Yaklaşık bir yıldır Türkiye’yi her alanda değiştirme ve Cumhuriyetin Üniter, Milli, Laik ve Demokratik yapısını kaldırarak yerine federatif, Mezhep esasına dayalı bir İslam (!) modeli getirme projesinin adı “Demokratikleşme” olarak sunulmaktadır.
Türkiye’yi “demokratikleşme ve barış süreci” adı altında bölünmeye götürecek bu sürecin altındaki gerçekler artık alenen itiraf edilmeye başlandı.
“İyi şeyler olacak” sloganı ile başlatılan, gelecek tepkileri önlemek için de sürekli barıştan, kardeşlikten dem vurularak, Şehit cenazeleri gelmesin, Analar ağlamsın propagandası işlenerek halkın durgularının ve inançlarının istismarı ile bu güne kadar gelindi.
Bundan sonra yapılacak şey, asıl hedefleri olan PKK’nın yasallaşmasını sağlamak, federasyonun alt yapısını oluşturarak Cumhuriyet’in yerine yeni Türkiye’yi kurmak !
Bütün bunları hâlâ paranoya olarak görenler (16 kasım 2013) Diyarbakır’daki “Tarihi Düet” adı altında sunulan Türkmen katili Barzani’nin şeref konuğu olduğu tablodan gerekli mesajı almamışlarsa Bülent Arınç’ın açıklamalarına baksınlar.
ARINÇ’IN İTİRAFLARI
Birkaç gün önce ABD’de temaslarda bulunan Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, “Türkiye’nin Demokratikleşme Süreci ile ilgili bir konferansta konuştu. Konuşmasında neler yapıldığını anlattı.
Sn.Bülent Arınç’ın konuşmasına ve “Demokratikleşme” derken aslında ne demek istediğine bir bakalım:
· “Sayın Öcalan demek” suç olmaktan çıktı.
· PKK’nın kendine ait bayrağını ve Öcalan posterini taşımak suç olmaktan çıktı.
·Hatta Türkiye’nin sistemi böyle olmalıdır. Türkiye’de şunlar ,şunlar, Eyaletler, Demokratik özgürlükler, falan filan bunların hiç biri artık suç değil…
·Geçmişte bu suçlamalar ile cezaevlerinde yatanların hepsi çıktı. Cezalarını erteledik, artık bundan dolayı kimse ceza almayacak..
Bu sözleri söyleyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakan yardımcısı…
İşte bize demokratikleşme diye yutturulan aslında PKK’nın yasallaşma ve meşrulaştırma operasyonu.
Dünya’nın ve Türkiye’nin “Terör” örgütü olarak kabul ettiği PKK’nın bayrağını ve Öcalan’nın posterini taşımak suç değil artık.
Üniter yapının dolayısı ile Cumhuriyetin yıkılması anlamına gelen “Eyalet” sisteminden bahsetmek de suç değil.
Bunların suç olmaktan çıkması demek PKK’nın da suç örgütü, terör örgütü olmaktan çıkması, PKK katillerinin aklanması terörist değil “aktivist” olarak algılanması demektir.
Bunun adı da “Demokratikleşme” olarak yutturulmaktadır.
Bebek katiline “Sayın” demek O’nun 30.000 kişinin katili olmaktan kurtarıp topluma saygın bir kişi olarak sunma çabasıdır.
Arınç’ın bu konuşmayı ABD’de yapmış olması da oldukça manidardır.
Sanki : “Bakın biz bunları yaptık” dercesine bir hesap verme ve son olaylar karşısında bir şefaat dileme, yardım talep etme çabası gibidir.
Terör örgütünün propagandasını yapmanın demokratikleşme ile ne alakası olduğunu umarım AKP seçmeni sorgulayacaktır.
Ayrıca, Türk bayrağının tahrik sebebi sayılmasının ve Andımızın, Ne Mutlu Türk’üm diyene tabelasının, T.C. tabelalarının, Atatürk posterlerinin kaldırılmasının demokratikleşmeye ne gibi bir katkı sunacağının da sorgulanması gerekir.
Türk Halkından ve seçmenden saklanan: Türkiye’yi Eyaletlere ayırarak, Kürdistan kurma projesidir. Halk bu gerçeği anlayacaktır ancak umarım çok geç kalmış olmayız.
Sn.Arınç aynı konuşmasında Din’i azınlığa yaptıkları jestlere de değindi.
Ancak burada ki sözleri ile bağımsız mahkemelerin verdiği kararı nasıl hiçe saydıklarını da itiraf etti.
Arınç aynen şöyle diyor :
“200 dönümden fazla bir arazi üzerinde bir ihtilaf vardı. Bu ihtilaf mahkemeler tarafından Mor Gabriel Manastırı’nın aleyhine sonuçlanmıştı. Ama biz kendi yetkilerimizi, imkanlarımızı kullandık, Vakıflar Meclisinin aldığı kararla Mor Gabriel Manastırı’nı Süryani vatandaşlarımıza ve onların vakıflarına iade ettik. Daha öncede Büyük Ada’da Patrikhaneye ait bir çok gayri menkulü iade ettik.”
Yani Arınç Mahkeme kararını tanımadıklarını, mahkeme kararına rağmen Süryanilerin lehinde karar verdiklerini ve uyguladıklarını övünerek anlatıyor.
Bağımsız Mahkemenin üstünde bir güç !
İşte bu demokratikleşme süreci sadece bir aldatmacadır., Demokratikleşme adı altında, Terör örgütünün, Katillerin, Azınlıkların, Gayri Türk ve Gayri Müslümanların ayrıcalıklı ve saygın kılındığı bir proje uygulanmaktadır. Öyle ki Süryanilerin Arazisini iade etmek adına bağımsız mahkemenin kararı bile uygulanmamakta, kendilerini yargının yerine karar veren bir güç olarak görmektedirler.
Bu projede hakkı savunulmayan, hatta hakları gasp edilen, hukukları, tarihi ve onuru çiğnenen, birliği ve Ülkesi tehdit altında olan tek unsur vardır O’da Türk Millet’idir.