Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) 25 Eylül'de yapmayı planladığı bağımsızlık referandumuyla ilgili olarak, "Bu referandum Türkiye için gerekirse savaş sebebi sayılmalıdır" dedi.
Dedi demesine ama AKP`nin her dediğini yapmakla suçlanan Devlet Bey`e ilk cevap Başbakandan geldi…
Başbakan Yıldırım`ın cevabı aynen şu idi “Savaş devlet ile devlet arasında olur. Biz bunları devlet olarak tanımıyoruz. Bir devlet bize kafa tutar, egemenlik haklarımıza karşı hareket içinde olursa bizim için savaş sebebidir. Ama burada Irak’ın parçası olan bir bölgesel yönetim var. Bu savaş nedeni olmaz.”
Bu cevabı hatalı olsa da sayın başbakan cevabını alel acele, acemilikle vermiş değil!
Muhtemelen son günlerde gayrı milli unsurların ve AKP içindeki çekişmelilerin sık sık gündeme getirdiği “Devlet Bahçeli AKP`yi yönetiyor” söylentilerine bir mesaj olsun diye bu cümleleri kurdu.
Mesaj vermesine verdi de yanlış bir gündem üzerinden verdi.
Zira sayın Bahçeli her milli meselede olduğu gibi bu milli meselede de oldukça haklıydı.
Başbakanın yukarıda kurduğu cümleler tamamen talihsiz, hesaplanmadan kurulan cümlelerdir.
Devlet olarak tanımadığın ülkenin temsilcisi Barzani`yi Ankara`da aşiret lideri olarak mı karşıladın?
Bir devlete savaş açmak için egemenlik haklarından ayrı, hukuki, coğrafi , jeopolitik ve jeostratejik haklarda vardır.
Irak`ın bütünlüğünü savunmak ayrıca Türkiye`nin egemenliğine yönelik bir savunmadır. Dolayısı ile Irak`ın parçası olan bir bölgesel yönetimin Kürdistan referandumu yapması oldukça savaş sebebidir.
Başbakanın cümlelerindeki hataları böylece özetledikten sonra gelelim savaş hakkımızın hukuksal olarak neden kaynaklandığına
IKBY, toprakları paylaşım süreci için gideceği bu referandumda hayallerindeki topraklara dâhil olmayan Kerkük gibi başka bölgeleri de sınırlarına katmak istiyor.
İşte durum bölgede yeni askeri-siyasi çatışmaları tetikliyor ve bence de Türkiye`nin savaş hakkını getiriyor.
Tıpkı Türkiye`nin Kıbrıs`a yaptığı çıkartma gibi.
Yani garantörlük haklarından kaynaklanan bir çıkartma.
Peki, Türkiye`nin bu bölgeye nasıl bir garantörlük hakkı var?
Kuzey Irak'ta bağımsız bir devlet kurulması halinde 1926 Ankara Antlaşması ile Milletler Cemiyeti'nin 29 Ekim 1924 tarihli kararı ortadan kalkmış olacaktır.
Bilindiği üzere ( bazı stratejisler kabul etmese de) Misak-ı Milli sınırları içinde olan Kerkük ve Musul, 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile birlikte toprak bütünlüğü sağlanması şartıyla terk edilmişti.
Irak'ın toprak bütünlüğü esas alınarak yapılan İstanbul anlaşmasına göre, bugün bölünmüş yapısı ve bölgenin illegal örgütlerin kontrolüne geçmesi Türkiye'nin haklarını gündeme getirdi.
Buna göre, otorite boşluğundan kaynaklanan kaos ortamı, Türkiye'nin Kerkük ve Musul'a girebilmesi için uluslar arası hukukta meşru zemini hazırlamaktadır.
İşte Türkiye bu antlaşmadan doğan haklarını kullanarak bu referandumu savaş sebebi sayabilir.
Üstelik Eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve IKBY Başkanı Mesud Barzani'nin liderliğindeki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), yapılacak oylamanın detayları üzerinde çalışmaları beraber yürütüyorlar.
Diye birlisiniz ki kardeşim referandum da ne var, halk kendi kaderini kendi tayin edecek ve çoğunluğun dediği olacak.
İş hiçte öyle değil!
Referanduma gelene kadar ABD ve İsrail`in eliyle bölgede ki diğer unsurlar yok edildi ve çoğunluk Kürlere verildi
Musul-Kerkük- Erbil gibi Türkmenlerin çoğunlukta olduğu bölgeler İSİD ve KÜRK çatışmaları bahane edilerek boşaltıldı ve bu bölgelere Kürtler yerleştirildi.
Zengin petrol yataklarının olduğu bu bölgeleri ele geçirmeyi isteyenleri müttefikleri İsrail ve İsrail Kürdüstan`ı kurmayı çık istiyor. Zira kurulacak devletin sadece adı Kürdistan olacak diğer bütün işlevleri İsrail`e hizmet edecek.
Tüm bunlardan sonraki çalışmalar ise Güney Kürdistan`a gelecek.
Eee bir şeyin kuzeyi varsa elbette kuzeyi de olmalı değil mi?
Sizce Güney Kürdistan neresi?
Hadi bunlarda savaş sebebi değil diyelim!
Sormazlar mı; Suriye`de bir devlet mi var ki egemenlik haklarımız için diyerek ve çok haklı olarak Fırat Kalkanı harekâtımızı niye yaptık?
Sayın başbakan hain zihniyetler tarafından partisine yönelik yapılan Devlet Bey rahatsızlığının baskılarını keşke milli meselelerde değil günlük meselelerde dile getirseydi…