Tarih yaprakları 1966'yı göstermektedir ve Türkiye yine bir seçim atmosferi içerisindedir.Adalet Partisi'nin 27 Mayıs darbesi sonrası Demirel liderliğinde fırtına gibi estiği günler."Kısmi seçimler" yapılıyor ama yarış bir genel seçim havasında...
Kıran kırana bir seçim yarışı var memlekette... Adalet Partisi'nin mitinglerinde Süleyman Demirel sahneye "Kalbinde iman,elinde Kur'an işte geliyor Nurlu Süleyman" diye anons edilerek çıkmakta ve Demirel dindar seçmeni olabildiğince ajite ediyordu...
Ve Adalet Partisi meşhur "Ortanın solu,Moskova'nın yolu" sloganı ile CHP ve İsmet Paşa'yı dinsizlik ile çok ağır biçimde itham etmektedir...Bu propaganda o denli başarılı olmuştur ki Paşa miting için gittiği illerde ciddi gösterilere maruz kalmaktadır...
Demirel ise dini sonuna kafdar kullanmakta, kendisine has hitabet yeteneği ile de bunda oldukça başarılı olmaktaydı...1965 seçimlerinde Demirel'in oldukça gerisinde kalan CHP'de kurmaylar "Din söyleminin" halktan oy almanın en kolay olduğunu keşfetmişlerdi.
Lakin bir sorun vardı:İsmet Paşa ağzının ucuna bile din,kitap,Kur'an kelimesini almıyordu hani o dönemde bunu kendisine tavsiye etmeye dahi cesaret edebilecek kimse de yoktu...
***
Neyse efendim, tabii seçim gezileri devam ederken Paşa'ya tepkilerin de dozajı fazlalaşmaktadır...Kısmi seçim Denizli, Uşak, Afyon ve Kütahya illerini kapsamaktaydı...CHP kurmayları aslında konu Ege olunca biraz daha rahattılar...
E ne de olsa Yunan'ı İzmir'de denize döken Ulu Önder Mustafa Kemal'in en yakın silah arkadaşı,tarihi şahsiyet İsmet Paşa vardı partinin başında...Ege de kendilerine ihanet edecek değildi ya...
Ancak İsmet Paşa seçim mitingi için Denizli'ye adımını attığında işlerin hiç de öyle olmadığını anladı CHP kurmayları... Paşa müthiş bir tepki ile karşılanmıştı... Tepkiler yine "Din" üzerinden geliyordu...
Birisinin artık Paşa'ya "Bir şeyler söylemesi"gerekti ama herkes birbirine bakıyordu...
Paşa Denizli İl Binasında dinlenmekteydi ve az sonra Cumhuriyet Meydanı'nda halka hitap edecekti...
***
CHP Denizli İl Yönetiminin bir genç üyesi tüm cesaretini toplayarak Paşa'dan müsaade isteyerek konuşmaya başladı:
"Paşam,Nurculuk propagandası bizim dışımızdaki bütün partiler tarafından açıkça yapılmaktadır. Bizi CHP’lileri dinsizlikle suçlamaktadırlar. Lütfen siz de yapacağınız konuşmada Allah’tan biraz bahsediverseniz. Biz de bu dinsizlik suçlamasından kurtulmuş oluruz.’"
Paşa kısa süren sessizliğinden sonra kafasını salladı ve ağır ağır konuşmasını yapacağı mitinge doğru yola çıktı...Denizli İl Teşkilatı bayram yeri gibiydi...Öyle ya Paşa kızdığı,onaylamadığı bir şeye hemen tepkisini koyardı, oysa söylediklerine tepki göstermemişti...
"Tabii koca İsmet Paşa,siyasetin kurdu...O da görüyor doğru olanı,yapması gerekeni...Yoksa bu halktan nasıl oy alırız" diyordu il teşkilatı üyeleri kendi aralarında neşeyle konuşurken...Paşa konuşacak ve bu "Dinsizlik" suçlamasından kurtulacaklardı...
Paşa sessizce dinlemişti bu “Telkini” ama konuşmasında yine tek bir kelie dinden bahsetmemişti… Denizli sonrasındaki adres ise Uşak oldu.Paşa’ya kısık sesle de olsa Denizli’de kendisine dini noktalara temas etmesi yönündeki telkin hatırlatıldı…
Ve Uşakta miting saati gelip çatmıştı,herkes Paşa’nın bu ke tavsiyelere kulak vereceğinden emin şekilde heyecanla miting konuşmasını beklemeye başladı.
Az sonra Paşa kürsüye çıktı...Konuştu,konuştu,konuştu... Ama Uşak İl Teşkilatı üyeleri ve CHP kurmaylarının "Ha şimdi,ha şimdi söyleyecek" Allah,Kur'an,din söylemi bir türlü gelmiyordu... Ve paşa konuşmasını bitirip “Allahaısmarladık” diyerek kürsüden indi.Herkes şoktaydı...
İsmet Paşa isetebessümle; ‘Dediklerinizi yaptım! Beyendiniz mi?’ dedi. Herkes birbirine bakıyordu....Paşa, şaşkınlık gösterenlere şöyle dedi: ‘Bana Allah’tan bahset dediniz. Ben de halka hitaben ‘Allahaısmarladık’ diye seslendim.Memnun kalmadınız mı?’
Ve İsmet Paşa Paşa, Uşak’tan sonra Afyon ve Kütahya illerine de gitmiş, buralarda da dini siyasete alet edenlere ve millet bütünlüğünü bölmeyi amaçlayan Atatürk düşmanı Nurculara şiddetle çatmıştır.
Oysa aynı İsmet Paşa, orucunu tutan,yatak odasında ALLAH'IN DEDİĞİ OLUR levhası asılı olan, her gün evden çıkarken eşi Mevhibe Hanım'dan özellikle dua isteyen,eşi Mevhibe Hanım'ın son derece iyi Kur'an okuduğu bir isimdir...
Ama siyaset hayatında bu "Allahaısmarladık" dışında bir kez dahi dini,kitabı kullanmamış, samimi dindarlığını oya çevirmek için yahut bazı çevrelere şiri gözükmek yahut bazı çevrelerin kendisine getirdiği dinsiz eleştirilerini kırmak için "Reklam" edip açığa vurmamıştır...
Siyaset "ilkeler üzeriden" yapılır ve yapılmalıdır...Yok siz başka yollara tevessül ediyorsanız kısa sürede başarı kazansanız,oy alsanız,halkın gözünde popüler olsanız da ve hatta bu “ilkesiz ama çıkarcı tavır” size iktidarın yolunu açsa dahi bunun karşılığı uzun vadede bir siyaset, bir ilkeli felsefe, bir ideolojik çizgi değil "Pragmatizm" olmaktan öteye geçemez ve bu halk ne çektiyse işte o "PRAGMATİST" siyasetçilerden çekmiştir…
İşte şu anki CHP yönetimi bugün kendi tarihine,değerlerine,partinin sol ideolojisine,Atatürkçü-Kemalist çizgisine ve dini siyasete alet etmeme konusundaki kesin kararlığına bakarak politika yapmalıdır.
Yoksa bugünkü gibi siyasal islam ve merkez sağın siyasete alet ettiği dini,siyaset sofrasında kendi siyasi ve ticari rantlarına meze edenleri “Dotları” olarak görüp,kol kola girenlerin yürüyecekleri yer iktidar değil,tarihin tozlu raflarından başka bir yer değildir.
Cumhuriyet Halk Partisi’ni üst yönetimindeki “Örgütlü azınlık” bilmelidir ki parti tabanının şimdiye kadar örgütlenememiş ancak sessiz ve geniş yığınları,artık isyan ederek bir araya gelmektedir ve kendilerine bu izni vermeyecektir.