Osmanlı topraklarının doğusunda Ermeniler Taşnak hınçak ve diğer cemiyetleri vasıtasıyla gün geçtikçe silahlanıyor, Avrupa devletleri ve Rusya Ermenilere elinden geldiğince hem askeri hem siyasi desteklerini esirgemiyorlardı.
Ermeniler gizli olan cemiyetlerinin tabelalarını dahi binalara asarak alenen Ermenistan’ı kurma çabaları yürütüyorlardı. Osmanlı-Rus harbinde Osmanlı ordusu doğuda savaşmaktan ve donarak ürünlerden büyük dayak vermişti
Doğu cephesi savunmasız kalmıştı silahın Ermeniler çeteler oluşturarak Osmanlı askerinin savunmasından mahrum kalmış köy kasaba ve şehirlerde Türk evlerin basıyorlar Çoluk çocuk kadın ve erkek ayırmak için büyük katliam ve zulüm yapıyorlardı.
Doğu Anadolu şehirlerini işgale hazırlanan Rus ordusuna yol açmak için Ermeniler Müslüman halka katliama başladı.
Ermenilerin maksatları Doğu Anadolu'da Müslümanları Doğu Anadolu'dan Müslümanları kaçırmak ve Ermenistan devleti kurup Rusya'ya bağlanmaktı.
Bu gelişmeler yaşanırken Osmanlı Hükümeti de mecburen Ermenilere karşı bazı radikal kararlar almak zorunda kaldı Türk askerini arkadan vuran sivil halka zulmeden bu Ermenilerin bölgeden uzaklaştırılarak Osmanlı topraklarının güney yerleşim yerlerinde İskan edilmeleri kararlaştırdı.
Bu tarihte Yozgat'ın Boğazlıyan ilçesinde Kaymakam olan Kemal Bey görev yapmaktaydı . Bu bölgede Türk ordusuna kurşun sıkan Ermeniler hakkında hükümet mecburi ikamet kararı almıştı. Başta bulunan İttihat ve Terakki hükümeti Ermenilerin Tehcirine dayalı bir kanun çıkartarak 14 Mayıs 1095 tarihinde sadrazam Talat Paşa'nın imzası ile yayınladı.
Bu karar gereği, Kaymakam Kemal Bey'e Dahiliye nezaretinden bir şifre gelmiş, kaza dahilinde bulunan Ermenilerin 24 saat zarfında yola çıkarılması istemiyordu. Sevk edileceği istikametinde Suriye olduğu bildirilmişti
Kemal Bey şifrenin alındığını bildikten sonra Jandarma Komutanına Ermenilerin kaza dışına tahliye işlemlerinin yapılması emri verdi. Kendisi de tahliyenin icrasında bizzat nezaret etti. Kemal Bey emri yerine getirmek mecburiyetindeydi. Emir, İttihat ve Terakki Hükümeti’nin merkezinden geliyordu. Kaymakam da devletten aldığı emri yerine getiriyordu.
Bunun üzerine Ermeniler işgal itilaf devletlerinin Türkiye'deki temsilcilerine baskı yaptılar. Ermenilere kötü muamele bulunduğunu iddialarıyla Kaymakam Kemal Bey’in mahkemeye çıkarması istediler. Damat Ferit Paşa hükümeti de bu devletlerin baskısına boyun eğerek Kaymakamı mahkemeye sevk etti.
Devletin aldığı emre uyumaktan başka günahı olmayan Kemal Bey, Konya İstinaf mahkemesinde Beraat etmesine rağmen, Nemrut lakabı ile tanınan Mustafa Paşa başkanlığındaki mahkeme tarafından 8 Nisan 1919'da idama mahkum edildi. Mahkeme heyetinin yarısı gayrimüslim idi.
Kaymakam Kemal Bey savunmasında:
“ Savaştan yenilişimizin aleyhimizde meydana getirdiği hezeyanı durdurmak maksadıyla iddia makamın da isteği üzerine kurbanlar verilmesi bir siyaset icabı sayılıyorsa, bu kurban ben olamam. Siz kurban seçmekle değil ancak hak ve adaletle hüküm vermek vicdani görevini taşıyan bir yüksek heyetsiniz. Mutlaka kurban aranıyorsa herhalde bütün bu işlerin tertipçisi ve İdarecisi olarak benim gibi küçük bir memur bulunacak değildir.”
Daha sonra idam kararı tasdik edilmek üzere saraya gönderilir. Padişah Vahdettin kararı tasdik etmek istemese de Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey Adliye Müsteşarı, İngiliz muhipler Cemiyeti reisi Sait Molla ve Damat Ferit Paşa padişahı ikna ederek idam kararını onaylatırlar.
Kemal Bey akşam karanlığında Beyazıt meydana getirilir. Halk idam sehpasının etrafını doldurmuş, tepkilidir. Polis ve jandarma halkı yaklaştırmaz.
İDAM SEHPASINDA SON SÖZLERİ
Kemal Bey idam sehpasında şunları söyler:
Sevgili vatandaşlarım, Ben bir Türk memuruyum, aldığın emri yerine getirdim, vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki ben masumum, son sözüm bugün de budur yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer buna adalet diyorlarsa kahrolsun böyle adalet”
Meydanı dolduran on binlerce insanın hep bir ağızdan “Kahrolsun böyle Adalet” sözleri arasında Kemal Bey konuşmasını söyle sürdürür:
Benim sevgili kardeşlerim ne yaptıysam vatanım milletim için yaptım. Yaşasın vatan. Çocuklarımı asil Türk milletine emanet ediyorum. Bu kahraman millet elbette onlara bakacaktır. Vatan uğrunda cephede ölen bir insan gibi Şehit gidiyorum, Allah vatan ve milletimize zeval vermesin, Amin.
Meydanı dolduran halk hıçkıra hıçkıra gözyaşlarına boğulmuştur. O sırada yakın bir köşkten infazın yerine getirmesini takip eden ve seyreden İngiliz sevenler Cemiyeti reisi Sait Molla cellatlara bağırarak “söyletmeyin bu alçak herifi hemen asın bu köpeği.” Diye bağırır.
Ve infaz yerine getirilir. Kaymakam Kemal Bey idam edilir. Ermenilere karşı Osmanlı Devleti'nin almış olduğu Tehcir kararının uygulamaktan başka bir suçu olmayan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey 10 Nisan 1919 günü kendi devletinde kendi hükümeti tarafından idam edilerek şahadete erer. Naaş’ı Kadıköy Mahmut Baba türbesindeki mezarlığa büyük bir törenle defnedilir.
KAYMAKAM KEMAL BEY’İN SON MEKTUBU
Kemal Bey'in üzerinden ölmeden önce yazmış olduğu vasiyete dayalı bir mektup çıkar. Bu mektup tarihte ibret verici belge var kalır, mektupta şunlar yazılıdır:
“Merhum Sevgili oğlum Adnan'ın medfun bulunduğu Kadıköy Kuşdili çayındaki kabristanda yavrumun yanında gömülmemi diliyorum. Teyzem ve kardeşim Kadıköy'ün de sakinler. Teyzemin adresi Mühürdar Caddesi 67 numaralı hanededir. Adı İsmet hanımdır, defin masrafı teyzeme tevdi bulunmalıdır. Kabir taşım kıymetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmalıdır.
Millet ve memleket uğrunda şehit olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal'in Ruhuna Fatiha.
Perişan Zevcem Hatice'ye, yavrularım Müzehher ve Müşerref’e muavenet edilmesini, Yavrularımın tahsil ve terbiyesine ihtimam buyurulmasını vatandaşlarımdan beklerim.
Babam Karamürsel aşar memuru I-Sabıka Arif Bey de acizdir. kardeşim Münir de kimsesizdir. Bunlara da muavenet olunursa memnun olurum. Türk milleti ebediyen yaşayacak Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah Millet ve memlekete zeval vermesin.
Fertler ölür millet yaşar, inşallah Türk milleti ebediyete kadar yaşayacaktır.
Ey Türk yavrusu… Bu dünyada kalbim ve öteki dünyada ruhum ebediyen sana minnettar kalacaktır.'
YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN!
Siyasetcafe.com