Andımız konusunda Türk Milliyetçileri tek ses olunca andın yazarı Reşit Galip üzerinden bir tartışılma başlatıldı.
Tartışmayı başlatan taraf genelde “Yahuu Türkçü kardeşler bakın andımızın yazarı kim, siz kimin savunuculuğunu yapıyorsunuz demeye” başladılar.
Yani şu mesajı veriyorlar; Reşit Galip denen adam Türkçü düşmanlığı tescillenmiş biri, siz nasıl bu adamın bir eserini savunursunuz?
Haklılar Reşit Galip Türk Milliyetçilerinin sevmediği biridir.
Haklılar Galip Türk Milliyetçilerine her türlü zulmü reva görmüştür.
Nasıl mı?
"Evrensel Yahudi Birliği Okulu" anlamında Allianca İsraelite Üniverselle School’da eğitim görmüş daha sonra İzmir’deki Fransız Rahiplerinin Frerler Cemiyeti tarafından açmış olduğu St. Jean Babtiste Kolleji’nde eğitim görmüş olan Galip; 1923 Mart'ında Mersin'de Başbuğ Mustafa Kemal'i dalkavukların yüceltme yarışına girdiği günlerde; "Muhterem Gazi, sen yalnızca bu milletin bir kahramanı değilsin, sen bunlardan çok daha büyüksün. Sen bu milletin bir ferdisin. Senin birinci büyüklüğün, bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmekliğindir." dalkavukluğu ile dikkat çekmiş ve Ocak 1925'te meclise girmiştir.
Dalkavukluğunda okadar yetenekli biriydi ki, dönemin Milli Eğitim Bakanı Esat Mehmet Beğ’i Atatürk’ün gözünden düşürerek yerine geçmiştir.
Mehmed Fuad Köprülü'den Zeki Velidi Bey’e kadar Türkçü kim varsa hedef listesine alan ve mütefekkirleri tek tek eleyen bu şahıs dalkavukluk mesleğinde o kadar yetenekliydi ki en sonunda Hüseyin Nihal Atsız’ın “ Dalkavuklar Gecesi” adlı eserinde “Hekim Pilga” karakteri ile tanımlanmıştır.
Bu dalkavuk Atsız’a "Yolların Sonu" isimli şiirini yazdıracak kadar ileri gitmiştir.
Sonrası Atsız’ın 'Sürgün' şeklindeki bu tâyinler ve tahakkümler ömrünün sonuna kadar devam eder.
Gelelim yazarının bize karşı tavırları, yaptıkları bu kadar ortada iken neden ANDIMIZ konusunda bu kadar hassas olmamıza?
Her şeysen önce bugünkü Andımız metni 1933'te Reşit Galip'in yazdığı değildir. "Yasam" kısmı "ülküm" halini almış, "Ey Büyük Atatürk" kısım da daha sonra eklenmiştir.
Mesele bu andın içerisindeki bazı kavramlara karşı gelmekse, bizim altına imza atamayacağımız bir kavram yok.
Mesele pedagojikse “ağaç yaşken eğilir” prensibi ile bir daha 15 Temmuz’un gayri meşru çocukları ortaya çıkmasın diye ağaca şekil vermeye çalışıyoruz.
Şimdi bu metni Reşit Galip Ata’ya dalkavukluğundan güzel yazmışsa red mi edelim?
Nazım Hikmeti sevmiyoruz diye, Kuvvai Milliye şirini red mi edelim?
İsmet İnönü Türkçülere zulmetti diye, kurtuluş savaşındaki rolünü red mi edelim?
Biz şahıslar üzerinden değil, sonuçlar ve eserler üzerinden hareket ederiz.
Çözülme Planı’nın bir dayatması olarak kaldırıldı diye danıştayın aldığı haklı kararı red mi edelim?
Yahuu biz asırlara dayanan mefkûremizi, duruşumuzu, adamlığımızı sizin ucuz siyasi anlayışlarınıza göre terk mi edelim?
And olsun ki; Türk doğma kararımız kendi elimizde değildi, ama TÜRK kalma, doğru olma, çalışkan olma kendi elimizde.
Dünün bir dalkavuğu üzerinden bugün dalkavukluk yaparak Türk düşmanlığını gizleyenlerin kulağına küpe olsun; biz Reşit Galip’i iyi tanıyoruz.
Sizi de!