1990 yılında öldürülen Turan Dursun ile ilgili ‘Ateist Müftü’ başlıklı bir yazı yazmış, hurafelerle dolu geleneğin insanı dinden uzaklaştırdığını anlatmıştım. Bu yazımda geleneğe ve hurafelere kızıp dinden uzaklaşanların yalanlarından bahsedeceğim.
İnsan ister ateist olsun, ister deist olduğunu iddia etsin. İnandığı şey ne olursa olsun dürüst olmak zorundadır. ‘Ben eskiden Müslüman birisiydim ama artık deist veya ateist olmaya karar verdim’ deme özgürlüğü de var insanın. Ancak kendi inanç problemlerini, zihinsel açmazlarını aşamayıp, İslam’ın kutsallarına iftira atmaya başlarsa bu cevapsız bırakılmamalı.
Meşhur Ateist Müftü Turan Dursun’un yazdığı kitaplara, attığı iftiralara cevap vermek için iki cilt kitap yazan Prof. Süleyman Ateş Hoca, hurafeleri bahane ederek ateist olan Müftü’nün yalanlarını da deşifre etmiş.
Cevap Bombardımanı!
Prof. Süleyman Ateş Hocanın Turan Dursun’un yalanlarına geçmeden önce, 1990’lı yıllarda çok gündem olan Salman Rüşdi olayına dair birkaç şey söylemem gerekiyor. ‘Şeytan Ayetleri’ adıyla yazdığı kitaba verilen tepki sonrası iyice meşhur olmuştu Salman Rüşdi. Ancak bu kitabın ve yazarının meşhur olmasınınen önemli sebebi hakkında verilen ölüm fermanı oldu. Hint asıllı yazarın 1988 yılında yayınladığı Şeytan Ayetleri kitabı uzun yıllar gündem oldu. Humeyni kendisi hakkında ölüm fetvası verince iyice popüler oldu Salman Rüşdi. Keşke ölüm fetvası verip adamı meşhur edeceklerine, yüzlerce İslam Alimi adamın yazdıklarına cevap verseydi. Cevap bombardımanı ile susturulsaydı Salman Rüşdi bu kadar popüler olmaz, gündemde kalmazdı. Fikirler öldürülmeli, fikri ortaya atanlar değil. Fikirler bombalanmalı, o fikri kaleme alanlar değil.
Rivayetler Din Değildir
Biz Turan Dursun’un yalanlarına dönelim. Salman Rüşdi konusunda yapılan hatanın aynısı Turan Dursun konusunda da yapıldı. Fikirlerini çürüterek sokağa çıkamayacak hale getirilmesi gereken bir insanı, fikirlerinden dolayı sokak ortasında öldürürseniz, fikirlerinin reklamını yapmış olursunuz. Turan Dursun’un yazdıklarına fikirlerle cevap verilmeliydi. Maalesef o yıllarda Prof. Süleyman Ateş Hocadan başka ciddi cevaplar veren olmamış.
Turan Dursun, rivayetlerin din olmadığını bildiği halde, rivayetler üzerinden din eleştirisi yapmış. Emeviler ve Abbasiler döneminde, iktidarlarını güçlendirmek için dönemin yöneticilerinin yaptığı hataları İslam’a mal etmek, insafsızlık ve iftiradır. Hata yapan insanı eleştirmeniz gerekirken İslam’ı eleştirirseniz, art niyetlisiniz demektir.
Prof. Süleyman Ateş hoca Turan Dursun’un kitaplarındaki çelişkilere de dikkat çekiyor. Dursun özellikle ‘Din Bu’ adlı kitabının birinci cildinde, hadis kitaplarındaki rivayetleri çok sağlam kabul ederek, Hz. Muhammed’in aleyhinde kullanılabilecekleri seçip kullanmaktadır. Üçüncü cildinde ise ‘İslamın Temelindeki Yalanlar’ başlığı altında, hadislerin hepsine yalan karışmış olduğunu yazmaktadır. (Gerçek Din Bu 2 S.198 – Süleyman Ateş)
Bilerek Saptırıyor
Turan Dursun’un yalanlarını ve iftiralarını sıralayan Süleyman Ateş Hoca, Turan Dursun’un bilerek tahrif yaptığı birçok konuyu tespit etmiş. Kadın aleyhtarı uydurma rivayetlerin uydurma olduğunu bildiği halde ‘Din Bu’ diye yazmaktan utanmamış Turan Dursun.
Turan Dursun, kitabının 110 – 112’inci sayfalarında, Peygamber’e nispet edilen ‘Atta, evde, birde kadında uğursuzluk’ olduğu yolundaki rivayeti ele almakta ve Buhari’de yer almış bulunan bu hadisin sağlamlığından hiç kuşku bulunmadığını ileri sürmektedir.
(…)
Buhari’nin Ebu Hüreyre’den rivayet ettiği bu hadisi duyan Hz. Ayşe son derece kızmıştır. ‘Katade’nin rivayetine göre: Amiroğullarından iki kişi Hz. Ayşe’nin yanına geldiler, dediler ki; Ebu Hüreyre, Allah’ın elçisinin atta, kadında ve evde uğursuzluk vardır dediğini söylüyor. Ayşe çok kızdı ve dedi ki: Peygamber öyle söylemedi. Ancak cahiliye halkı, bu şeylerde (atta, kadında ve evde) uğursuzluk sayarlardı dedi.
Düşünün bir kere, kadını insanın mutluluk kaynağı sayan peygamber, onu uğursuz sayar mı? (Gerçek Din Bu 1 – S.82,83 – Prof. Süleyman Ateş)
Turan Dursun’un iyi niyetli olmadığını delillerle anlatıyor Süleyman Ateş Hoca. Buhari ve Müslim çökerse İslam çöker diyecek kadar rivayetleri dinin ana kaynağı sanan bugünün tarikatçı kafaları, Turan Dursun gibilere ihtiyaçları olandan daha fazla malzeme veriyor. Hadis rivayetlerine vahiy muamelesi yapmak, Hadis rivayetlerine iman etmek, uydurma rivayetleri din sanmak, insanı sadece dinden uzaklaştırmıyor, akıldan da uzaklaştırıyor. Geleneğe ve Hurafelere kızıp Kuran’a ve Peygamberimize iftira atma ahlaksızlığı yapmış birisidir Turan Dursun.
Cahil Ateistleri Kullanmış
Sürekli akla ve bilime vurgu yapan Turan Dursun, duvara süpürge ile su serperek yaratıcının olmadığını ispat edecek kadar akıldan uzak biri aslında. Yaptığı birçok hataya rağmen ‘uyanık' biri olduğunu düşünüyorum. Ateistleri peşinden sürükleyecek kadar uyanık!
Turan Dursun’un yaptığı şey öfke ile hareket edip, şöhretin peşinde koşmak olmuş aslında. Şöhretin şehvetine kendisini kaptırmış, bana sorarsanız, hem dünyasını hem ahretini kaybetmiştir. Çocukluk yıllarında birçok dini yapı (medreseler) içerisindeki hatalar, öfkesini beslemiş. Yediği dayaklara öfkelenip dinden intikam almaya çalışmış. Bu öfkesini pazarlamak için başka bir cahil toplum bulmuş. Ateistler, en rahat kullanabileceği cahiller olarak, onu yeterince alkışlayıp pohpohlamışlar.
Ayet ve hadisleri bilerek yanlış çevirmiş, yanlış yorumlamış. Ateistlerin bunu araştıracak bilgileri de yok merakları da. Ne kadar sert eleştiri yaparsa o kadar çok alkış almış. Alkış aldıkça daha çok saçmalamış. Din cahillerine öfkelenip Ateist cahillerin arasına katılmış. Ateist sitelerinin Turan Dursun’u övmek için yazdıklarını okursanız, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.