Bu Dünya Kimseye Kalmamış, Size Hiç Kalmaz…
Dünya işlerine o kadar çok kendimizi kaptırıyoruz ki fani olduğumuzu unutup hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için uğraşıyoruz.
Kendimizi bildiğimiz üç beş yaşından itibaren hep daha iyisini, daha çoğunu isteyip duruyoruz. Bunları yaparken de gözümüz hiçbir şeyi görmüyor, helal, haram ayırımı yapmıyoruz.
Kime, neye gücümüz yetiyorsa onu sahipleniyor, eziyor, yok ediyoruz.
Hak, hukuk gözetmiyoruz. Adaleti kendimize göre yontuyoruz. Menfaatimiz nasılsa ona göre davranıyoruz. Daha kötüsü de bunu çevremizden de bekliyor, son derece doğal bir şeymiş gibi görüyoruz.
Hakkaniyet, liyakat hak getire…
Herkes bildiği gibi hareket ediyor, kendi adamı olarak gördüklerini koruyor, kolluyor. Hak etmediği makama getiriyor. Bu işi yapabilecek bilgiye, görgüye, tecrübeye sahip mi hiç düşünmüyor.
Çok uzun süredir bu uygulama dünyaya, Türkiye’ye hâkim olmuş durumda. Önceden bu mantık, devlet işlerinde görülürdü. Fakat, son yıllarda özel sektörde de aynı mantık görülüyor.
Tabi bu yanlış mantık bir yere kadar devam edebildi.
Her şey benim olsun, hep bana, hep bana mantığı toplumda, dünya düzeninde büyük kırılmalara, yıkımlara yol açtı.
Gücü elinde tutanlar, bitmez tükenmez açgözlülükleri sonucunda dünyayı bir kan gölüne çevirdi. Her taraf kana bulaştı.
Özellikle zenginlik içinde yoksulluk yaşayan Müslüman ülkelerinde bu adaletsiz hat safhaya ulaştı.
Irak, Suriye, Azerbaycan(Ermenistan işgali), Çeçenistan, Yemen, Mısır, Libya, Afganistan, Pakistan, Çat Müslümanların birbirini yediği bir ateş çemberine dönüştü. Milyonlarca fakir, çaresiz Müslüman öldürüldü ve öldürülmeye de devam ediliyor.
Gücü elinde tutanlar da viskilerini yudumlayıp çikolatalarını yerken büyük bir zevkle bu sahneleri izliyor.
Sadece izlemekle de kalmıyor. Bu kıyımı, Türkiye’ye de bulaştırmanın yollarını arıyor ve kendince de buluyor.
15 Temmuz 2016 gecesi yaşadığımız, Fetöcü hainlerin yaptığı bu hareketin altında da bu güçler bulunmakta.
Kendilerini o kadar güçlü görüyorlar ki başarıya ulaşsalar da ulaşmasalar da kârlı çıkacaklarını hesaplamışlar. Her şekilde, Türkiye’de bir iç savaş çıkaracaklarını ve milyonlarca Müslümânı birbirine düşürüp canım vatanımızı kan gölüne döndüreceklerine emin olmuşlar.
Hesaplar üzerinde hesabı olan yüce Allah bu canilere fırsat vermedi ve bu şerden çok şükür hayır çıkardı. Umduklarının tam tersine birlik ve beraberliğimizi tekrar sağladık.
Dünyaya tek bir ses olarak cevap verdik.
Din eliyle şeytana hizmet edenleri Allah cezalandırdı. Rezil planlarını başlarına geçirip bu sıkıntıdan güçlenerek çıkmamızı sağladı.
Bu sayede Türkiye, başı dik ve güçlü olarak Güney’de varlığını dünyaya gösterdi. Bütün şer güçlerin tepesine bir yıldırım gibi düştü. Otuz yıldır ülkemize Güney’den yapılan saldırıları bir haftada durdurdu.
İçimizde ve dışımızda yaşayan, her şey benim olsun diyenlere Allah, İlahî adaletini uyguladı ve onları hayal kırıklığına uğrattı. Onları kahretti.
İnşallah bundan sonra da Allah, bunlara fırsat vermez ve cennet Türkiye’mizde huzur ve iman içinde mutlu olarak yaşarız.
İçimizde ve dışımızda her şey benim olsun diyenlere de bir sözüm var.” Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış, size hiç kalmaz.” Allah, size bu fırsatı vermez...