Dananın Kuyruğu Kopacak Mı?
Sinan Erdem Spor salonu aktivite icin kisi sayisi 22500 (hdp istanbul il kongresi)
Akatlar Integral arena aktivite icin kisi sayisi 4500 (MHP istanbul il kongresi)
Selahaddin Demirtaş `yakında dananın kuyruğu kopacak ` demiş
Der tabi be kardeşim, yukarıdaki tabloya bakınca hem de öyle bir der ki!
Bu sonuca göre yakında `İstanbul`u biz fethettik FATİH`te `KÜRT`tür` diye saçmalarlarsa şaşmayın.
Hatta ``ilk `gerillamız` Ulubatlı Hasandır, oda Ulubatlı değil Batmanlıdır`` derlerse ve buna buna `demoktarikleşme ` paketcilerinden inanan `AKİL` insanlar çıkarsa da hiç şaşırmayın.
Şimdi kalasik laflarla diyebilirsiniz ki, ` sayı değil kalite önemli`
Yahu slogan atıpta kendimizi hiç kandırmayalım.
Ülkeyi sıloganlar değil, sandıklar yönetiyor.
Ne olur hatırlayın, bu ülke ne bedeller üzerine, ne yiğitlerini toprağa vereker filizlenmiştir.
Ve bilin ki, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundaki öz düşünce Türklük ve Türkçülüktür.
Tıpkı Büyük Hunlara gidene kadar kurduğumuz devletlerin temeli bunun üzerindeydi.
Nezaman ki, töreden, yasadan, kandan uzaklaştık ozaman devlette elimizden kaydı gitti.
Evet, Türklük ve Türkçülük Türkiye devletin temel felsefesi ve kuruluş nedenidir ve bunu kuran iradenin sahibi Atatürk Türkçü`dür.
Atatürk'ün ölümünden sonra, bu düşünceden rahatsız olan güçler ve onların yerli işbirlikçileri, devletin kurucu unsurlarını etkisiz kılmak için Türkçülüğe ve Türklere karşı saldırıya geçmişlerdir.
Türkçülüğü hem islam, hem Atatürk düşmanı ve hem de faşist göstererek insanımızı yanlış yönde yönlendirmişlerdir.
Böylece Türklük, Atatürk'ten kopartılmış ve devlette kökleşmesinin önüne geçilmek istenmiştir.
Bunu yapanlar Atatürk'ün adını kullanan sahte Atatürkçülerdir.
Günümüzdeki kısa tanımıyla ise ; Kemalistlerdir
Bunlar Türkçülüğü ırkçılık ve Atatürk düşmanlığı olarak gösterilmesini sağlayarak ve Türkçüleri devletle karşı karşıya bırakarak konumlarının sürekliliğini sağlamaya çalışmışlardır.
Bunun en güzel örneği 1944 Türkçülük-Turancılık hareketleridir.
1944`de Hüseyin Nihal Atsız tarafından başlatılan Türkçü-Turancı akımlar, bir şekilde baskı, şiddetle sindirilmeye çalışılmış ama bu baskıdan yeni bir hareket çıkmıştır
O hareketin adı ÜLKÜCÜLÜK`tür .
`Türk Ocaklarının misyonunu tamamladığını` düşünerek ortaya çıkan yeni mefkureye ÜLKÜCÜLÜK denmekteydi.
Yani bundan sonraki Türkçülük yeni adı; ÜLKÜCÜLÜK ile misyonunu devam ettirecekti...
Bunun için Ülkücülerin önemli misyonu; hareketin kültürel temellere dayandırılarak keliteli elemen yetiştirme ve kadrolara yerleştirmesi hedefiydi.
Bunu başarmakk içinde mutlaka siyasalaşmaması gerekliydi.
Öyle olmadı!
Ülkücülük siyasallaştı ve partileşti.
Partileşince de, bir çok akıma göz kırptı, bir çok kesim içine sızdı.
Ülkücülüğün siyasalaşması Atsız ile Türkeş`in de arasını açmıştır.
Olan olmuştur!
Kim haklı? Kim haksız? muhatapları ile tartışılacak bir durumdur.
Bu durumu kamu oyunda tartışmanın anlamı da yoktur.
Ve şu an Türkiye`de Türkçülük hareketinin siyasi temsilcisi de ister kabul edin ister etmeyin, MHP `dir.
Lider endeksli bir yapı olan ve vücudunu Alparslan Türkeş`te bulan bu hareket, bir siyasi partı olarak misyonunu milli mesellelerde hep dik dur durarak yürüttü ve hep bedel ödedi.
Bu yüzden siyasi bir hareket olmasına rağmen MHP ve Ülkücü hareket hep ülkenin sağlam temeli olarak kabul edildi.
Sonra ne mi oldu?
Lidere dayalı bu yapı liderini kaybedince sancılı bir kongre sürecinden sonra yeni yapısı ile buluştu.
Ogün bugündür de aynı yapı ile, bazılarının gidip gelmesiyle, bazılarının `hain` ilan edilmesiyle sürecini yürütmektedir.
Eğri oturup düz konuşalım, MHP kualisyon kurarken de, kurduktan sonrada bir çok konuda başarısızdır ki, o başarısızlık bügün ki hükümeti ve ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönerlik şu anki tehtitleri oluşturmuştur.
Bunun en net delili; 57. hükümette iken Avrupa Birliği uyum yasalarının altına attığı imzadır.
İnsan bazen diyor ki, keşke hiç ikdidar olmasaydık.
Tüm bunlara rağmen umutsuzmuyuz?
Asla
Tüm bunlara rağmen Türkiye`de halen milli direncin merkezi olarak ülkücüler ve MHP `yi görmekteyim.
Rüzgara kendini kaptırıpta, sayısal çoğunluğa ve sahiplerine güvenerek `Dananın kuyruğu kopacak` diyerek üstü kapalı tehtit savuranlar haklı mı?
Evet haklılar ve dananın kuyruğu gerçekten kopacak.
Ama kimin elinde ne kalacak onuda hep birlikte göreceğiz.
Kullukçular ve kuyrukçular bu garip kulun ne demek istediğini anlamıştır....vesselam
Selçuk Düzün