Ay'a gitme!

Selçuk DÜZGÜN

 “Ay'a gitme” cümlesi bir gezegen yolculuğu değildir, bir siyasi propaganda değildir bu cümle aynı zamanda bir uzay çalışmasının özet cümlesidir.

Nedir uzay çalışması?

 Geçmişte teknoloji yarışının ve karşıt siyasi sistemler arasındaki rekabetin bir sembolü olan uzay çalışmaları, artık günlük yaşantımızın bir parçası olmuş ve ekonomik, bilimsel, politik ve sosyal hedeflerin gerçekleştirilmesi için vazgeçilmez bir araç konumuna gelmiştir. 

Uzay, araştırma, geliştirme, eğitim ve inovasyon, ekonomik büyüme, yüksek nitelikli istihdam yaratma, yaşam kalitesinin yükseltilmesi, doğanın korunması, afet yönetimi gibi konulara katkılar sunmaktadır.

Küreselleşen dünyada bilgi, ham maddelerden daha önemli bir stratejik değer haline gelmiştir. 

Bilim ve araştırma, teknolojik yeniliklerin temelini oluşturarak ekonomik büyüme ve sosyal kalkınmanın önünü açmaktadır.

 Uzay, bugün her türlü bilginin dağıtılması ve kullanımı için sağladığı iletişim imkanları ile bilgi toplumunun vazgeçilemez araçlarından birisi olmuştur.

Tüm bunlar ortada iken “Aya gideceğiz” cümlesine sırf muhalif olunacak diye “millet aç ne işiniz var ayda” gibi akıl dışı cümleler kurmak her şeyden önce sadece siyasi bir hır değil cehalettendir.

Aya gideceğiz” cümlesi herhangi bir siyasi anlayışın veya partinin cümlesi değil direk Türkiye Cumhuriyetinin bir milli politikasıdır.

 Atatürk” İstikbal göklerdedir” derken bu milli ülkünün vizyonunu çizmiştir.

Ülkemizin uzay alanındaki çalışmaları son 20 yılda hız kazanmıştır.

Günümüzde Türkiye, kendi uydularını üretecek bilimsel ve teknik altyapıya, insan gücüne erişme doğrultusunda önemli gelişmeler sağlamıştır. 

Bu çerçevede, ülkemize ait yer gözlem ve telekomünikasyon uyduları yörüngeye yerleştirilmektedir.

Ülkemizin uzay konusunda taraf olduğu temel BM anlaşmalarına da imza atmıştır.

Bunlar;

-27 Ocak 1967 tarihli, Ay ve Diğer Gök Cisimleri Dahil, Uzayın Keşif ve Kullanılmasında Devletlerin Faaliyetlerini Yöneten İlkeler Hakkında Anlaşma,

-27 Nisan 1968 tarihli, Astronotların Kurtarılması, Astronotların ve Uzaya Fırlatılmış Olan Araçların Geri Verilmeleri Hakkında Anlaşma,

-29 Mart 1972 tarihli, Uzay Cisimlerinin Verdiği Zarardan Dolayı Uluslararası Sorumluluk Hakkında Sözleşme,

-12 Kasım 1974 tarihli, Uzaya Fırlatılan Cisimlerin Tescili Sözleşmesi,

-18 Aralık 1979 tarihli, Devletlerin Ay’da ve Diğer Gök Cisimlerindeki Faaliyetlerini Düzenleyen Anlaşma.

“Türkiye Uzay Ajansı” 2018 Aralık ayında kurulmuştur.

Bu anlaşmalar gereğince bugün ülkemizde Uzay araştırmaları alanında binden fazla insanımız canla başla görev yapmaktadırlar.

Türkiye, uzay araştırmaları faaliyetlerinde dünyadaki birçok ülkeden geri kalmış olsa da uzay ajansları ve çalışmaları kapsamında belirli yeteneklere göre kategorilere ayrılmış ülkeler arasında bulunuyor. Bu kategoriler; Ay’a İnsan Uçuşu, Uzay İstasyonu, İnsanlı Uzay Uçuşu, Fırlatma Yeteneği, Dünya Dışı Yönetimler, Yapay Uydular olarak belirlenmiştir. Türkiye bu noktada “Yapay Uydular” kategorisinde yer alıyor.

 Tüm bunlar ortada iken “Aya gideceğiz” cümlesine durup dururken kurulmuş siyasi bir cümle olarak değerlendirmek cehaletten değilse kıskançlıktandır.

Türkiye’nin Uzay çalışmalarının 80 yıllık geçmişini özetlemeye kalksam makale sizi yorar.

Ama bu durumu sırf muhalefet olsun diye alay konusu yapanlara şu cümleleri kurmak isterim;

Sizin iktidar olmanızın tek yolu Cumhur İttifakının aya yerleşmesidir. Bu yüzden kendi çıkarınız için bari buna destek verin .

Kim ne derse desin Türk Milletinin gerçek Kızılelması UZAY çalışmalarıdır.

 

Şimdi sıra GÖKTÜRK olma zamanında.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.