Gün geçmiyor ki, güzel Türkiye'mde hayvan katliamı yaşanmasın, kadın, çocuk şiddete maruz kalmasın.
Artık sinirlerim o kadar hassas ve kırılgan bir hale geldi ki, haber okurken korku yaşıyorum resmen, bu gün hangi vahşetle ruh halim tuzla buz olacak diye. (Ben bu tür haberleri, es geçerek atlayamıyorum, çünkü birilerinin yaşadığı acıyı, es geçerek kendimi koruma bencilliğine ulaşamadım henüz).
En son öyle bir olay yaşandı ki, herkese pes dedirtti artık.
Bir annenin gözleri önünde yavrusu köpeklere parçalatıldı.
Hiç fark etmiyor bu anne insan mıdır, yoksa bir başka canlı mıdır. Anne annedir ve hepsinin yavrusunu koruma içgüdüsü aynıdır.Hepsinin canı aynı yanar evladının canı acıdığında.
Bu olay bütün Türkiye'yi ayaklandırdı ama, gel gör ki insan öldüre bilme potansiyelindeki o cani elini kolunu sallayarak halen dolaşıyor aramızda.
Yaşam, bana insanların ailelerinin birer aynası olduğunu gayet net bir şekilde öğretti . Elbette suç ve ceza bireyseldir ama her çocuk kendi anne babasının tablosudur nihayetinde. Fırçan ne çizdiyse o tabloya, yaşamın boyunca onu seyredersin.
Ve ben bu düşünceme dayanaraktan o aileye sitem dolusu bir soru sormak istiyorum.
Sahi bu nasıl bir tablodur? Bu nasıl bir sonuç?
Bu adam(!) Hiç mi sevgi, şefkat görmedi? Hiç mi kavramadı ki bir annenin tek yaşam sebebi var, o da yavrusudur. Sahi hiç mi kulağına ninni söylenmedi bu adamın? Ona içinde çiçekler, böcekler, hayvanlar olan, sonu mutlulukla biten masallar anlatmadınız mı hiç?Hiç mi sevgi kırıntısı, merhamet zerresi barındırmaz insan gönlünde.?Hiç mi utanmaz, hiç mi korkmaz, hiç mi pişmanlık duymaz.? Hiç mi birisinin acısını kalbinde hissetmez insan.?
Ben herkes er yada geç ettiğini bulur inancıyla noktalıyorum sitemimi. Unutmayınız, unutmayınız ki, Günümüz Türkiye’sinde adalet terazisi şaşa bilir ama İlahi Sistemin terazisi asla şaşmaz.
Sevgiyle, sağlıkla, merhametle kalın.