BAK BERNA LAÇİN!

Selçuk DÜZGÜN

“İDAM çözüm olsaydı
Medine toprakları tecavüzde rekor kırmazdı!
Konuşturmayın şimdi beni!
Bırakın artık bilim insanları, nörologlar, psikiyatrlar, psikologlar, toplum bilimciler , hukukçular el birliği verip çare üretsin.
Devlet, tribün sesleriyle toplum inşaa etmez! demiş BERNA LAÇİN…

Sizce Laçin bir sanatçı olarak, bir bilim insanı olarak, bir sosyal bilimci olarak veya bir çocuk sever olarak mı bu cümleleri kurdu?

Elbette değil!

O cümlelerin şifresi aşağıdaki nefretinde yatmaktadır.

Laçin günün birinde Küba’ya gitmeye karar verir.

Tesadüfen Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aynı seyahati yapmaktadır.

Kurduğu cümle şudur, ”Şu anda Küba'ya doğru yola çıktım. Ve Havana'da, Cumhurbaşkanı ile aynı gün aynı otelde kalacağımızı öğrendim. Tesadüfün böylesi. En iyisi ben kalabalık etmiyim otelde hatta Havana'da…Sabah gün ağarmadan terk edip buraları, Küba'nın köylerine yola çıkmalı. Son karar”

Bu tür sanatçılara, aydınlara göre; ERDOĞAN demek şeriat demek, Erdoğan demek ARABİSTAN demek, ERDOĞAN demek DİN demektir, ERDOĞAN demek GERİCİLİK demektir…

Bir de bunların karşısın da ‘ Erdoğan demek her şey demektir’  diyen muazzam bir dalkavuk çetesi ve yığın var ki ; işte hakikat bu iki saçmalık arasında ezilip gitmektedir.

Bak Berna Hanım!

Yüksek lisansını eğitim psikolojisi üzerine almış, bu alanda en az sizin  tiyatro bilginiz kadar bilgisi olan ve sizin ve  yine sizin karşı cephenizin yığınları altında ezilen  gariban bir yazar olarak sana bazı şeyler açıklayayım;

Biliyor musun onlar aramızda dolaşıyorlar...

Onlar her yerdeler…

Dünyanın her noktasında gizli gizli avını bekliyorlar…

Avları masum, savunmasız çocuklar.

Bazen kahvede okey arkadaşımız, bazen cami de aynı saftayız, bazen parklarda çocuklarımızı seven tonton amcalar, bazen bir öğretmen, bir doktor,  bir psikolog, bazen amca-dayı, bazen otobüs şoförü, bazen bir tinerci, bazen bir sanatçı ve an acısı hatta baba bile olanları var…

Ve hatta senin sahne arkadaşların arasında da var.

Yani onlar hayatımızın her alanında, her meslekten, her dinden, her milletten olabilen ve çocuklara tecavüz eden, öldüren insan canlısı yaratıklardır…

Modern tıp onlara  ‘HASTA’ diyor…

Kimine; PEDOFİLİ

Kimine; NAKROFİLİ

Kimine; ZOOFİLİ diyor…

Ama hepsine birlikte ‘HASTA’  diyor.

Öyle de bir usta hastalar ki;  her biri sapık, her biri katil olduğu halde suçlarını işleyene kadar onları MELEK zannedersiniz…

Bu hastalar, sapıklar, katiller dünyanın her yerinde, her ülkesinde, her zümresinde sınıf, millet, din ayrımı olmaksızın görülmektedirler…

Hani sen ‘MEDİNE topraklarında zirve yapmazdı’ diyorsun ya!...

Bunu derken niye, neden, kime istinaden coğrafya uzmanı kesildiğini, dünya görüşlerini beğenmediğin insanların seni nasıl sınırlarını hapsettiğini görüyor ve üzülüyorum.

Bak haklısın o MEDİNE topraklarında ahlaksızlıkta zirve yapmıştı ki, oraya son peygamber gönderildi…

Zaten çocuklar diri diri gömülmesin diye, o coğrafyada sapıklıklar bitsin diye özelikle oraya genellikle bütün cihana gönderildi o peygamber.

Belki, haklısın halen o toprakların üzerinde yaşayanlar topraklarının verdiği mesajı alamamış olabilirler.

Ozaman ‘MEDİNE’ diyerek içindeki kini gizlice kustuğun sendeki sınırlanmış hastalıklarına bir tedavi olsun diye ‘MEDENİ’ kabul ettiğin ülkelerden bazı istatistikler vereyim;

Avrupa çocuk cinsel taciz resimleri-videoları yayımlayan internet sitelerini barındırmada dünyada ilk sırada… İngiltere merkezli İnternet İzleme Vakfı’nın 2016 raporuna göre dünya çapında çocuk istismar içeriklerinin % 60’ı Avrupa’dan geliyor.

Hatırlayın!

BM Çocuk Haklarını Koruma Komisyonu 2014’de ‘pedofil rahipler’ ile ilgili bir rapor yayınladı. Raporda Vatikan’ın din adamlarının on binlerce çocuğu ve genci taciz etmesini belge belge sundular…

ABD!

ABD dünyanın en çok tecavüz vakası yaşanan ülkelerinden biri… Amerika’da her 2 dakikada bir cinsel saldırı yaşanırken her yıl 250 bin kadına saldırı olayı yaşanıyor.

ABD Tecavüzlerle Mücadele Merkezi’nin resmi raporuna göre her 8 kız ve kadından biri tecavüze uğruyor. Tecavüze uğrayanların yüzde 62’si 18 yaşından küçük. Bunun yüzde 29’u ise 11 yaşından küçük.

ABD Tecavüzlerle Mücadele Merkezi’nin resmi raporuna göre ABD ülke dâhilinde dakikada 1,3, günde bin 900 ve yılda 683 bin kadın ve kızın ırzına tecavüz edilmektedir. Bu rakam polise intikal eden kayıtlardır. Şikâyet etmeyenler bunun dışındadır.

Sevgili ve mesleğinde başarılı sanatçı Berna Hanım!

Ben ne imanını unutan MEDİNECİYİM, ne de o sahte batı MEDENİCİSİYİM.

Ben  ÖTÜKENCİYİM!

İstersen bunu sana başka bir yazımda açıklarım.

Ama ne olur gel sen  kendine bir iyilik yap; Önyargı ve nefretle pelte olmuş o beynini bir psikoloğa göster.

Gel sınırlarına hapsolmuş o kalbini bi kurtar.

Gel içindeki putları kır be kardeşim.

Gel bir kesimi eleştireceğim (ki benim kadar eleştiremesin) içindeki gizli kinle bir medeniyete hakaret etme.

Gel o cümleyi ‘İDAM ÇÖZÜM DEĞİLDİR, ABD’de VAR İŞTE AMA SUÇ ORANLARI ORTADA‘ diye kur…

Haa bence de ; İDAM çözüm değildir ama suçun işlenmesine büyük bir engeldir.

Kesin çözüm; İDAM’dan değil, İMAN’dan  geçer buna inan.

Gel piyasada gördüğün  ‘ İMAN ‘ sahiplerine inat; onları da uyaran “Ey iman edenler!... iman edin”  (Nisa 136) ayetini ne olur bir kez oku …

Bundan yola çıkarak!

Üzülerek görmekteyim ki, ülkemizde yaşanan çocuk vakaları üzerinden oluşan haklı tepkiler gizli bir el üzerinde başka başka mecrelere çekilmeye çalışılarak ülkemize, milletimize, devletimize ve dinimize saldırı şeklini almıştır.

Bazı odaklar ısrarla muhafazakâr kesimleri hedef almakta, milletimizin asaleti ile onursuzca dalga geçmektedirler.

Elbette yasalarımızı eleştireceğiz, elbette dejenerasyona uğrayan ahlaki yapımız için çığlık atacağız, elbette din maskesi altında sapıklıklarının saklayanların en sert şekilde üzerine gideceğiz…

Am bu demek değil ki, milletimizi aşağılayacağız, inançlarımıza yapılan hakaretleri kabul edeceğiz…

İşte yukarıda modern devletlerin, çağdaş insanların suç oranları kendi belgeleriyle sabittir.

Din, dil, ırk gözetmeksizin dünyanın her yerinde olan bu şerefsiz hastalıklara karşı birlik olup mücadele yapmak yerine çocuklar üzerinden bile ülkemize, milletimize yapılan hakaretlere müsaade etmeyeceğiz.

Özelikle KKTC’de hayatlarını su gibi, hava gibi Türk Düşmanlığına muhtaç halde yaşayan sözüm ona ‘KIBRISLILIK’ kültürü savunucusu bazı züppelere sesleniyorum!

Oğlu Ercan Kaya’yı uyurken 17 bıçak darbesiyle öldüren Bilge Lord için hiç kimse  şu milletten, bu mezhepten, şu meslekten vs… dedi mi?

Hayatlarını Türk Milleti üzerine düşmanlıkla geçiren ve bu olaylar üzerinden milletimize hakaret eden  hdpkk’lara, boğazda rakı yudumlayıp onlara destek veren züppelere sesleniyorum!

Öldürülen Leyla’nın amcası pkk’lı çıktı (ki muhtemelen katil de o)  diye hiç kimse kalkıp ‘LEYLA bizim değildir’ dedi mi bu ülkede?

Son söz:

Yaşanan çocuk vakaları üzerinden ülkemizi, milletimizi ve yasalarımızı en çok biz eleştireceğiz, en çok biz tepki vereceğiz…

Zira biz bunu yaparken Oğuz Kağan’ın “ULU TANRI! Namussuz bir tek TÜRK yaratacağına, dünyayı yık daha iyi!” duasının altına binlerce kez imza atarak yapıyoruz.

Milletimizin asaletini, dinimizin yüceliğini korumaya çalışırken sizin bu çocuklar üzerinden yürüttüğünüz 5. Kol faaliyetlerini de görmemezlikten geldiğimiz sanmayın.

Hatırlayın Bosna’da savaş olurken annesine ne demişti o çocuk ; “Anne küçük çocukları, küçük silahlarla mı vurular?” 

Çocuk masumiyetin kalesi, temizliğin merkezi…                                              

Biz sadece canilerden, sapıklardan değil o çocukları sizin gibi yobazlardan da kurtaracağız.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.