Aydınlık Gazetesi yazarı İsmet Özçelik 'CHP’de Ankara-İstanbul çekişmesi' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
31 Mart seçimlerinde oylarını artıramayan CHP'nin seçimlerde Ankara, İstanbul, Antalya gibi illeri kazanarak genel başarısızlığını bu illerle örttüğünü ifade eden Özçelik, İstanbul seçiminin yenilenmesinin ve kazanılmasının ardından CHP yönetiminin rahatladığını vurguladı.
CHP'de zafer sarhoşluğu devam ederken oyların halen yüzde 23-24’lerde olmasının gelecek kaygısı oluşturduğunu söyleyen Özçelik, CHP’de merkezin İstanbul seçiminin kazanılmasıyla beraber Ankara’dan İstanbul’a kaymaya başladığını söyledi.
İşte Özçelik'in o yazısı;
İmamoğlu’na göre hesap kitap yapanlar ortaya çıktı.
Hem Parti Meclisi’nde, hem MYK’da.
“İstanbul’la kısa devre” başladı.
“Yeni döneme göre pozisyon alanlar” boy gösterdi.
Ankara-İstanbul çekişmesinden söz ediliyor.
Kıdemli parti yöneticilerine sordum.
Reddetmediler.
Kimi İstanbul rantına vurgu yaptı;
Kimi beklentilere.
Konu artık CHP’nin bütün katlarında konuşuluyor.
Kimin nerede ne yaptığı anlatılıyor.
Yıllarını CHP’ye vermiş bir Parti Meclisi üyesi olayı, “herkesin bildiği sır” diye özetledi. Arkasından da şu tespitleri yaptı:
“Yaşadığımız ekonomik krize, işsizliğe, zamlara, ... rağmen 31 Mart seçimlerinde başarılı değiliz. Bizim partide kriz bitmez. HDP ile ittifaka taban sessiz. Şu anda partide fazla bir itiraz yok. Ama bir genel seçimde halk ne diyecek bilmiyoruz. Bu ilişkilerin yine AKP’ye yarama ihtimali yüksek. 31 Mart’ı iyi değerlendirseydik gerçeği görürdük. Parti Meclisi’nde sağlıklı bir tespit yapılmadı. Gerçek birkaç büyük şehirle bastırıldı. Büyükşehirleri aldık, ama ilçelerde döküldük.
Kılıçdaroğlu’nun da tetikte olduğu ifade ediliyor.
Durumdan memnun olmadığı bildiriliyor.
Gelişmeleri dikkatle izlediği konuşuluyor.
“Kısa devre” yapanları not ettiği vurgulanıyor.
Müdahale için fırsat kolladığı anlatılıyor.
Partide birkaç hiyerarşi var.
10 Aralıkçılar, İnceciler, TESEV’ciler, TÜSES’ciler, ...
Parti hiyerarşisi giderek ikinci plana düşüyor.
Hepsi partiyi ele geçirmek için pusuda.
Öne çıkan grup “10 Aralık Hareketi.”
Şu anda parti yönetiminde de etkililer.
Oğuz Kaan Salıcı, Burhan Şenatalar, İbrahim Kaboğlu, Canan Kaftancıoğlu, ...
FETÖ’ye yakın ekip de ayrı.
Kim kuvvetliyse oraya yanaşacakları açık.
Politikaları arasında fazla fark yok.
Hepsi PKK/HDP işbirliğine sıcak.
FETÖ ile mücadeleye soğuk.
ABD ile işbirliği yanlısı.
Rusya, Çin, İran, ... gibi ülkelere uzak.
Venezuela yönetimine düşman.
ALTI OK’U TARTIŞALIM
İstanbul sonucu CHP’deki liberalleri umutlandırdı.
Önümüzde dönem program tartışması var.
Hemen harekete geçtiler.
“Atatürk tartışılamaz diye son derece saçma bir görüşüm hiçbir zaman olmadı” diyenler faaliyette.
CHP’nin “kurucu değerleri”ni masaya yatırmaya hazırlanıyorlar.
“Altı Ok” hedefte.
Cumhuriyetçilik,
Milliyetçilik,
Halkçılık,
Laiklik,
Devletçilik,
Devrimcilik.
Belli ki bunlardan rahatsız olanlar var.
“Altı Ok’u günümüze uyarlayalım” deniyor.
Asıl niyet belli...
Daha önce “Altı Ok babaannenin resmi gibi duvarda dursun” diyenler olmuştu.
Şimdi oklar kırılmaya çalışılıyor.
Oklardan sonra sıranın Atatürk’e geleceğini görmek için kahin olmaya gerek yok.
PKK/HDP ile dansın, FETÖ’ye kalkan olmanın sonu.
Bakalım CHP tabanı ne diyecek..!
SİYASETCAFE.COM