CHP’nin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnçe’nin seçim gecesi, seçim kurulu önüne yürüme kararlılığından niçin vazgeçtiğini gazeteci yazar Nihat Genç yazdı. Genç, İnce’nin seçim sonuçlarına neden itiraz etmediğini, kitlesini sahipsiz, yüzüstü cevapsız niçin sokakta bıraktığını sordu ve cevabını da HDP’nin barajı aşmasının kesinleşmesi olarak verdi.
Nihat Genç’in odatv’deki çok ses getirecek olan yazısı şöyle:
“Baştan söyleyelim, seçim gecesi, seçim kurulu önüne yürüyeceğini söyleyen kararlı, iddialı, coşkun, direnişçi aday İnce neden sessizleşti? Türkiye boşlukta kalmış bu karanlık an'la yatıp kalkıyor. Ne oldu, dedikoduların bini bir para, birden ne değişti? İnce seçim sonuçlarına itiraz neden etmedi, kitlesini sahipsiz, yüzüstü, cevapsız sokakta niçin bıraktı?
Ne olduğunu söyleyelim, tam o saatte HDP'nin barajı geçtiği anlaşıldı. HDP barajı geçince sular duruldu aman HDP'nin barajı geçtiği seçime bir şaibe bulaşmasın havası, baskılarla telkinlerle hakim oldu.
Yani HDP barajı geçmemiş olsaydı İnce seçim kurulunun önüne inecekti.
Aynı saatte hayatında devlete hiç inanmamış isyancı, devrimci Kaftancıoğlu da kendisinden hiç beklenmeyen bir uzlaşı açıklaması yaptı “CHP'deki sonuçlar seçim kurulu sonuçlarıyla uyuşuyor” dedi.
Kaftancıoğlu'ndan hiç beklenmeyen bu yumuşak inişli sakinleştirme uyarısı da HDP'nin o saatte barajı geçmiş olmasıydı.
O gece ne mi oldu, HDP barajı geçmemiş olsaydı İnce ve Kaftancıoğlu işte o zaman seçim kurulu önüne yürüyecek kitleleri ayağa kaldıracaktı.
aranlıkta ve boşlukta kalan o dakikalarda Avrupalı elçilerin kulaklara fısıldadığı gerçek de buydu, HDP'nin baraj geçtiği anlaşılınca Bülent Tezcan'ın, İnce'nin ve Kaftancıoğlu'nun tavırları kendilerinden hiç beklenmediği ve çok garip bir şekilde değişti, HDP barajı geçti, direniş bitti, seçim bitti.
HDP barajı geçememiş olsaydı siz o zaman seyredecektiniz gümbürtüyü ve sokaklarda direniş, barış, özgürlük, hak hukuk sloganlarını.
Yeni CHP sittin sene artık bu soruların cevabını veremez.
CHP kimi kurtarmanın peşinde ve CHP kimlere emanet bir daha görün tanıyın.
Ve ertesi gün CHP'liler kan ağlarken, Halk TV ekranında bir önceki güne kadar heyecanla yayın yapan Ayşenur Arslan'ın gülerek yaptığı seçim değerlendirme programını da asla unutmayacağım.
BÜYÜK SLOGAN: HESAP ORTADA
Yazımıza geçelim.
Hesap Ortada.
Bu seçimin en büyük sloganı: “Hesap Ortada.”
CHP'nin hesap ortada taktiği CHP'li seçmenlerin kanına bulaştı hesap ortada taktiği zehir gibi hızla yayıldı.
Yeni CHP seçmenlerini hesap ortada taktiğiyle vaftiz etti, “hesap ortada”ya inanıyorsanız CHP'lisiniz değilse Tayyipçisiniz.
Yetmedi, seçim öncesi, bilumum CHP'li yöneticiler eski Marksistler Fetöcüler bilumum liberaller Demirtaş'ın mahkûmiyetini Türkiye'nin devasa “özgürlük sorunu” olarak seçimin manşetine koydular.
AB ülkeleri ve bilumum uluslararası sivil kurumlar, Demirtaş'ın mahkumiyetinden mitsel bir mağduriyet yarattı.
Demirtaş hem cesur hem yenilikçi hem şakacı hem özgürlükçü hem barışçı, dünya halklarının bağımsızlığı mücadelesinin sözcüsü haline getirildi, kime karşı, sömürgeci ve emperyalist Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı.
HEPSİ AYNI ŞEYİ YAZMAYA BAŞLADILAR
Cumhuriyet Gazetesi'nin yaşını başını almış, onlarca yazarı seçim yarışı başlar başlamaz büyük matematik zekalarını ortaya çıkardı. HEPSİ “hesap ortada” diye yazıp çizmeye başladı.
Sözcü Gazetesi'nin yazarları birbirleriyle yarışa girer gibi başladılar; “Hesap Ortada” çığlıkları ortalığı ayağa kaldırdı Odatv yazarı Halit Kakınç da akıllar vererek katıldı bu özgürlük kervanına.
Halk TV sabah başlıyor gece yarılarına kadar bangır bangır bağırıyor: “Hesap Ortada.”
Kahvede arkadaş başlıyor lafa: “Bu sefer oldu, HESAP ORTADA.”
Taksiye biniyorsun, şoför; “ağbi bu sefer kazanacağız, bir oyum HDP'ye bir oyum CHP'ye.”
“Neden?”
Şöför: “Hesap Ortada.”
Yıllardır bizi izleyen en değme okuyucumuz açıyor telefonu, “ağbi dün Halk TV'de Ayşenur Arslan'ı izledim, ağbi dün KRT'ye İhsan Eliaçık çıktı...”
-Eeeee ne olmuş?
-Hesap ortada ağbi.
“HESAP ORTADA” lafı aldı başını uçtu gitti, tutabilene aşk olsun.
Muhalefette bir “HESAP ORTADA” kasırgası esti, “HESAP ORTADA” lafının önüne geçebilmek laf anlatmak ne mümkün!
Vatanın, milletin, cumhuriyetin hukuk ve insanlık ve ahlak'ın hesabı mı olurmuş diyebilecek cesarette tek kişi yoktu ortalıkta.
Kafa göz dağıldık, yetmedi, bir de üstüne Atatürk karşıtının teki seçim öncesi çıktı ekrana, Cumhuriyet'i kuran parti adına PKK bildirgesini deklare etti.
“Hesap Ortada” lafı aldı ortasına bizi dövdü, iftira etti, linç etti, suçladı. Sapığını, Fetöcüsünü, PKK’cısını üstümüze sürdü, kımıldayamadık.
Önce yılmadım, ekranda son üç programımın üçünde de “İnce'yi destekliyoruz ancak Fetö ve PKK'ya karşı amansız şekilde tetikte olmalıyız”, dedim, sen mi dersin, ölüm tehditleri, 24 Haziran'da seni tutuklayacağız, faşist, ırkçı, katil, defol, muhalefetin önünü kesme.
Kardeşlerim, AKP iktidarı boyunca ekranlarda en çok konuşan muhalif bir yazarım. Seksen dakikalık programlarımın sayısına bugünden siz başlasanız otuz senede yetişemezsiniz.
Muhalif basında en çok yazı yazan kardeşinizim, bugünden başlasınız ölümünüze dek benim kadar üretemezsiniz. Hem hitabetim hem yazılarımız kendini dinletir ve okutur.
Ekrandan ve yazıyla benim kadar büyük izlenme okunma oranlarına ulaşamazsınız, gözünüzün önünde işte, her yerden kovulduk, iş yok, zırnık para yok, yazılarımızı yayıncılar dahi korkudan yayınlayamıyor, üniversiteler konferans verdirmiyor, muhalif CHP'li belediyeler dahi tek konuşma yaptırtmıyor, neden, HESAP ORTADA.
BENİ ÖLDÜRECEKLERMİŞ
Sapıkları, manyakları, delileri twitinden telefonundan saldırıyor, beni öldüreceklermiş beni parçalayacaklarmış, baktım olacak gibi değil, seçimlere bir ay kala, hayatımda ilk defa konuşmaya ve yazmaya bu kadar ara verdim, Odatv yazılarımı kestim ekranda konuşmayı bıraktım.
Neden?
Hesap ortada.
Milletin ortasında ağır iftiralara uğruyoruz, bu kadar dayak yiyoruz, biri de çıkıp “Yahu Nihat Genç, sen bir yazarsın, ne günlerde, ne şartlarda, nice direniş yazıları yazdın, seni yedirmeyiz”, diyemedi. Hadi geçtim, “sen bizim arkadaşımızsın bir değersin sen” diyemedi. Hadi geçtim, “sen bir aydınsın, aydınımıza sahip çıkarız” diyemedi. Hadi geçtim, “Nihat Genç'i linç edenler karşılarında bizi bulur”, kimsecikler demedi.
İşte telefonum burada, KİMSE demedi.
Şimdi keser döndü sap döndü, hesabı soralım artık, lütfen söyler misiniz Tayyib'i bu seçimde iktidar kim yaptı?
Cevap: HESAPÇILAR!
ORTAYA BÜYÜK BİR YASA ÇIKTI
1850'li yıllar Manchester dokuma şehri, işçiler sefil, domuz ahırlarında açık lağımlar içinde kaldırımlarda yatıp kalkıyorlar, sanayi çağının en acımasız yılları, sendika yok hak yok düzenli mesai saatleri yok düzenli maaşları yok, hijyen, sağlık bakım hiç ama hiç yok, Engels o meşhur İngiltere'de Emekçi Sınıfların Durumu kitabını bu manzara karşısında yazar, genç Marks'ın aklı bu kitap karşısında tutulur, bu kitap Marksizmin doğuş kitabıdır.
Ve İngiltere'de seçim yanaşmıştır, İşçi Partisi'nin örgütlü üyeleri bu sefalet içinde yaşamaktadır ve bu akıl almaz sefaleti gördükçe zaferden çok eminler, ama hayır, Muhafazakar Parti kazanır, çünkü bu denli aç sefil insanlar neden kendilerini koruyan partilerine değil Muhafazakar Parti'ye oy verirler, neden, çünkü, ülke savaştadır.
Bu acı sosyolojik gerçekten ders çıkaran Marks, her seçim öncesi aman savaş çıkmasın, muhafazakarlar yine kazanır demeye başlar ve siyaset tarihinde bütün seçimleri etkileyen büyük bir yasa çıkar ortaya; beka sorunu varsa ülkeye saldırı varsa milliyetçi partiler kazanır.
Bu artık siyaset felsefesinin anayasasıdır, beka sorunu olduğu müddetçe milliyetçiler kazanır.
Ülkede onlarca yıl PKK ve Fetö gibi iç düşmanlar vardır, CHP otuz yılı aşkın bu iç düşmanları taşıdıkça, bu iç düşmanları demokrasi, barış lafıyla gargaraya getirip içine taşıdıkça kaybetti, beka sorununa sahip çıkmadan bin kez seçim yapın bin kez kaybedersiniz.
Aksine ülkeye güven verecek, kale gibi dik durup karşılarında duvar olacak olan Cumhuriyet'i kuran merkez parti olmalıdır. Değil, tam tersine, PKK bildirisi yayınlar, yetmez, PKK'yla seçim “HESAP ORTADA” propagandası yapar, yetmez, Fetö partiyi delik deşik etmiştir, sahip çıkar, kim Fetöcü kim değil kendisi de bilemez “özgür gazetecilik” diye savunmaya geçer.
Üstelik rakipleri, milli düşmanlarla defalarca seçim pazarlığı yapmış bir partidir, üstelik ülkede dört milyon mülteci var, soğan altı lira ve ülke tarihinin en büyük krizi kapıda, yine de iktidar partisi kazanıyor, neden?
HESAP ORTADA...
YAZAMAZ HALE GELDİM
Ne kadar PKK’lı Fetöcü var partiye doldurmuşsun.
Ağzını açıp laf edeni kapıdan kovuyorsun.
Sarıgül'e itiraz ettim kovuldum, Ekmeleddin'e itiraz ettim, kovuldum, CHP'nin PKK bildirisine bir ben itiraz ettim, yemediğim dayak kalmadı, işte yazamaz konuşamaz hale geldim.
Cumhuriyet Gazetesi, Halk TV, Sözcü, Atatürkçü, Kemalist yazarlar, Emin Çölaşanlar, Bekir Coşkunlar, dilim varmıyor Yılmaz Özdiller, Tuncay Özkanlar, Mustafa Balbaylar, ne diyeyim, HESAP ORTADA.
Yarına kalmaz yeni bir HESAP daha bulursunuz.
İktidarımız sayesinde Orta-Doğu tarihinde Babil'den Moğol'dan Haçlı Seferleri'nden bu güne en kanlı sonuçlarıyla en ağır savaşlar komşularımızla yaşandı ve siz, seçimi getirip KEK'E bağladınız.
İktidar miting meydanlarında “otoyollar köprüler yaptım ey CHP sen ne yaptın”diye bin defa soruyor, tek bir CHP'li çıkıp, “ey AKP, CHP cumhuriyet'i inşa etti”,diyemiyor, diyemedi.
Döndür tarihi geriye, sen de Mustafa Kemal, on altı kişiyle işgal edilmiş Anadolu'ya çıkıyorsun, hepi topu on altı kişi, hesap ortada on altı kişiyle ne yapacaksın.
Afyon önlerinde var olma yok olma savaşına gidiyorsun, düşman ordusu 380 bin senin ordun 130 bin var yok, hesap ortada.
Üstelik o yaralı ordu on yıldır süren Balkan Savaşı'ndan, Kafkasya'dan, Yemen'den, Süveyş'ten, Trablusgarp'tan yorgun düşmüş, yarısı yollarda kaybolmuş, yarısı Mondros'la üniformalarını çıkartıp silahlarını teslim etmiş bir ordu. Hesap Ortada.
AĞAÇLARDAN CIMBIZLA TOPLADILAR
Yılmaz Özdil böyle yazıları sever, PKK Ankara Güvenpark'ta otobüs bekleyen dershaneden çıkmış gençleri havaya uçurdu, 36 kişi öldü. Ünlü futbolcu Umut'un babası da ölenler arasındaydı, havaya uçurulan yerden yarım saat önce yazar Nihat Genç de geçti, on dakika önce de Odatv'nin çok sevilen yazarı Müyesser Yıldız geçti, yeni CHP'li vekillerin kızları da orada olabilirdi.
Ölenler arasında çok acıklı hikayeler de vardı, Yılmaz Özdil bu tür yazıları sever, Destina Peri Parlak on altı yaşında, arkadaşları ağlayarak ekranda; “adı gibi melek bir kızdı.” Dedesi anlatıyor, babası ölürken annesi iki aylık hamileymiş babasını görmedi.
Dünya güzeli Destina'nın ceset parçalarını ağaçlardan cımbızla topladılar sonra elli metre karşıdaki apartmanın camlarından, sonra baktılar olacak gibi değil hortum tuttular ağaçlara...
Dünya güzeli Destina'yı kim öldürdü diye yazıyoruz, ırkçı, faşist, uygarlık dışı yaratıklar oluyoruz.
Ve Tuncay Özkanlar, İnce'ler, Demirtaş'ın mağduriyetini CHP'nin ulusal bağımsızlık bayrağı seçimin mottosu haline getiriyor, yeni CHP Demirtaş'ı tavaf ederek seçime gidiyor.
Güvenpark'ta ölenlerin anısına Feyzioğlu dışında anmaya kimsecikler gelmedi, aylar geçti, hiç bir sivil kurum eline çiçek alıp gelmedi.
Sular, hortumlarla defalarca yıkandı ama ya ağaçların ceset parçası yapışmış yaprakları?
Üç gün sonra sıkı bir yağmur yağdı, piyango satıcısı anlatıyor; “birden parmak gibi bir et parçası düştü ağaçtan, bir sokak köpeği kapıp kaçtı.” Daha nice hikayeler anlatıldı, hiç biri medyada yazılıp çizilmedi hiç biri barışçı özgürlükçü edebiyatçıları ilgilendirmedi, köpek neyi alıp kaçtı, bilmem, Bekir Coşkun pek sever köpekleri.
Mao'nun lafıdır: “Büyük kasırgalardan önce zehirli böcekler yılanlar yuvalarından çıkarlar.”
BİN YIL KORUDUĞUMUZ TOPRAKLAR
Cumhuriyet'le bağımsızlığını kazanmış Anadolu, ikinci Çin Seddi'dir.
Anadolu'da Türkler ayakta kalabilmeyi başarmış tek bağımsız Türk Devleti'dir.
Dünyanın en büyük petrolleri bin yıl Türkler'in koruduğu Arap topraklarındadır, bir teneke benzin almış değil, tam petrol bulundu Araplar isyan ettirildi ve bugün dünya petrollerinin yarısı Batı'nın sömürgesi Arapların elinde bin yıl koruduğumuz topraklarda.
Dünya en büyük (yarısı) çelik, demir, altın kaynakları Türklerin ana yurtları Doğu Türkistan'da, Sibirya'da, Altay ve Tuva Türkleri topraklarındadır.
Türklerin ana anavatanı Rusya ve Çin tarafından sömürgeleştirildi. Doğu Türkistan'da Türkler Kızılderililer gibi öldürüldü, yok edildiler, topraklarında nükleer denemeler yaptırıldı ve azınlığa düşürüldüler, Sibirya'da Çarlar Türk topraklarını Ruslaştırdı, altın dolu mezarlarını dağlarını soydular. Altına hücum hala sürüyor, yılda iki yüz ton altın. Kovuldular, sürüldüler, dilleri değiştirildi, toprakları ellerinden alındı ve bugün bağımsızlığı koruyabilen yok.
Hesap ortada, dünya sanayisini yöneten petrol ve çelik, Türk hakimiyeti topraklarında ama hepsi esir, köle, çaresiz ve yüz bin kişilik ele muhtaç azınlık gruplar haline getirildi.
Amerika, İngiltere, Arapları, Çin, Doğu Türkistan ve İç Moğolistan'ı ve Rusya tüm Sibirya'yı bütün zenginlik ve servetiyle elimizden aldı, şu anda dünya ekonomisinin devleri bu petrol ve bu demir çelik kaynaklarıyla dünya devi haline geldi.
O çelik için Destina, Çin'de milyonlarca Türk'ü öldürdüler. O petrol için Destina, Arap dünyasında ülke bırakmadılar. O altınlar için Destina, Rus çarları Sibirya'da tek bir Türk bırakmadı. Dünya çelik ve petrollerinin tam yarısı bundan iki yüz yıl önce senin topraklarındaydı Destina, dünya ilerledi, sanayileşti kalkındı mı, hayır, topraklarındaki halklar köleleştirildi, işgal edildi ve yok edildiler Destina.
İşte bu petrol ve çelik maden kaynakları yüzünden büyük saldırı iki yüzyıldır sürüyor, naçar Anadolu topraklarına sığındık, elimizde kalan son bağımsız kalemiz Anadolu. Cumhuriyet'i kuran partinin, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı lideri kalkıp federasyon bildirisi yayınlıyor, şu cümleler aynen yer alıyor: Doğudaki maden kaynaklarına yerel yönetimler (federasyon, öz savunma güçleri) karar verecek.
Bir maden var mı yok mu onu da kimse bilmiyor, ama, onu da Cumhuriyet'i kuran parti Batılıların dayatmalarına bağışlıyor.
Hesap ortada Destina!
PKK'ya silah boşuna vermiyorlar Destina!
Batı'nın köpeklerinden barış ve özgürlük kahramanı boşuna yaratmıyorlar Destina!
Türkistan'da, Destina, söğüt ağacına, leylimsaç ağacı derler.
Leylim saçlı Destina, bu bağımsızlık hikayesini senden başka anlatacak kimsem kalmadı.
Destina, ulusum, toprağım, vatanım diyenin ne marşı kaldı ortalıkta ne çığlığı, ne yazarı...
Bir hesaptır dönüyor Destina!”
siyasetcafe.com