ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR…
Önceki yazılarımı okuma fırsatı olanlar bilir ki ben de bir şehit ağabeyiyim.
Hava pilot yüzbaşı olan kardeşim Fatih Fazıl TAŞKIN, 9 Ocak 2003 tarihinde üç arkadaşı ile Malatya’da şehit olmuştu.
Bu yüzden şehit ağabeylerini, yakınlarını çok iyi anlıyorum, daha doğrusu onlar benim yıllar önce yaşadığım acıları şimdi yaşıyorlar.
Asıl acıyı olayın ateşi geçtiği zaman yaşayacaklar…
Milletçe bu acıları yeniden yaşamaya başladık. Televizyonlarda onlarca şehit haberini her gün duyar olduk.
Onlarca haneye ateş düşmeye başladı.
Eşler, çocuklar, analar, babalar, kardeşler bu dayanılmaz acıyı tattılar. Böyle büyük acılara herkes sabır gösteremez.
Ancak Allah inancı, vatan sevgisi gibi manevi değerler bu ızdırabı hafifletip tahammül edilebilir bir seviyeye indirebilir.
O yüzden hep beraber bu hain saldırılara karşı koymalı, şehit ailelerine her türlü desteği vermeliyiz.
Zaten veriyoruz da…
Ama olayların sıcak yaşandığı bu dönemlerde farklı sesler çıkabiliyor.
İnsanlar, teröre ve destekçilerini göstereceği tepkiyi birbirine göstermeye başlıyor.
Özellikle de şehit yakınlarını hoş görmek, yardımcı olmak gerekiyor. Yoksa, pire deve yapılıp
bir karış suda fırtınalar koparılabilir.
Basın organları daha hassas olup yazdıklarına dikkat etmeli, acıları, yaraları tekrar tekrar deşmemeli.
Zaten insanlar dertlerine düşmüş, canlarıyla uğraşıyor. Üzüntüden ne söylediklerini, ne yaptıklarını bilemiyor olabilir.
Biz milletçe bir, ortak tepki vermeli, düşmanı, haini bertaraf etmeliyiz.
Millî bütünlük ve beraberlik budur, bunu gerektirir.
Türk milletinin tarih boyunca içeriden ve dışarıdan birçok düşmanı olmuş, gereken cevap da verilmiştir.
Bizler de bu günlerin zor günler olduğunu idrak etmeli, ona göre vatanımıza, milletimize sahip çıkmalıyız. Gereken cevap en kısa sürede verilmelidir.
Ateşin düştüğü yeri yaktığını unutmamalı, şehit yakınlarına devletçe, milletçe sahip çıkmalıyız.
Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar ve baş sağlığı diliyorum.
İnşallah bu acı günlerin de sonu gelecek…