Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, 'Bana göre Hilmi Özkök FETÖ’cüdür' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Erkin, FETÖ’nün ilk kumpaslarından olan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ne yönelik operasyonu anlattı ve usta hukukçu Turgut Kazan’ın görüşlerine yer verdi.
Erkin yazısında, şu ifadeleri kullandı:
'Dayının Casusları' kitabımın çıkmasıyla birlikte Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök de gündeme geldi. Dün, Fox Tv'de Özkök dönemiyle ilgili yaptığımı açıklamalar sonrasında usta hukukçu Turgut Kazan beni aradı. Kazan'ın sözlerine yer vereceğim… Ancak…
Unutmayın o günleri… Tarih 9 Kasım 2005…
Hakkari Şemdinli'de, Özipek Pasajı'nda faaliyet gösteren Umut Kitabevi, öğlen saatlerinde bombalı bir saldırıya hedef oldu. Yapılan incelemelerde otomobilin jandarmaya ait olduğu, kitabevini bombalayanların jandarma görevlileri olduğu yolunda bulgulara ulaşıldı. Aracı kullanan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ateş saldırının failleri olarak suçlandı.
Özel Yetkili Savcı Ferhat Sarıkaya Van'da soruşturmayı üstlendi ve iki astsubayın dışında Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt'ı ağır ifadeler eşliğinde ‘suç işlemek için örgüt kurmak, görevi kötüye kullanmak, sahte belge düzenlemek ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’le suçladı. Bu arada…
Şemdinli'den 7 ay önce, Nisan 2005'te Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na gelen ihbar mektubu vardı… Mektupta, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin (YYÜ) alımlarında yolsuzluk yapıldığı, çete kurulduğu, kadrolaşma/fişleme yapıldığı iddiaları yer alıyordu. Ancak… Prof. Erdoğan Teziç'in başkanı olduğu YÖK'ten yargılama izni çıkmamış, bu nedenle savcılık da ‘görevsizlik’ kararı vermişti. Bitmedi…”
Sözcü yazarı Erkin şöyle devam etti:
“İhbarcı ısrarlıydı. Aynı ihbar Haziran 2005'te dosyaya bakan Ferhat Sarıkaya tarafından, yargılama için YÖK izni gerektirmeyen ‘çıkar amaçlı suç örgütü kurulduğu’ iddiasıyla işleme kondu.
YYÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın ile üniversite yönetimi 25 milyon dolarlık tıbbi malzeme alımında yolsuzluk yapmakla suçlanıyordu. YYÜ Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı tutuklandı… Prof. Aşkın'ın evine 13 saat süren bir baskın yapıldı. İkinci suçlama ‘tarihi eser kaçakçılığı’ydı. Aşkın, yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak 14 Ekim 2005'te tutuklandı.
Suçlamaları onuruna yediremeyen Enver Arpalı, ‘Bu lekeyle yaşayamam’ diyerek 13 Kasım 2005'te cezaevinde canına kıydı. Aşkın ve arkadaşları tüm suçlamalardan beraat etti. Kumpas ortaya çıktı.
O günlerde YÖK Başkanı Erdoğan Teziç ve rektörler dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek'ten Van olayını görüşmek için randevu istedi…
Devlet aklına uyarılar yapıldı! Ve çarpıcı bir gelişme yaşandı…
Tarih 20 Ekim 2005…
Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Çankaya Köşkü'nde resepsiyon verdi. Resepsiyon katılan Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, ‘Siyasi iktidar aleyhine konuşmam’ dedi ve rektörlerin Adalet Bakanı Cemil Çiçek'ten aldığı randevuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
‘Toplu hareket olarak bana gelip bir şey söyleselerdi, soğuk bakardım. Benim bilgim dahilinde, bir politika başlığı ve anayasal kurumu karşısına alan bir grup, benimle gelip konuşamaz.’
2 Kasım'da YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, Özkök'ün açıklamalarını şöyle değerlendirdi:
‘Genelkurmay'dan talebimiz olmadı. Bu konu yetki ve içeriği açısından Adalet Bakanlığı ile ilgili. Biz neden Genelkurmay Başkanı'yla polemiğe girelim…’
Yıllar geçti…
19 Ekim 2016… 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Meclis'te oluşturulan ‘Darbe Girişimi Komisyonu'nda Özkök bilgi verdi.
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Özkök'e soruyor:
‘Erdoğan Teziç ve 70'e yakın rektör ve profesör Adalet Bakanından randevu alıyorlar ve gidiyorlar, Adalet Bakanıyla görüşüyorlar; ertesi günü de Van'a gidecekler.
Adalet Bakanıyla görüşmeden sonra siz şunu söylüyorsunuz yani sorulmadan söylüyorsunuz ve sizden de randevu istenmemiş:
‘Benden istenseydi ben randevu vermezdim’ diyorsunuz. Neden?’
Hilmi Özkök de şu bilgiyi veriyor:
‘… Benim hatıramda kesin bir yeri yok ama şu var:
Eğer söylemişsem bile o zaman mutlaka ona önemli bir olay etki etmiştir, onun için öyle demişimdir. Şu anda ben kesin olarak hatırlamıyorum. Genelkurmay Başkanı olarak görev sahanızda olmayan şeyleri gruplar halinde alırsanız verdiğiniz mesaj belki şu anda baktığımız zaman doğrudur ama o zaman doğru muydu acaba? Çünkü o günkü şartlar içerisinde olayları değerlendirmek lazım.’
Hilmi Özkök, Ergenekon sürecinde ‘Kasaptaki ete soğan doğramam’ demişti ancak… Van'da doğramıştı!
O günlerin tanığı ise Özkök'ten farklı düşünüyordu ve sert konuştu.”
Yazısında eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan’ın da görüşlerine yer veren Erkin şunları kaydetti:
“Turgut Kazan…
50 yıllık hukukçu ve o dönemin tanığı… İntihar eden Enver Arpalı'nın da avukatı… Kazan'a örgütün ilk soruşturmasını sordum, anlattı:
‘Ben, Van Yüzüncü Yıl soruşturmasını, o dönem cemaat denilen yapının ilk planı olarak gördüm. 2005'i hatırlayın… Bir hukukçu yurttaş olarak soruşturmayı kaygıyla izliyordum. O aşamada YÖK Başkanı Erdoğan Teziç ve çok sayıda rektörün Adalet Bakanı Cemil Çiçek'ten randevu almalarını heyecanla karşıladım.
O görüşmeden sonra yaptıkları açıklama bana umut vermişti. Çünkü… Büyük bir tertibe karşı kararlılık göstergesiydi. Hatta rektörlerin, (Van'a gideceğiz, cezaevini ziyaret edeceğiz) açıklaması müthiş bir olaydı. O komployu yerle bir edecekti. Tam o sevinci yaşarken…
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ‘Benden randevu isteseler vermezdim' dedi. Sen kimsin? Genelkurmay Başkanı değil misin? Neden bu açıklamayı yaptın? İnanılmaz bir şeydi.’
Bu açıklama Van'daki FETÖ'cü Savcı Ferhat Sarıkaya'yı yüreklendirdi. Teziç ve arkadaşları da jandarma kuşatması altında cezaevine gitti, Yücel Aşkın'ı ziyaret etti. Cemaatin Van'daki ilk adımını destekleyen bir Genelkurmay Başkanı olduğunu gösteriyordu.
Sonra Darbe Girişimi Komisyonu kurulunca, Hilmi Özkök'ün dinleneceğini öğrendim. Milletvekili dostlarıma, ‘Sizden bir randevu da istenmemiş ama bu beyanda o gün bulunuyorsunuz ve diyorsunuz ki: Benden istenseydi ben vermezdim randevuyu. Yani Adalet Bakanı'na gitmişler, görüşmüşler. Bu soru işareti hep kamuoyunda kaldı. Neden bu açıklamayı yapma gereği duydunuz?’ sorusunu sormalarını istedim. Soruldu…
Anlı şanlı Genelkurmay Başkanı ‘hatırlamıyorum' dedi. Bu da bana göre FETÖ'nün ilk denemesi olan Van Yüzüncü Yıl soruşturmasına bir destektir! Hilmi Özkök'ün FETÖ'cü olduğu izlenimi edindim. Bir Genelkurmay Başkanı böyle bir şey yapmaz… Yapıyorsanız… Enver Arpalı intihar edince aile bana başvurdu. Van'a gittim ve Ferhat Sarıkaya'yı görünce, döndüğümde gazetecileri, yayın yönetmenleri çağırdım, onlara, Van'da gördüğümü anlattım. Ülkenin güvenliğinin tehlikede olduğunu söyledim. Net söylüyorum:
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, bu felaketin destekçisi olduğu için FETÖ'cüdür!’
SORU ŞU: Özkök, o dönem Fetullahçılardan baskı gördü mü? Onlarla bir görüşme yaptı mı?”
siyasetcafe.com