Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, 'Hangi damat: Berat mı, Selçuk mu?' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İşte o yazı;
'Silivri Cezaevi’nde yan koğuştaki Yalçın Küçük ile her sabah telefonla konuşurduk. Telefon deyince aklınıza ahizesi olan bir alet gelmesin. Her avlunun ortasında kanalizasyonla birleşen rögarların kapakları olurdu. Bu kapağa sert bir cisimle vurulunca öteki koğuştan duyulur, telefon çalmış olurdu. Bir kişi kanalizasyon boşluğuna doğru seslenirken öteki kulağını boşluğa uzatır, karşılıklı konuşma gerçekleşirdi. Kimi zaman çekilen sifonlarla kanalizasyonda hareketlenme olur, “hatlar dolu” diyerek konuşma kesilirdi.
Yalçın Hoca her gün gazeteleri erkenden okur, kupürleri keser, bir hikâyede buluşturur, sabah telefonunda da anlatırdı. Magazin haberlerini ayrıca önemserdi. Magazin haberlerine dudak bükenlere “magazin” kelimesinin etimolojisini anlatırdı. “Magazin”in “mağaza” ile ortak kökten geldiğini aktaran Yalçın Hoca, bir aydının teorisine göre “mağaza”dan istediğini alabileceğini söylerdi. Sahiden bahsettiği magazin hikâyeleri sonunda hep politikaya bir şekilde bağlanırdı.
Baştan söyleyeyim. Bugün “mağaza”da magazin var.
BERAT MI SELÇUK MU?
Davutoğlucuların en çok okuduğu Karar gazetesinin ekonomi sayfalarında gördüm. Krize rağmen başka yöne giden bir sanayi kalemi vardı. Mayıs ayında ulaşım araçlarının imalatı yüzde 115 artış göstermişti. Yazar İbrahim Kahveci’ye göre bu araç, son dönem büyük gelişme gösteren İHA, yani “insansız hava aracı”ydı.
İHA deyince herkesin aklına doğal olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar geliyor. Haliyle ekonomide kötü gidişattan Damat Berat Albayrak sorumlu tutulurken, öbür damadın adı krize rağmen yaşanan üretim patlamasıyla anılıyor.
Aynı ailenin içinde yaşanan bu ekopolitik sarkacı düşünürken olayı magazinleştiren Erdoğan’ı desteklediğini bildiğim arkadaşım oldu. Söze girişti: “Zaten partinin tabanında da hep ‘Berat mı, Selçuk mu’ soruluyor.”
“Nasıl yani” dedim?
Artık saklanacak hali kalmamıştı. Parti tabanının başarısızlıkların sorumlusu olarak gördüğü Berat Albayrak’a karşı duyulan alerji günden güne artarken, Selçuk Bayraktar’a duyulan sempati de katlanarak büyüyordu. Bu da iki damadın zihin terazilerinde tartılmasına neden oluyordu.
“Mesela” dedim? Demez olaydım.
Bir sürü kriter varmış. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve çocuklarının Kısıklı’da birbirine yakın villaları vardı. Berat Albayrak da eşiyle burada oturuyordu. Buna karşın Selçuk Bayraktar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “izin verirseniz benim evimde oturalım” diyerek rıza almış ve İstanbul’un başka bir semtinde kendi evine taşınmıştı.
Tabii efsaneler başladı mı bitmiyor...
Dünürlerin farkı
Berat Albayrak, İslamcı bir ailede yetişmişti. Sadık Albayrak’ın oğluydu. Selçuk Bayraktar’ın babası Özdemir Bayraktar da milli görüş kökenliydi. Ancak Bayraktar ailesi de, Selçuk ailesi de, daha çok milliyetçimuhafazakâr kimliğiyle öne çıkıyordu.
Berat Albayrak’ın “İslamcı mütefekkirler” arasında sayılan babası FETÖ davaları sürecinde “kandırılmıştı”. Balyoz kumpas belgelerinin ardından askerlerin aleyhinde FETÖ’cü savcılara şikâyet dilekçesi vermişti. Selçuk Bayraktar’ın babası ise yıllardır TSK personeliyle iyi ilişkileriyle biliniyordu. 28 Şubat döneminin ardından bile askeri projelerde TSK ile sorunsuz çalıştı. Şirketlerinde birçok emekli askere görev vermesi bir yana, Balyoz davasında tutuklanan askerlerin Silivri’deki ziyaretçilerinden biriydi. Mahkemeleri takip ediyor, cezaevine gidip hatırlarını soruyordu.
Öyle ki tahliye oldukları gün cezaevi kapısında karşılayanlar arasındaydı.
Balyoz kumpasında hedef alınan Ahmet Yavuz, “O hep benim yanımdaydı. Sadece benim için değil, Hasan Iğsız General için de, Ergin Saygun General için de, diğer arkadaşlarım için de çabaladı” diye anlatıyordu. Bu bilinmeyen ilişki nedeniyle Selçuk-Sümeyye Bayraktar’ın düğününde kumpas mağduru askerlerden bazıları davetliler arasındaydı.
Biri Cumhur İttifakı öbürü Pelikan
Damat Berat, çoğu zaman FETÖ okullarındaki geçmişiyle sıkıştırılıyor. Meclis’te eleştirilere “35 sene içerisinde cemaatin yüzlerce okulunda okuyan yüz binlerce, milyonlarca gencin bir tanesiyim” diyerek yanıt verdi. Selçuk Bayraktar ise Robert Kolej mezunuydu.
Berat Albayrak, lisans sonrasında tezine ya da danışmanına dair etik tartışmalarıyla gündeme geldi. Selçuk Bayraktar ise burs kazandığı prestijli MIT’de (Massachusetts Institute of Technology) yaptığı çift yüksek lisansla, Georgia Institute of Technology’deki doktorasını İHA projesi için yarım bırakmasıyla hatırlanıyor.
Berat Albayrak, kariyerini tartışmasız Cumhurbaşkanı’na borçlu. Selçuk ise başarı hikâyesini kendisi yarattı. Bu nedenle Berat için “damat”, Erdoğan için “Selçuk’un kayınpederi” ifadesi daha çok kullanılıyor.
Selçuk, kasıtlı bir şekilde gündelik siyasetten uzak duruyor. Yalnızca eleştirilere yanıt veriyor. Öte yandan Berat, siyasetin tam ortasında. Çoğu zaman siyasi polemikleri elindeki medya ve bürokrasi gücüyle başlatan isim.
Selçuk, ideolojisi nedeniyle parti tabanına göre “Cumhur İttifakı”nı simgeliyor. Berat Albayrak ise her zaman AK Parti içindeki Pelikan hizbi ile anılıyor.
Devlet ile ilişkileri
İstanbul seçiminin yenilenmesinin ardından yazdık. Berat Albayrak’a verdiği destekle bilinen sermaye grubu ihalelerden ya da yardımlardan besleniyor. Selçuk Bayraktar’ın Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu T3 Vakfı “kurucu ve yöneticileri dışında kimseden bağış kabul etmediğini” açıklıyor. Vakfı büyük oranda Bayraktar’ın İHA üreten şirketi finanse ediyor.
Berat Albayrak taraftarları görünür şekilde devlet içinde kadrolaşırken, Selçuk Bayraktar’ın kadroları yok.
Berat Albayrak parti içinde sık sık “kibirli” eleştirilerinin muhatabı oluyor. Selçuk Bayraktar ise sıradan insanlarla rahat diyalog kuruyor.
Karşılaştırma uzadıkça uzadı... Konuştuğum partilinin anlattıkları AK Parti tabanının herhangi bir mensubunun ruh halini de özetliyor. Nitekim geçen hafta bakanlara yönelik yapılan anketlerde Berat Albayrak’a verilen desteğin düşük çıkması da bunun kanıtı.
Bir de şu var ki Cumhurbaşkanı’nın damatları AK Parti’nin siyasi ittifakları ve ideolojik eksenindeki dönüşümle de kesişiyor. Çözüm süreci ya da FETÖ kumpasları devam ederken PKK’ye en çok zarar veren İHA’ların mucidini belki de bugün olduğu yerde göremezdik.
Bir siyasi magazin dersi: Damat, belki de damattan çok daha fazlasıdır.'
SİYASETCAFE.COM