Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, 'Belli ki PKK ile mücadelede 'lider konseptine' geçilmiş durumda. ABD’nin Bağdadi operasyonu ise Türkiye’ye gerekçe olmuş' ifadelerini kullandı.
Selvi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet yetkililerinden aldığı sinyali, ‘ABD’nin IŞİD lideri Bağdadi’ye yaptığı gibi, Türkiye’de terör örgütü liderlerine nokta operasyonlara başlayacak’ şeklinde yorumladı.
Selvi’nin yazısının satır başları şöyle:
“Hulusi Akar’a Bağdadi operasyonunu sordum. “Bize bilgi verdiler ve bizimle koordine ettiler. Birliklerimizi ikaz ettik. Olumsuz etki olmaması için gerekli talimatları verdik” dedi. Ötesine geçmedi.
Ancak Akar’dan başka konuştuğum yetkililer de oldu. Bağdadi’nin öldürüldüğünü doğruladılar. Ancak baskın sırasında tünele kaçtığı, orada üzerindeki intihar yeleğini patlatarak hayatına son verdiği şeklinde anlatımların gerçekçi bulunmadığı sonucuna ulaştım.
“Ağır bombardıman yapıldığı sırada Bağdadi de öldürülmüş oldu” değerlendirmesi kulağıma çalındı.
Bağdadi’nin kimin korumasında Türkiye sınırına yakın bir noktaya getirildiği, ABD ve YPG’nin kontrolündeki bölgelerden nasıl geçirildiği gibi soru işaretlerinin peşine düşülmesini istediler…
Erdoğan’ın AK Parti grubunda verdiği iki mesaj kafamda şimşeklerin çakmasına yol açtı. Bir gece önce konuştuğum önemli bir ismin değerlendirmeleri ile Erdoğan’ın sözlerini birleştirince fotoğrafın eksik olan karesi tamamlanmış oldu.
Erdoğan, “Gerekirse güvenli bölge sahamızı genişleteceğiz” dedi. Konuşmanın ilerleyen bölümünde bu sözünü tamamlayan bir cümle kurdu.
“Bu mücadele uzun soluklu bir mücadele. Bazen bize ‘30 kilometrenin dışındaki teröristler ne olacak’ diye soruyorlar. Diğerlerine ne olduysa o olacak. Gerektiğinde sahada, gerektiğinde masada oyunu değiştirerek, hamleler yaparak hedeflerimize doğru ilerlemeyi sürdüreceğiz” dedi.
Şimdi gelelim kafamda şimşeklerin çakmasına neden olan değerlendirmeye:
“Şimdi teröristleri 30 kilometrenin altına sürdük. Terör koridorunu kırdık, bir planı bozduk. Bu A planıydı. Ama bu teröristler yok olmadı, orada duruyorlar. Türkiye’ye tehdit olmaya devam ediyorlar. Bizim de B ve C planlarımız var. Zamanı gelince onları 30 kilometreden de atacağız.”
Belli ki birinci, ikinci ve üçüncü etapları olan, uzun soluklu bir mücadele planı belirlenmiş.
İkinci nokta ise Erdoğan’ın “Bazı ülkeler, milli güvenliklerine tehdit olarak gördükleri teröristleri her nerede olursa olsun bulup ortadan kaldırıyorlar. Öyleyse, Türkiye’nin de aynı hakka sahip olduğunu kabul ediyorlar demektir” sözleriydi.
Bir sinyal gibiydi adeta. Bu sözlerin mürekkebi kurumadan Erdoğan’a, bu sözlerinden “Mazlum Kobani’nin Türkiye’ye iadesini mi kast ettiği” soruldu.
Erdoğan, “Niye acele ediyorsun? Bu işlerin haberi verilir mi, Amerika haber vere vere mi geldi?” diye karşılık verdi.
Bu işler davul zurna çalarak olmaz. Ama belli ki PKK ile mücadelede “lider konseptine” geçilmiş durumda. ABD’nin Bağdadi operasyonu ise Türkiye’ye gerekçe olmuş.
ABD, Usame bin Ladin’i de ortadan kaldırdı. Ama bize Öcalan’ı “asılmamak” şartıyla vermişti. O artık eski Türkiye’ydi. Şimdi yeni bir irade var. ABD’ye hak olan Türkiye’ye niye olmasın? Bir bakmışsınız ki Erdoğan kameraların karşısına geçmiş; Mazlum Kobani, Cemil Bayık ya da Murat Karayılan’ın etkisiz hale getirildiği haberini veriyor.
Sinyal Erdoğan’dan geldi, ne yapayım…'
siyasetcafe.com