Cumhur İttifakı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan adayı Binali Yıldırım, Habertürk yazarı Sevilay Yılman'a konuştu.
Yıldırım, "Ben kaybedilmiş bir seçimi kazanmak için uğraşacak bir insan değilim!" sözlerine açıklık getirdi.
Yazar Yılman'ın, Binali Yıldırım'ın açıklamalarını okurlarına aktardığı yazısında şunları kaydetti:
DEFTER HENÜZ KAPANMADI
Diyor ki: ‘İstanbul ile ilgili sonucu kabullendiğim ve o defteri kapattığım yönündeki yargılar kesinlikle doğru değil. Yapmış olduğum açıklamada da gayet net bir biçimde belirttim bunu ama demek ki kendimi tam ifade edememişim.
Şu anda devam eden bir hukuki süreç var. YSK’nın ne karar vereceğini ne ben biliyorum ne de siz! Bir de benim bir fıtratım var biliyorsunuz. Ben bu sürecin bir öznesi olarak; ‘Binali Yıldırım yargıyı etkilemeye çalışıyor’ gibi bir algının oluşmasını istemediğimden kenarda sakin bir biçimde Yüksek Seçim Kurulu’nun kararını bekliyorum.
Bugün katıldığım organizasyonda da yaptığım konuşma tamamen spontane idi. Önceden belirlenmiş bir konuşma filan değildi.
Konuşmam istendiğinde aralarında beni çok yakından tanıyan sınıf arkadaşlarımın da olduğu insanların meraklarını gidermek adına şunu söyledim.
Beni bilirsiniz… Kaybettiği seçimin sonucunu değiştirmeye çalışacak bir adam değilimdir. Kaybetmiş olsaydım partimin vermiş olduğu hukuki mücadeleye karşı çıkardım hatta ama bu seçim yıllar geçse de soru işaretlerini üzerinden atamayacak bir seçim oldu.
Benim dediğim şuydu orada; ‘Birbirine eşit oy almış iki aday var. Ve bu oyların sadece ve sadece % 10’u sayılıyor ve 850 bin oya tekabül eden bu oylarda 15 bin oy ne hikmetse kaybeden tarafa yani bizim lehimize yeniden kazanılmış oluyor.
Normalde mantık ve matematiksel olarak iptal olan oyların sayımında da kaybedenin de, kazananın da aynı olması gerekirken neden bu farkın oluştuğunun sorgulanması lazım.
Madem iki aday başa baş, neden iptal edilen oyların yeniden sayımında da böyle bir manzara çıkmıyor?
Çok basit bir şey söylüyorum.
Bakın… 8.5 milyon oy içerisinde sadece yüzde 10’u sayıldığında aradaki fark 29 bin 500'den 13 bine iniyor ise, 8.5 milyon oyun sayılması halinde sonuç ne olurdu?
Sonucun değişmemesi mümkün müydü?’
Bir aday olarak bulunduğum ortamda merakları gidermek adına iptal oyların tekrar sayımı ile karşımıza çıkan sayısal tablo nedeniyle bu paradoksa dikkat çektiğim halde kamuoyunda ‘Binali Yıldırım seçimin sonucunu kabullenmiş ve İstanbul'la ilgili defteri kapatmış’ yorumları doğru değil!’
İTTİFAKLAR ETKİLİ OLDU
Yıldırım’a dünkü açıklamasında dikkat çeken; ‘Bu seçimin kendi sosyolojisi vardı, kendi şartları vardı. Onun içinde değerlendirilmesi lazım. Seçimde adaylar yarışmadı bunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla adaylardan biri kaybetti, biri kazandı diye değerlendirmek de çok sağlıklı olmaz!’ ifadeleriyle de ne demek istediğini sordum.
Çünkü bu ifadeleri nedeniyle de kamuoyunda; ‘Binali Yıldırım seçimin kaybedeninin aslında kendisi, şahsı olmadığını, kaybedenin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politikaları olduğunu söylüyor’ yorumları yapıldı.
Buna da şu yanıtı verdi Yıldırım: ‘Yanlış bir bakış açısı. Demek istediğim şu: Biz 31 Mart’ı yerelde tutamadık! Bu seçimde yerel siyasetteki etmenler değil, genel siyasetteki etmenler etkili oldu. Seçmen yerel değerlendirmelerden yola çıkıp oy kullanmadı 31 Mart’ta… Genel politikalara bakarak, ittifaklar etrafında toplanarak oy kullandı ve bu da tabii sonuçları çok etkiledi!
KIZILCAHAMAM’A NEDEN GİTMEDİ?
Dün en çok merak edilen bir diğer konu da Kızılcahamam Kampı idi.
31 Mart seçiminin değerlendirmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğinde Kızılcahamam'da kampa giren AK Partililer arasında neden Binali Yıldırım’ın olmadığı çok sorgulandı.
Ve bunun üzerine de mesela 31 Mart seçimleri tartışmaları dolayısıyla partisiyle arasında bir soğukluk olduğundan Yıldırım’ın kendisinin kampa gitmediği filan yazılıp çizildi.
O yorum da kesinlikle doğru değil.
Çünkü Binali Yıldırım Kızılcahamam Kampı’na davet bile edilmemiş.
Sanıyorum kampa davet edilenler arasında sadece belediye başkanları, il başkanları ve MKYK üyeleri olmuş.
Malumunuz Binali Bey pozisyonu gereği şu anda sade bir milletvekili olduğundan ona davet yapılmamış.
Açıkçası ben bunu duyunca çok şaşırdım. Ve kendisine de söyledim.
Zannımca bu olmamış! Yani kim ya da kimler organize etti Kızılcahamam Kampı ile ilgili bu davet işini bilmiyorum ama Binali Yıldırım gibi parti için çok müstesna bir ismi, “Nasıl olsa o da artık sıradan bir milletvekili!” deyip davet etmemek yakışık kalmamış.
Kusura bakmasınlar ama belediye başkanlarının davetli olduğu bir toplantıya Binali Bey’in davet edilmemesi, Binali Bey’in seçimi kaybetmiş olduğunun bir bakıma AK Parti cenahınca da kabulü gibi oldu.
Ve hatta yeni bir seçim ihtimalinde belki de yeniden aday gösterilmeyeceği (istifa ettirilerek) anlamına da gelebileceğinin düşünülmesine sebep olup, inanılmaz bir siyasi basiretsizlik örneği olarak kayda geçti bu durum.'
SİYASETCAFE.COM