilirsek çok güzel şeyler olur.
Yani insanları cahileştiren ezberci sistemden uzak durmalıyız Lev Tolstoy eselerinde genellikle inandığı din Hristiyanlık üzerine yazmıştır. Dürüstlükten, iyi insan olmaktan, vicdandan bahseder ve anlatmaya çalışır. İyi ve kötüyü güzel anlatır.
Bizde ise Kuran-ı Kerim ve Peygamber hayatı anlatmaya çalıştığımızda yobaz derler ama yobazın kelime manasını bile bilmezler. Onların görüşüne göre Lev Tolstoy’da yobaz o halde.
Kim neyden dem vuruyorsa onun en çok ona ihtiyacı vardır. Birilerine cahil, yobaz, koyun, akılsız, beyinsiz, diyorlarsa bilin ki bunlar ya güdemedikleri için yada kendi ihtiyaçları olduğu için bunları derler. Yani kendileri aslında zır cahil haberleri yok.
Şahane bir belgesel izledim geçenlerde. Amerka’da iş yerlerine ve fabrikalara yapılan denetimler. Nasıl mı yapılıyor? Denetim yapacaklar, işçi veya eleman olarak kendi kimliklerini saklayarak iş başı yapıyorlar.. Birkaç ay normal çalışıyorlar ve gözlem yapıyorlar. Patron ve sorumlular çalışanlarına nasıl davranıyor?
Çalışanlar molalarını tam yapabiliyorlar mı? Şartları nasıl, ekstra mesaileri veriliyor mu? Maaşlarını zamanında alabiliyorlar mı? Hijene dikkat ediliyor mu? Uyulması gereken kurallara uyuluyor mu vs. Muazzam bir denetim şekli denetlenen yerlerin veya kişilerin haberi bile yok denetlendiğinden. Böylelikle gerekenleri yapmayan, çalışanların haklarını yiyenler, görevlerini tam yapmayanlara gerekli cezalar veriliyor.
Bizde ise sözde islami market işe alırken sözleşme imzalatıyor ama o sözleşmesi sonra okursun deyip okutmayan yetkilileri bile var.İşe başlatırken 1.5 saat öğle arası var diyorlar.
Ama yarım saat mola anca yapılabiliyor. Aslında mola yapması gereken vakitte çalışan işçi çalıştığı halde, maalesef günlük ve haftalık çalışma saatleri hesaplanırken o ssatler çalışmıyor gözüküyor. Ama olsun içki satmıyor islamı market derler.
Ayrıca içki yani sarhoşluk veren şeylerin hepsi haramdır ve dinimiz yasaklamıştır. Alan satan bununla ilgili ayet ve hadisler nettir. Fakat size anlatmak istediğim şey farklı. Şimdi içki satan market ise çalışanlarına dakikası dakikasına molaların kullandırıyor.
“Müslüman kardeşinin malına veya şeref ve namusuna yönelik günah işleyen kimse altın ve gümüşün bulunmadığı gün gelmeden önce ondan helâllik dilesin. O gün, dünyada kötülük yapan kimsenin sevapları varsa haksızlığı kadar alınıp mağdura verilir, yoksa onun günahından alınıp berikine yüklenir” (Müsned, II, 435, 506; Buhârî, Rikāk, 48, Mezâlim, 10). Hele “Kul hakkıyla karşıma gelme” sözü, tümüyle Kur’an’ın ruhunu yansıtır.
Ama biz içki satıyor diye gitmediğimiz market çalışanının hakkını verirken. İslami dediğiniz market ise hakkını molasını çalıyor, çalıştığı halde o saatleri molalı gösteriyor.
Ama olsun sözde islamı markette içki yok ama yahudi mallarıda var o ne olacak? Madem öyle öbür tarafta kul hakkı yiyor orayada gitmeyin!!! Bazı şeyleri işinize geldiği gibi değil gerçekten yapın. İşinize geldiği gibi güzelim dinimizi kafanıza göre kullanmayın. Gerçekten Kuranı anlayın, okuyun, meal öğrenin.
Elbette indiği orijinal hali ile okunacak okumalıyız öylede ama anlamınıda bilin o boşuna inmedi anlayın okuyun uygulayın diye indi. İslam namaz kılmaktan ibaret değil. Siz bu kafa ile devam edin. Bu arada içki hayatımda içmedim içmemde.
Anlatatıklarımı başka yerlere çekmeye çalışmayın lütfen. Anlattıklarımı iyi idrak etmişsinizdir umarım. Dünyanın başka yerinde denetim yapılacağı haberini veren başka ülke varmıdır bilemiyorum. Neden bizde denetim yapılacak kurum veya yerlere haber veriliyor.
Denetim adı üstünde kurallara uyuluyor mu, işler düzgün yapılıyor mu? Görevliler görevlerini tam yapıyor mu? diye kontrol amaçlıdır. Çat kapı yaparsın denetimini yada ABD gibi ekipler kurulup denetim gizlice yapılmalıdır.
Osmanlı padişahları gelsin aklınıza 4. Murad kılık kıyafet değiştirip gece tek tek dolaşıp kendisi denetim yapardı. 4. Murad içiyormuş ama yasaklamış diyen cahiller gerçek belgeleri ile tarihi okuyun 4. Murad kas ağrısı çektiği için kendisine verilen ilaçlar onu etkiliyordu o yüzden bilmeyenler çakır keyifli bak içiyor diye düşünüyordu. Mesela bütün gün oturup para alanlar, yönetmeliğe uymayan devlet memurları, kafasına göre izin yapan devlet memurları, meal bilmeyen imamlar hangi birini sayayım ki ingilizce bilmeyen ingilizce öğretmeni mi olur?
Hijyen kurallarına uymayan imalathaneler vs vs. Denetim çat kapı yapılır haber verilmez. Kesinlikle Amerika’daki sistem gibi bir sistem kurulmalıdır. Ayrıca şu belli makamda olan kurum yöneticilerine sesleniyorum bütün gün klimalı odada oturacağınıza, çıkın yönettiğiniz kurumu denetleyin.
Bazı kurumlarda sabahları şu görevlileri bi denetlesin hangileri var hangileri yok zamanında. İnsanlar da Ben devlet memuruyum bana bir şey olmaz kafası var .1. sinde ağır para cezası verip 1 maaşını keseceksin. 2. sinde atacaksın görevden. Halkın içine girin yöneticiler.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ise bu sene ki alacağı bütün maaşını pandemiye bağışlamıştı tebrik ediyoruz. Halk ve işçi edebiyatı yapanlar yüksek maaşlarını alıp on asgari ücret katındaki pahalı saatleri ile bazı bayramlarda işçilerin yanındayız diyorlar ya, bunlar asgari ücret alsınlar da görelim şu Pandemi de bile kaç tane vekil yada bakan maaşlarını bağışladı araştırın?
Cumhurbaşkanımızın yaptığını keşke o işçi bayramlarında şov yapan vekiller yada belediye başkanları da yapabilseydi. Lafa değil icratlara bakın gözünüzü açın. Asgari ücreti belirleyenlerin asgari ücret ile geçinmemesi gibi tuhaf şeyler. Acaba bir hafta asgari ücret ile geçinebilirler mi bunlar?
Son günlerde yükselen piyasalar ile ilgili sizlere filmler önereceğim Büyük Açık (The Big Short 2015), Altın (Gold 2016), Borsa (Wall Street 1987) ve Borsa: Para Asla Uyumaz (Wall Street: Money Never Sleeps 2010) filmlerini kesinlikle izlemelisiniz. En azından bazı konularda size fikir vereceğini düşünüyorum.