Bazı densizlere hakikat notları!
Uzun yıllardır Türkiye dışındayım.
Bu yurtdışı serüvenimin hemen hemen bütün bölümünü ise Türk Cumhuriyetleri almıştır.
Bu süre zarfından gözlediğim tek şey var; Bu coğrafyalardaki insanlarımızın Türkiye sevgisini anlatmaya ne kelimeler yeter, ne de zaman...
Onların ki gerçek bir aşk ve bu aşkın tek gerçeği var ödedikleri bedeller.
Nedemek ikstediğimi anlatmak için kısaca bir örnek vermek isterim;
Yıl 1915!
Birinci Dünya Savaşı Başlamış ve Osmanlı devletinin Doğu Cephesindeki “Sarı kamış” talihsizliği ile sonuçlanmıştır...
Ülkenin bu bölgesi Rus ordusunun işgaline uğramış, benim de doğum yerim olan Erzurum ve Kars bölgelerinde Rus ve Ermeniler Türklere karşı soykırımlar yapmaya başlamışlardır...
O dönem bu bölgeye tek yardım Azerbaycan`dan gelmektedir.
“Azerbaycan Cemiyeti Hayrıyesi ” nin başını çektiği bu yardım ekiplerinin birinde Azerbaycan`ın istiklal şairi Ahmet Cevat`ta vardır...
Ahmet Cevat Bakü ile Kars arasından Rus ve Ermenilerin çıkartıkları engellere bakmayarak sürekli mekik dokuyor, yardım organizasyonları yapıyordu...
Bu mekik dokumakta Kars`a ilk geldiğinde karşılaştığı manzarayı “Ne Gördümse” adlı şu şiiriyle tanımlıyor:
Armağanım yaslı nağme
Bir kuş oldum çıktım yola
Gittim gördüm dost ilinde
Ne bir ses var , ne bir layla
Sordum garip minareden
Akşam olmuş, ezan hani?
Baykuş konmuş minbereler
Diyen hani, duyan hani?
Vicdan bana emreder ki:
Böyler günde bayram eyle
Kur`an bana yol gösterir
Yoksulları meyus etme
Cevat`ın son bentte baysetiği bayram Nevruz Bayramıdır. Çünkü şiir 22 Mart`ta yazılmıştır ve 22 Mart Türklerin Nevruz bayramdır.
Yani Cevat bayram etmiyor ve kadeş ülkesinin Rus ve Ermeni soykırımlarına maruz kalmasına dayanamıyor...
Yine aynı Ahmet Cevat Osmanlının Mondros Mütarekesini imzalaması sonuc İstanbul İşgal edilince duygularını şu şiirle dile getirir;
“O, sevdiğim mermer sinelir yar`in
Diyorlar koynunda yabancı el var
Bakıp ufuklara uzak yollara,
Ağlıyormuş mavi gözlü akşamlar
Ah ey solgun yüzlü dalgın İstanbul
Maviz gözlerin pek baygın İstanbul...”
Çok uzunca olan ve mersiye, lirik tarzında yazılmış bu şiir bir İstiklal şairinin kardeş ülkesine aşkını göstermektedir.
Aynı Cevat Türkiye`de çok bilinen “Çırpınırdın Karadeniz “adlı şiiri Türk ordusuna yazmış ve kadeşlik aşkını göstermiştir...
Cevat kah Türkiye topraklarında kah Azerbaycan topraklarında istiklal mücadelesini hem kalemi hem silahı ile veriyor...
Vediği bu mücadelede en sonunda zaten Ruslar tarafından kurşuna dizelerek şehit ediliyor...
Hayatını okumanızı bu billet için ne bedeller ödediğini bilmenizi isterim.
Onun şahadeti aklıma geldikçe şu şiirini hiç unutmam:
“Çoktandır ayrı düştüm
Üç boyalı bayraktan
Ay dostlar ben yoruldum
Bu gizli ağlamaktan...”
Tüm bunları durup duruken niye mi anlattım?
Sosyal medyada benim Türk Dünyasından çok dostum var.
Ve onların hemen hemen bütün paylaşımları Türkiye`nin durumları ile ilgili.
%99`u olumlu paylaşımlar yapıyor ve Türkiye için dertleniyorlar.
Aynen Türkiye`de olduğu gibi bu insanlarından Türkiye siyasetinde olanlardan beğendileri ve beğenmedikleri var...
Türkiye aşkları beğendikleri ve beğenmedikleri hakkında elbetteki yorum yapmalarını sağlıyor...
Ben bu durumdan gurur duyuyorum, kimi nasıl eleştirirse neleştirsinler yeterki bizimle ilgilensinler
Ama Türkiye`de olaylara siyasi partizanlık penceresinden bakan bazı densizler bu dostlarıma “sana ne, sen kimsin, git kendi devletini düzelt...” gibi edepsizce cümleler kuruyor ve kalplerini kırıyorlar.
Bu cümleleri kuranlara ilk ve son söz:
İstiklal şairi Türkiye için canından, kanından geçmiş bu coğrafyanın evlatları elbette Ahmet Cevat`ın izinden gidecekler.
Asıl siz kimsiniz?
Elin jonisi gelip ülkenizde operasyon yapıyorken sesini çıkarmayıp, ülkeniz hakkında canı yanan kardeş topluluklardan insanlara “ sana ne” cümlesi kuranlar sahi asıl siz kimsiniz?
Bu cümleleri kuranlar unutmayın!
Türk`ün olduğu heryer Türk`ün vatandır ve dünyanın heryerindeki her Türk Türkiye için söz söyleme hakkına sahiptir.
Biz “Esir Türklere Hürriyet” derken işte bu günlerin hayalini kuruyorduk.
Bu tablo; bir milletin devletler sınırlarını aşan tablosudur.
Bu tablo; tek milletin tek diasporası olduğunun gerçeğidir.
Türkiye hakkında yazı yazarken “sana ne” tepkisi ile karşılaşan Türk Dünyasında sevgili kardeşlerim!
Lütfen daha çok yazın, sizden rahatsız olanlara karşı daha çok yazın...
Ganire Paşeyeva, Nazım Caferov, Aras Aslanlı ve adlarını sayamadığım nice kardeşlerime saygılarımla...