Biyo Ajanlar

Burak İĞLİKÇİ

Biyo ajan veya biyolojik ajanda diyebiliriz. Biyolojik ajanların milletler ve halklar tarafından silah olarak kullanımının uzun bir tarihi vardır.

Biyolojik silah kullanımına ilişkin örnekler Kartacalı general Hannibal’ın
Bergamalı düşman gemilerini alt etmek için yılan zehiri kullandığı milattan önce 190 yıllarına kadar tarihlendirilmektedir.

Fakat biyolojik ajanların kasıtlı kullanımına ilişkin eski zamanlara ait örneklerin hastalık yapmada etkili olup olmadıklarını ve doğal oluşumlu hastalıkların bu eylemlerle karıştırılıyor olup olmadığını belirlemek zordur.

Biyolojik silah kullanımının tarihçesine ilişkin birçok kaynakta 1346 yılında
Kefe kuşatmasında Tatarların salgın oluşturmak için vebadan ölmüş insan cesetlerini mancınıkla şehrin içine attıkları geçmektedir.

Günümüzde Ukrayna sınırları içinde kalan ve Feodosya olarak bilinen Kefe
şehrinde o zamanlar bir veba salgını ortaya çıkmıştır. Bu salgın bazı tarihçiler tarafından Tatarların saldırılarıyla ilişkilendirilmektedir. Fakat farelerin yaygınlaşması gibi diğer epidemiyolojik unsurlar da bu
salgından sorumlu olmuş olabilir.

Biyolojik silah kullanımına ilişkin tarihsel kayıtlarda geçen bir diğer
örnek 1756-1763 yılları arasında İngiltere ve Fransa arasında yapılan Yedi Yıl Savaşlarında çiçek virüsünün kullanımıdır.

İngilizler çiçek virüsü bulaştırılmış battaniyeleri Kızılderililere dağıtarak bir salgın oluşturmuş ve bu şekilde Kızılderili kabilelerinin İngiliz yerleşimcilere karşı mücadele etmelerini engellemişlerdir. Bu metot Amerikan İç Savaşı’nda da kullanılmıştır.

Konfederasyonu destekleme amacıyla çiçek ve sarıhumma bulaştırılmış elbiseler Birlik Kuvvetlerine satılmıştır.Savaşlarda Biyolojik
Silah KullanımıTarihte biyolojik ajanların kullanımı etkinliği artarak devam etmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar müttefiklerinin at ve sığırlarına gizlice şarbon ve ruam hastalıklarını bulaştırmıştır.

Almanların Ruslara karşı 1915 yılında veba kullandıklarına ve İtalya’ya karşı kolera kullanma girişimde bulunduklarına dair raporlar da mevcuttur.

1932 ve 1945 yılları arasında Japonya, 731. Birim adı verilen birimde biyolojik silah araştırmaları gerçekleştirmiş ve üzerinde araştırma yaptığı on binin üstünde savaş esirinin şarbon, menenjit, kolera ve vebadan ölmesine sebep olmuştur.

Japonya deneylerine Çin halkına karşı kullandığı biyolojik ajanlarla devam etmiş ve en az 11 Çin şehrine yaptığı biyolojik saldırılarla tifo, kolera ve veba salgınları oluşturarak on binlerce insanın ölümüne sebep olmuştur.

Saldırılar suların ve gıda kaynaklarının biyolojik ajanlarla kirletilmesi, bakteri içerikli bomba atılması gibi yöntemlerle gerçekleştirilmiştir.

Mançurya bölgesinde Japonlar tarafından kullanılmış metotlardan biri veba mikrobu taşıyan pirelerle dolu pirincin uçaklardan atılması olmuştur. Bu pirinci yiyen fareler veba mikrobunu taşır hale gelmiştir.

Böylece hastalığın insanlar üstünde geniş bir coğrafya boyunca yayılması için gerekli koşullar yaratılmıştır. Milletler Cemiyeti Japonya’nın Mançurya’da gerçekleştirdiği bu faaliyetleri araştırmak için bölgeye bir heyet gönderdiği zaman Japon askerleri heyetin gıdalarına kolera bulaştırma
girişiminde bulunmuşlardır.

İkinci Dünya Savaşı’nı ve Japonya’nın biyolojik savaş programını takiben Amerika Birleşik Devletleri de kendi biyolojik silah programını başlatmıştır. Programda ilk olarak tahıl ürünlerine karşı kullanılacak bitki
yok edici patojenler üstüne çalışılmıştır.

ABD tarafından insanlara karşı kullanılmak üzere silaha dönüştürülmüş ilk ajan; hayvanları da enfekte eden Brusella bakterisi olmuştur. Amerikan ordusu tarafından silahlaştırılan ve stoklanan diğer ajanlar; antraks, botulizm, tularemi, Q ateşi, stafilokokal enterotoksin B (SEB), Venezuella At Ensefaliti olmuştur.

1969 yılında ABD biyolojik silah programını durdurduğunu ilan etmiştir.Toplumlar ve hükümetlerin biyolojik silahlara karşı gösterdikleri tepkiler uluslararası bir anlaşmanın ortaya çıkmasını sağlamıştır.1972 yılında, genelde Biyolojik Silahlar Anlaşması olarak adlandırılan “Bakteriyolojik ve Toksin Silahlarının Geliştirilmesi, Üretimi ve
Depolanması ve İmhası”na dair anlaşma 79 ülke tarafından imzalanarak 1975 yılında yürürlüğe girmiştir.

Bugün 170’den fazla ülkenin taraf olduğu bu anlaşma biyolojik ajanların saldırı amaçlı geliştirilmesi, üretilmesi, stoklanması, temin edilmesi ve kullanılmasını yasaklamaktadır.

Ancak bu anlaşmaya rağmen dünyamızda biyolojik silahların kullanımı devam etmiştir.Amerika Birleşik Devletleri’nde de yakın tarihte
biyolojik saldırılar gerçekleştirilmiştir.

1984 yılında Rajneeshe mezhebine ait teröristler Oregon’da 10
yerel restoranda salata barlarına Salmonella typhimurium bulaştırmışlardır. Olayda 751 kişide bağırsak enfeksiyonu oluştuğu rapor edilmiştir. Mezhebin amacı oy vermeye gidecek vatandaşların sayısını azaltarak yerel seçimi etkilemek olmuştur. Yetkililer mezhebin bu olaydan sorumlu olduğunu bir sene sonra başka bir soruşturma sırasında tespit etmişlerdir.

Bu örnek biyolojik saldırıların tespit edilmesinin güçlüğünü ve denetleme metotlarının bu tür olayların sebebini belirlemedeki yetersizliğini göstermektedir.

1997-1999 yılları arasında belirli kurum ve kuruluşlara yaklaşık 50 adet şüpheli toz içeren posta gönderilmiş, fakat bu postaların hiç birinin gerçek şarbon taşımadığı tespit edilmiştir.

Bu olaylar halk arasında korku yaratmış ve kamusal sağlık kaynaklarına zarar vermiştir. 11 Eylül saldırılarını takip eden haftalarda değişik kurumlara gönderilen postaların ise şarbon içerdiği tespit edilmiş ve bu olaylar
toplamda 22 kişinin enfekte olmasına ve 5 kişinin de ölümüne sebep olmuştur.

Biyoterörizm günümüzde giderek büyüyen bir tehdittir. Bugün 17 ülkenin aktif olarak yürüttüğü biyolojik silah programı olduğu düşünülmektedir.

Yaşadığımız 21 nci yüzyılda biyolojik savaş ileri düzeyde yaşanmaktadır.

Sosyal medya da ilk Çin de görülen corona virüs vakalarını tüm dünya da sosyal medya kullanan herkes virüsten ölenlerin,krize girenlerin veya nasıl bu virüse karşı reaksyon gösteren videolar varsa her birimiz izledik.

Sadece izlemekle yetindik. Ama bu virüsün tüm dünya ya yayılacağını hesap etmedik. Çin bu virüs vakası ile uğraşırken. Bir çok devlet bu virüsün kendi ülkelerine sıçramayacağını hesap etti ki önlem almadı ölüm sayıları arttı.

Virüs insanları sararken bir yandan da devletleri vurdu ekonomik
olarak,güvenlik olarak ihmal edilmeyecek ciddi bir milli güvenlik meselesidir. Bütün ülkeler kendi içine kapandı.

Bir çok devlet ohal ilan etti. Belli başlı politik ,stratejik kararlar alındı. Ekonomik olarak borsa ,döviz kurunda artış düşüş, madeni olarak petrolde artış düşüş,ibadet açısından toplu bulunulacak yerlerde bir dizi önlemler alındı.

Bakalım devletler bu süreci en kısa vadede az zararla nasıl atlatacak
hep birlikte göreceğiz. Değerli hocama bilgi paylaşımı için teşekkür ediyorum.

Araştırmacı yazar abim de farklı yaklaştı konuya başka açıdan bakmamı sağladı. Dünya küresel bir çıkmazın eşiğine sokulmak isteniyor! Birileri katliam senaryosu yazarken birileri de bu senaryodan düzen sağlamaya çalışıyor.

Covit19 mesela evet şu meşhur başa bela olan virüs!

Peki bu virüs nasıl Covit19 haline geldi?

Değerli abim ekledi Korona” kelimesi, bazen yüksek voltajlı cihazlar tarafından yayılan RADYASYON ALANI'nı tanımlamak için kullanılır. O zaman, bu “virüsün” semptomlarının, radyasyon yoğunluğu ve şuanda
Wuhan'da bulunan 5G'nin ortaya çıktığı şüphesiz radyasyon hastalığı semptomlarıyla tam olarak eşleşmesi bir tesadüf mü?

Çin'deki radyasyon durumu hakkında çok sayıda bilgi ve belgeler var. Durum
çok ciddi. Tam bir 5G silahı.. Yani bu covit19 felan tam bir aldatmaca. Esas gerçek olan radyasyon ve
mikrodalga boyutta virüsü yayıyorlar! 5G frekanslarının hücrelerdeki ve vücuttaki oksijen emilimini olumsuz etkilediği biliniyor.

Bildirdikleri tüm semptomlar aynı zamanda “mikrodalga hastalığı” (yani, 4G
cihazları da dahil olmak üzere tüm kablosuz cihazlara maruz kalmaktan kaynaklanabilen radyasyon hastalığı) ile aynı semptomlar olarak listeleniyor. Daha ne diyeyim! Biyolojik silahı ateşlediler 5G denendi.

Yeni dünya düzeni,Yeni sosyolojik yaşam,Yeni ekonomik düzen,Yapay zeka,Robot işçiler,İlaç ve aşı ticareti,Deprem ve afetler,Kıtlık,Küresel ısınma,Dijital para,5 G teknolojisi, Biometrikçip,Dinleri
bitirme,Yeni zenginler,Yeni siyasal yönetim gibi.

Olaylar yeni başlıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.