Ankaralı ülkücü camianın yakından tanıyıp sevdiği Keçiören Sanatoryum Ocak Başkanlığını yapmış olan Mahir Orhan vefatıyla birlikte arkasında pek çok acıyı da bıraktı.
Hayatı boyunca Ülkücü Hareketin mücadelesini veren ve çilesini çeken Mahir Orhan seçimlerde destek verdiği Mansur Yavaş’ın seçilmesiyle birlikte yıllardır çektiği sıkıntıları aşabilmek ümidiyle Başkanlık makamının kapısını çalar ve kendisi için iş ister.
Mahir Orhan’ın oğlu işsizdir. Kızı eşinden ayrılmış ve yanına sığınmıştır. Kendisi 57 yaşındadır ve bir iş bularak ailesine bakmaktan başka bir arzusu bulunmamaktadır.
Mansur Yavaş, Mahir Orhan’ı Anket A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve vekaleten Anket A.Ş. Genel Müdürü olan Selçuk Coşkun’a gönderir.
Selçuk Coşkun, FETÖ’den dolayı yurt dışına kaçan ve ABD’de Teksas Cosmos Vakfı tarafından işletilen Gülen’in Carter (Harmony) okullarının milyon dolarlık inşaatını yapan Atlas Holding’in sahibi Yunus Doğan’ın teyzesinin oğlu.
İddialara göre Yunus Doğan’ın Türkiye’deki tüm işlerini o takip ediyor, onun adına o yürüyor.
Selçuk Coşkun’a MHP eski Genel Başkan Yardımcısı ve dönemin Ulaştırma Bakanı Oktay Vural, yürü ya kulum demiş.
Botaş’ta sıradan bir memur iken bir anda kendisini Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevinde buluvermiş.
Selçuk Coşkun, “ülkücü” kimliğini öne çıkartan CHP’li Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmasıyla birlikte Belediye’nin en önemli kurumu haline gelen Anket A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanlığına getirilmiş, yetmemiş bir de vekaleten Anket A.Ş.’nin Genel Müdürü yapılmış.
İşte kapısına gelen ülkücü Mahir Orhan’ı Mansur Yavaş bu Selçuk Coşkun’a göndermiş.
Mahir Orhan dertli, Mahir Orhan ezgin…
57 yaşında ailesinin geçimini sağlamak ümidiyle Selçuk Coşkun’un kapına büyük bir ümit ile dayanmış ama aldığı cevap çok ağır gelmiş kendisine.
Sen 57 yaşındasın! demişler kendisine, Ne yapacaksın?
Üç beş farklı ballı maaş ile hayatını ancak idame ettiren Selçuk Coşkun’un bu tavrı yüreğine oturmuş ülkücü Mahir Orhan’ın.
Boğazı düğüm düğüm olmuş, yutkunmuş, içine oturmuş tüm bunlar. Evine gelmiş, oğluna anlatmış yaşadıklarını.
Ve o gece ani bir kalp kriziyle vefat etti ülkücü Mahir Orhan.
Elbette ölüm Allah’ın emri, ama böyle mi olacaktı ülkücü Mahir Orhan’ın ebediyete intikali.
Sonra rivayetler muhtelif. Mansur Yavaş, Selçuk Coşkun’u makamına çağırmış. Herkesin içinde fırça atmış. “Benim gönderdiğim birisine böyle mi davranıyorsun” filan demişmiş.
Hepsi o kadar!
Oğlu, Çankırı Ortaca’da defnedilen Mahir Orhan’ın cenazesinde isyan etmiş.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan panikle kendisine yönelik tüm talepleri reddetmiş. Hiçbir şey istememiş.
Ankara’da ülkücülerin sırtından sürdürülmeye çalışılan beylik kavgasının bir yüzü bu.
Bir ülkücü Mahir’e yer bulamayanlar, şimdi gizli ve aşikar kirli ittifaklarıyla MHP’ye yürüme hevesiyle yanıp tutuşuyorlar.
Tüm kinlerini kendilerine bu fırsatı vermeyen, kapıları ülkücülere ardına katan açan ama bunların suratlarına kapatan MHP’nin Lideri Devlet Bahçeli’ye kusuyorlar.
Ülkücü Mahir öldü.
Allah rahmet eylesin.
Sebep olanlar ise yerlerinde, üç beş farklı ballı maaşlarıyla geceleri kafalarını yastığı koyup mışıl mışıl uyuyabiliyorlarsa hala ne diyelim ki!
Biz sizden, siz bizden değilsiniz.
Tiyatronuz batsın, oyunlarınız, planlarınız kahrolsun.
Hakan Sönmez
Siyasetcafe.com