Başlıca 4 Madde de MHP`deki Sorun!
Mevcut siyasal tabloda Türkiye seçmenine “AKP dışında oy vermek istediğiniz ikinci parti kimdir? “ diye soru sorduğunuzda karşınıza çıkacak ilk cevap %50-60 arası MHP`dir.
Bu soru oranından yola çıkarsak MHP`nin ülkede ki siyasi ağırlığının en az % 30, düşüncelerinin vatan ve millet karşılığındaki gücünün ise %70 lere vardığı aşikârdır.
Ozaman ortadaki sorun nedir ki; MHP`ye gönül verenlerin bu gönülleri sandığa yansımamaktadır?
1- MHP bir dünya görüşü, bir devlet yönetim programı ile kurulmuş olsa da şu an ki görünüşü ile her şeyden önce ideolojik kavramını, devlet yönetebilme kabiliyetini net olarak halkın önüne koymuş değildir.
Niye mi?
MHP sözcüleri, genel başkan danışmanları çeşitli platformlarda bir sentezci, bir Türkçü, bir devletçi, bir halkçı, bir muhafazakâr, bir laik gibi kavramlarla kendilerini tarif etmekte ve aslında devlet yönetime talip olurken olması gereken bilimsel tavırdan çok uzakta hareket etmektedirler.
Yanlış anlamayın bu sorun şu an mevcut idarecilerin bireysel sorunlarıdır, dolayısı ile MHP`ye yansımaktadır.
Yoksa MHP`nin kuruluş felsefesinde duruşu da, durumu da nettir.
O netliği ise doktiriner bir lider olan MHP`nin kurucusu Alparslan Türkeş 9-Işık adlı kitabında tanımlamıştır.
Bugün MHP`nin idari kadrosuna bir 9 ışık üzerinden bir deneme sınavı yapsanız, ortaya çıkacak sonuçtan ne demek istediğimi daha net anlarsınız.
2- MHP milliyetçi-ahlakçı dünya görüşünün temsil ederken siyasi bir hareket olarak sorumluluğunu yerine getirememektedir
Her siyasi parti kendi içerisinde olan yarış ile hareket eder ve en yetenekli temsilcilerini vitrine çıkararak halkın karşısına gider.
MHP`nin bu açıdan bugünkü durumu işler acısıdır.
Örneklerinin tek tek vermeyeceğim ama bir oda içerisinde aynı tastan çorba yiyenler bugün bir birlerini ihanetle suçlayacak duruma gelmiş ise bu her şeyden önce ahlaksal bir sorunudur.
Fikri dünyası ülkenin %70`i tarafından sempati ile karşılanan bir hareket bu ahlaki yapıya sahip temsilcileri ile elbette sandıkta karşılık bulamamaktadırlar.
3- MHP çağımızı okuyamamaktadır.
Her şeyden önce MHP`nin soğuk savaş döneminde milli refleks olarak ortaya çıktığı tezine karşı çıktığımı vurgularım.
MHP soğuk savaş döneminin değil hanedanlıktan halk idaresine geçen Türk milletinin özüne sahip çıksın diye ortaya çıkardığı bir harekettir. Yani cumhuriyetin ta kendisidir.
Yani millet çağın devşirmelerine karşı, özüne bir hareket çıkarmıştır, bu hareketi çıkararak aslında çağı iyi okumuştur.
Kuruluş amacında çağı okuyan hareket günümüz dünyasında bu açıdan eksik kalmıştır.
MHP yeni bir fikri dünyasını üretememiştir. Bırakın üretmesini son tarihlerde ne bir yazar, ne bir şair, ne bir düşünürü vardır.
Bin yıllık değil, yedibin yıllık tarihin mirasçılarını olduklarını vurgulayan bu hareket maalesef tarihlerini İslam`ı kabulüne, Anadolu’daki varlıklarını Malazgirt`e dayandıranların karşısında bile savunmasız kalmışlarıdır.
Özelikle “lidere sadakat” konusunda saplanıp kalmışlar ve sınırlarını aşamamışladır. Bunların birçoğu o liderle kendilerine bir statü aldıkları için, statülerini kaybetme korkusu ile hareketlerine, kurdukları cümlelere belden aşağı yüklemeler yapmaktadırlar.
Oysa birazcık tarihe göz atsalar “Töre konuşunca Han susar” anlayışını ne kadar önemli olduğunu anlarlardı.
O Töre günümüzde nedir?
MHP`nin kuruluş felsefesidir.
Törenin konuştuğu yer neresidir?
Parti meclisidir.
Han`ı yürütecek veya ona dur diyecek Töre iradesi nasıl tecelli eder?
Elbette genel kurulla.
Dolayısı ile MHP bu genel kurula daha fazla yıpranmadan gitmeli ve töresinin gereğini yapmalıdır.
4- MHP Günümüz Particiliğinden uzaktır
Siyasi bir parti olduğunuzu iddia ediyorsanız, sürekli gezen teşkilatlarınız olacak, sizleri sürekli gündemde tutacak yazarlarınız, çizerleriniz olacak, TV kanallarınız, sosyal medyalarınız olacak ve bu alanlarda ülke sorunları tartışacaksınız, devlet idare edecek kadrolarınız hazır olacak, partiden insan kaçırma değil, insan transferi politikanız olacak.
Bunların hepsi var diyenlere sorarım; MHP`nin hangi yayın organı ne kadar satılıyor, hangi yazarı ne kadar okunuyor bir google raporlarını yayınlasınlar.
Veya MHP`nin ülke çözümü üzerine hangi fikri, hangi tezi tartışılmış gündem yaratmıştır.
Siz hangi MHP yöneticisini bir sosyal olayda, bir kültürel programda, bir ekonomik platformda gördünüz.
Genel merkezin emri olmadan TV`ler de yorum yapamayan bir anlayış, nasıl iktidara talipli olabilir ki?
Sorunları daha çok sıralaya bilirim, bu sorunları vicdanı olan her ülkücü neferin gönlünde nettir.
Ve bu sorunları anlatmak, dile getirmek bizim en tabi görevimizdir.
Hem bireysel olarak, hem de örgütsel olarak kendilerini eleştirmeyenlerin başarabilme şansları yoktur.
Dolayısı ile biz de samimiyetle MHP`nin bugünkü görünüşüne, bir seçmen olarak değerlendirmelerimizi dile getirdik.
Eleştirisel görüşün karşısın da elbette gördüğümüz güzellikleri de vurgulamak görevimizdir.
Bu güzellikler kısaca; MHP Liderinin DÜRÜSTLÜK timsali olarak herkes tarafından kabullüdür.
Doğrudur; Sayın Genel Başkan Devlet Bahçeli bütün masraflarını şahsi bütçesinden görür, maaşını burs olarak dağıtır, sayısız hayır ve hasenatı büyük bir gizlilikle yürütür, devletçidir, vatanını canından çok sever.
İyi de bunlar sadece Devlet Bey`e özgü davranış şekilleri değildir ki, ülkücü ahlak ve terbiyeden geçmiş olan herkeste olması gereken hallerdir.
Dolayısı ile Devlet Bey dışında genel başkan olacak her temsilcide de bu tavırlar vardır, var olmalıdır.
Devlet bey giderse dürüstlük biter anlayışı her şeyden önce davaya hakarettir.
Kimse yanlış anlamasın, yukarıdaki cümleleri kuran insan MHP`de yönetim veya muhalefet tarafında her hangi birini destekliyor değildir.
Gördüklerini belden aşağı değerlendirmeyen, içi yanarak dertlerini dile getiren, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz bir neferin nacizane görüşleridir.