Amerikan basını, bugün de Türkiye'deki döviz krizi ve krize yol açan nedenleri irdelemeyi sürdürüyor.
Washington Post'ta yayınlanan Matt O'Brien imzalı değerlendirmede ise Türk lirasındaki ani düşüşle birlikte patlak veren ekonomik krizin şimdiye kadarki belki de en "aptalca" kriz olduğu şeklinde bir ifade yer alıyor.
Değerlendirmeyi kaleme alan O'Brien, Türkiye'nin kötü politikalarla kendine zarar verdiğini ve bundan yabancı ülkeleri sorumlu tutmaya çalıştığını, yanlışlıklar komedyası gibi seyreden bu olaylarınsa Türk halkı için komik olmaktan çok uzak olduğunu yazıyor.
O'Brien şunu yazdı: 'Ekonomi konusunda cahil bir lider kendi ekonomisini sakat bırakıp bundan başkalarını sorumlu tutuyor. Sonra da bu suçlamalar, ekonomi cahili bir başka liderin hamleleriyle kısmen doğru çıkıyor.'
'TÜRK LİRASININ HIZLA DEĞER KAYBETMESİ...'
Amerika'nın Sesi'nde yer alan habere göre, değerlendirme şöyle:
'Her şey, Türkiye'nin, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı hatalarla başladı. Erdoğan düşük faiz oranının düşük enflasyona neden olduğu gibi tamamen hatalı bir teoriye inanıyor. Kendisine merkez bankası başkanını seçme yetkisi tanıyan ve damadını da maliye bakanı yapan Erdoğan'ın bu teorisi, şimdi sınava tabi tutuluyor ve sınav, iyi gitmiyor.
Enflasyonun yüzde 15,9'a tırmanması, bunun göstergesi. Türk lirasının hızla değer kaybetmesi ise ülkenin tüm ekonomisini tahrip etme riski taşıyor. Bunun temelinde üç etken yatıyor. Birincisi, Türkiye'nin dış ülkelerden büyük miktarda borca ihtiyacı olması. İkincisi, Amerikan Merkez Bankası FED'in faiz artışlarının parayı Amerika'da tutmayı daha cazip hale getirmesi. Türkiye, kendi faizlerini arttırıp yatırımcılara daha cazip teklifler götürmediği sürece işi zor. Üçüncü etken ise geçmişte aldığı tüm borçların sonucu olarak Türkiye'nin döviz borçlarının, tüm ekonominin yüzde 30'una eşit hale gelmesi. Tüm bunlar bir araya getirildiğinde gelişmekte olan ülkelerde karşılaştığımız klasik bir kriz tablosu görüyoruz.
Para Türkiye'den çıkıyor çünkü başka yerler artık daha çekici. Bu nedenle kendi para biriminin değeri düşüyor ve dolar borçlarını ödemek giderek zorlaşıyor. Erdoğan ise yaptığı konuşmada tüm sorunların nedeninin Türkiye'ye karşı açılan ekonomi savaşı olduğunu söyledi. Bu elbette ki saçma bir gerekçe. Türkiye kendi etti, kendi buldu, ta ki Trump tweet atmaya başlayana kadar. Trump, liranın çöküşünü Türk ekonomisinin varlığına yönelik bir tehdit olarak değil, ihracatta daha rekabetçi olmak için kasten yaptıkları bir hamle olarak görüyor. Bunun üzerine de alüminyum ve çeliğe ek gümrük vergileri koyuyor. Oysa bu adım, Trump'ın istediğinin tam tersi etki yarattı çünkü ticaret savaşları,
Türkiye'nin ihtiyacı olan doları bulmasını zorlaştırıyor. Bu da liranın değerinin daha çok düşmesine neden oluyor. Bu, aslında bu kadar trajik olmasa komik denebilecek bir durum: Ekonomi konusunda cahil bir lider kendi ekonomisini sakat bırakıp bundan başkalarını sorumlu tutuyor. Sonra da bu suçlamalar, ekonomi cahili bir başka liderin hamleleriyle kısmen doğru çıkıyor.'
'HAZIRLIKLI OLMALI'
Bloomberg.com ise, Türkiye mali krize sürüklenirken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın inatçı tavrını sürdürdüğünü yazıyor. Site, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türkiye ve Amerika'daki çıkmazı çözüme ulaştırma konusunda hiçbir şekilde geri adım atacağa benzemediğini ve açmazın, piyasaları sarstığını bildiriyor. Yatırımcılara göre Türkiye'nin tam anlamıyla mali bir krizin içine çekildiği bu süreçte kaygılanırken esas sorulması gereken soru, böylesi bir krizin yol açacağı hasarın ne ölçüde yayılacağı.
Siteye göre en çok kaygı yaratan alan, faiz ve döviz kuru şoklarına maruz kalan mali sistem. bloomberg.com'un görüş aldığı strateji uzmanı Win Thin, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu, "Bu, para politikalarında yapılan hataların yol açtığı borç ve likidite krizine dönüşen, adeta ders kitaplarından çıkma bir ekonomik krizdir. Öyle görülüyor ki piyasalar bankaların batışı olasılığına ve yabancı para birimleriyle borçlanan şirketlerin temerrüde düşmesine hazırlıklı olmalı” yorumunda bulunuyor.
bloomberg.com'a göre Türk lirasındaki son düşüşün nedeni Amerika'nın Türkiye'ye yönelik yaptırımlardan kaynaklanıyor gibi görünse de aslında 900 milyar dolarlık ekonominin uçurumun kenarına yaklaştığının işaretleri, bir süredir mevcuttu. Yıllar boyu sürdürülen "ne pahasına olursa olsun büyüme" politikası, şirketlerin milyarlarca dolar borçlanmasına ve enflasyonun raydan çıkmasına yol açtı. Türk ekonomisindeki çalkantının başka piyasalara da yayılacağı korkusu üzerine yatırımcılar çareyi gelişmiş ülkelerin tahvillerine sığınmakta buldu. Yatırımcılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türk lirasına istikrar kazandırmak için gereken faiz artışının önünde durmasından kaygılanıyor ve Türkiye'yi dipten çekip çıkaracak tek yolun bundan böyle sermaye kontrolü ve IMF başvurusu gibi radikal önlemler olduğunu söylüyor.
Öte yandan siteye göre mali çalkantı, ekonominin geri kalanına da yayılma riski gösteriyor.
siyasetcafe.com