BU HAYALDE GERÇEK OLACAK !
Bir hayalmiş...
Ve ben bu hayalin peşine takılıp, rüzgarına savrulup gidiyor muşum... Asla gerçekleşmeyecek, büyük güçlerin izin vermeyeceği bir hayal.. Bana hiç bir faydası olmayan, belkide neredeyse zararı bile dokuna bilecek bir hayal.. ...
Evet gemileri karadan yürüte bilmek kadar hayal işte..
Dört yandan düşman işgaliyle, ablukaya alınmış, yanmış harabeye dönmüş bir memlekette, yeşil gözlü, sari saçlı bir kahramanın çıkıpta milletin ve vatanın kaderini değiştire bileceği, yoktan bir bayrak var edip mavi göklere kızıl ve beyaz süs yapa bileceği kadar hayal...
40 yiğidiyle saray basıp, kol büküp, diz çökerten Kürşat kadar hayal olsun bırakın...
Büyük ve acımasız bir imparatorluğa; Moskof’a tek başına kafa tutup, Müslüman doğuda ilk cumhuriyeti kurmak kadar hayal...
"Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez" sözlerinin havaya değil, tarihe, zihniyetlere kazınması kadar hayal işte...
Çelik yumruklarıyla, tepeden tırnağa silahlanmış bir ordunun önüne geçip, bedenleriyle Rus tanklarını durdurmak kadar hayal...
Küçük bir kabileden, büyük bir imparatorluğa uzanan yollar kadar hayal olsun varsın!..
Bir tek ölüme güç yetiremeyen fani Sultan Süleyman'ın, üç kıt'aya hüküm etmesi kadar hayal...
Çanakkale sınırlarını geçilmez yapan Seyit Onbaşı kadar hayal olsun bizim hayallerimiz de…
Hem biz Türkler, önce hayal edip, sonra gerçekleştirmez miyiz hayallerimizi?..
Geleceğim zarar meselesine...
Vatanı sevmenin hayırla, zararla asla ve asla bir alakası yoktur; bizim tek karımız şehadet şerbetini kana kana içmek olur bu yolda...
Hani Fatih demişti ya: “ Ya İstanbul beni alır, ya da ben İstanbul'u“ diye... Şimdi ben de bir kere daha diyorum; Ya bu hayal savurur beni, rüzgarların bir gazeli savurup toprağa karıştırdığı gibi, ya da biz Türkler bu hayali gerçekleştiririz...
Duyamıyorsunuz değil mi Tanrı dağından yükselen sesleri?..
Acıyorum kulaklarınıza ...
Evet.. "Turan mı hayal"?..
Haklısınız gemileri karadan yürütmek kadar hayal işte...