Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
Nazım Hikmet Ran’a Kız Çocuğu isimli bu şiiri yazdıran dünyanın ilk nükleer felaketi olan Hiroşima’ya atılan atom bombası idi. ABD 6 Ağustos 1945 sabahı 2. Dünya Savaşı sırasında Pasifik Savaşları yaşanırken Japonya’daki Hiroşima kentine atom bombası attı, faciada ilk aşamada 80 bin ve 1945 sonuna doğru ise 140 bin insanın ölümüne ve binlerce insanın sakatlanmasına sebep oldu. ABD ise ikinci felaket için çok beklemeyecek ve 9 Ağustos 1945’te yine Japonya’daki bir başka kent olan Nagazaki’ye ikinci atom bombasını bırakacaktı.
İki saldırıdan sonra yüzbinler öldü ve sakat doğdu fakat Amerikan emperyalist güçleri yine bu barbarlığa bin bir tane kılıf uydurdu ve insanlık Amerika’ya bu katliamın hesabını sormadı.
Atom bombası atılmasının kararı dönemin ABD Başkanı Harry Truman tarafından verilmişti. Atılan iki bombanın da amacı Japonya’ya karşı devam eden savaşın bir an önce bitirilerek ABD askerlerinin ölümlerinin önüne geçilmesi ile süregelen Sovyet tehdidine karşı ABD'nin gövde gösterisiydi.
Amerikalılar “önce Japonlar başlattı” söyleminin arkasına sığınarak katliamı meşru göstermeye çalıştılar. Binlerce sivilin yaşadığı Hiroşima “Japon ordusunun önemli bir üssü” olarak yansıtıldı. Atom bombasının sadece tahrip gücü üzerinde söylemler verilirken “radyasyon” hakkında tek kelime edilmedi.
İlk atom bombasının hazırlanma ve test aşaması olan "Manhattan Projesi"nin askeri direktörü General Leslie Groves, daha sonra gururla şunları söyledi "Birçok gazete bizim açıklamalarımızı bütünüyle yayımladı. Bu durum, hükümet açıklamalarının kamuoyuna mal olduğu ender zamanlardan biriydi."
Amerikan hükümetinin yalanları bitmek bilmiyordu fakat Amerikalı gazeteciler Hiroşima’ya gidince gerçekler ortaya çıktı. Durdukları yerde ölen, saçları dökülen insanlarla karşılaşan gazeteciler, konunun hiç de öyle ABD hükümetinin ve basınının anlattığı gibi olmadığını anladılar.
İşte o gazetecilerin ortaya çıkarttığı "yalanlar" ve gerçekleri;
Yalan 1: Sivilleri uyarmak ve tahliye etmek için uçaklarla broşür atıldı
Gerçek: Broşürler, Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası atıldıktan sonra dağıtıldı
Yalan 2: Atom bombasının kullanılması savaşın süresini kısalttı
Gerçek: Japonlar, Hiroşima'ya bomba atılmadan üç gün önce Potsdam Konferansı'ndan döndüklerinde barış ilan etmeye çalışıyorlardı
Yalan 3 : Japon Ordusu'nun önemli bir üssü olan Hiroşima bombalandı
Gerçek: 350 bin kişinin yaşadığı Hiroşima'nın şehir merkezi bombalandı
Gerçek: 30 hedeften yalnızca dördü gerçekten askeri üslerdi
Yalan 4: Hiroşima'da yok edilen bölgeler başlıca sanayi hedeflerini kapsıyordu
Gerçek: "Sanayi" hedefleri yalnızca üç adet tekstil atölyesiydi
Gerçek: Yerleşim bölgeleri en büyük zararı gördü
Gerçek: Hiroşima'nın imalat, ulaşım ve depolama tesislerinin yüzde 10'undan azı zarar gördü
Yalan 5: Artık radyasyon Hiroşima ve Nagazaki'yi işgal etmek için kalan Amerikan askerleri için bir tehdit oluşturmuyordu
Gerçek: Artık radyasyonun birçok kaynağından birisi olan ve bomba atıldıktan sonra yağan "Kara Yağmur", toprağı kirletmişti.
Siyasetcafe.com