Yerel seçimler yaklaşırken partiler çekişmeli bir yarışa girdi.
Bu çekişmeli yarışın en çetrefilli yeri ise şüphesiz ki Ankara'da yaşanıyor.
Yeni Şafak yazarı AK Parti eski milletvekili Aydın Ünal, bu yarışa ilişkin bugün 'Ankara nasıl kazanılır?' başlıklı bi yazı kaleme aldı.
Ünal yazısında, AK Parti ve MHP açısından yaşanabilecek riskleri kaleme aldı. Ünal, "Ankara'daki denklemi değiştirebilir" dediği riskleri 3 maddede sıraladı.
Ünal'ın yazısı şöyle:
Muhalefet uzunca bir süredir AK Parti’ye lokal de olsa bir yenilgi yaşatmak, bir mevzi kazanmak istiyor. Muhalefetin hedefinde Ankara var. Eğer Ankara’da AK Parti’yi yenebilirlerse, bunu abartıp büyük başarı sayacaklar ve hiç kuşkusuz bu mevziden motivasyon üretecekler. İşte bunun için birbirine hiç benzemeyen partiler Ankara’da ittifak yapabiliyor, tabanlarının asla kabullenemeyeceği adayları ortak aday olarak çıkarabiliyor, bu adaya epeyce de oy toplayabiliyorlar.
2014 yılında CHP Mansur Yavaş’ı aday gösterdi. Mansur Yavaş, CHP’liler kadar diğer muhaliflerin de oylarını aldı ve seçimi sadece 1 puanla kaybetti. 2014’de AK Parti yüzde 44,8; CHP yüzde 43,8 oy aldı. O seçime MHP de kendi adayıyla girmiş ve yüzde 7,77 oy almıştı.
Ankara’da, AK Parti ve MHP oylarını üst üste koymak mümkün mü?
2014 AK Parti ve MHP oylarını toplarsak Cumhur İttifakı’nın oyu yüzde 52,5. Ancak, 2017 Halkoylamasında AK Parti MHP toplamı diyebileceğimiz “Evet” oyu yüzde 48,85 oldu.
2018’de ise, Recep Tayyip Erdoğan’a Ankara yüzde 51,5 oy verdi. Cumhur İttifakı’nın oy oranı ise yüzde 53,5 oldu.
Bu rakamlara göre, muhalefet, AK Parti ve MHP dışında kalan tüm oyları toplayabilse bile Ankara’da belediye başkanı seçtiremez.
Ancak siyasetin matematik olmadığını, siyasette her zaman 2 kere 2’nin 4 etmediğini biliyoruz.
24 Haziran seçimlerinde AK Parti Ankara’da yüzde 40 oy almıştı. Bu yüzde 40’ın üzerine gelecek her bir MHP oyu AK Parti adayı için avantaj olacaktır. Lakin, AK Parti, Ankara’da bu avantajın yanında dezavantajlarla da seçime giriyor.
Birincisi ekonomideki sorun Türkiye genelinden daha fazla Ankara’yı etkilemiş durumda. Alınan tedbirlerin sanayiciyi, esnafı, tüccarı, çiftçiyi, memuru rahatlatacağına şüphe yok ancak ekonomik risk yine de varlığını koruyor.
İkincisi, 2014 seçimlerinden sonra Ankara’da belediye hizmetleri iyiye gitmedi. Özellikle Ankapark’a yapılan yüklü miktardaki yatırım, Ankara’da belediye hizmetlerinin aksamasına neden oldu. Mustafa Tuna göreve geldikten sonra bu aksamayı telafi etmek için insanüstü bir gayret gösterdi ama sorunlar tam olarak çözülemedi.
Üçüncüsü Ankara bir memur şehri. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bürokrasiyi köklü şekilde değiştiriyor ve kimi memurlar da bu değişimden etkileniyor, tedirgin oluyor.
Dördüncüsü de muhalefetin adayı “Ankaralı” olma kozunu kullanıyor.
Bu ve benzeri riskler Ankara’da denklemi değiştirebilir; AK Parti’ye ya da MHP’ye oy vermiş seçmenin tercih değiştirmesine ya da sandığa gitmemesine yol açabilir.
AK Parti’nin Ankara’da bir kez daha zafer kazanabilmesi için, tek başına MHP’den gelecek oylara bel bağlamak yerine, bu risklerin de üzerine kararlı şekilde gitmesi gerekiyor.
Öncelikle, Türkiye genelinde olduğu gibi Ankara’da da ekonomideki kötümser algının mutlaka iyimsere dönüştürülmesi gerekiyor. Ekonomide işlerin iyiye gittiğinin ikna edici şekilde anlatılması büyük önem taşıyor.
Yeni sistemden tedirgin olan memurların da ikna edilmesi, rahatlatılması Ankara için son derece mühim.
Ankara’nın muhalefete geçmesi hem Ankara için, hem de Türkiye için büyük riskler barındırıyor. Seçmene, Ankara’da olabilecek bir değişimin risklerinin de hissettirilmesi gerekiyor.
Ankara’yı kazanmanın belki de en önemli yolu ise Ankara’da samimi bir özeleştiri yapmaktan geçiyor…
Ankara’da Büyükşehir Belediye Başkanı istifa etti. Bunun Ankara’yı ve AK Parti’yi rahatlattığına şüphe yok. Ancak bir özeleştiri yapılmadı. Mesele konuşulmadı. İstifanın nedenleri bile tartışılmadı.
Suskunluğun üzerine yeni bir şeyler söylemenin de yeni bir şeyler inşa etmenin de zor bir gayret olduğunu görmek zorundayız.
AK Parti, Ankara’yla samimi bir şekilde yüzleşmeli. Ankara’daki hatalı uygulamalar, ihmaller, şehre, şehirleşmeye ilişkin eksikler, noksanlar tek tek ortaya dökülmeli ve bunların muhasebesi yapılmalı. Ankara’da yeni bir dönemin başlayacağı, bu yeni dönemin eskiyi tamir edip Ankara’ya yeni değerler katacağı açıklıkla ve samimiyetle anlatılmalı.
“Ankara’ya şu yatırımları yapacağız, şu projeleri kazandıracağız” şeklindeki bir söylem, artık “25 yıldır Ankara’yı siz yönetmiyor musunuz?” cevabıyla karşılaşabilir. Bunun için de Ankara’da söylemin mutlaka farklı kurulması gerekiyor.
AK Parti Ankara’yı mutlaka kazanmalıdır ve inşallah kazanacaktır da. Ankaralının önünde yapılacak samimi ve açık yürekli bir muhasebenin, özeleştirinin Ankara’dan karşılık bulacağına şüphe yoktur.
SİYASETCAFE.COM