Alman Süddeutsche Zeitung Türkiye'deki para krizinin bulaşma tehlikesine dikkat çektiği yorumunda ekonomik daralmanın kaçınılmaz olacağını yazıyor:
'Çoğu uluslararası iktisatçıya göre Türkiye'nin resesyona sürüklenmesini önlemek mümkün değil. Önemli olan ne zaman geleceği, kontrol edilebilir olup olmayacağı ve yumuşak mı geçeceğidir. Erdoğan oturup beklerse resesyon gecikmeli gelir ama çok ağır olur. Daralmayı yumuşatabilmesi için Erdoğan'ın şimdiye kadar yaptığının tam aksini yapması gerekir. Para politikasına karışmamalı ve devlete daha az para harcatmalıdır. Önceleri çok başarılı olduğu ekonomik reformlara geri dönmelidir.
Merkez Bankası faizleri güçlü şekilde arttırmalı ve güven ortamı yaratabilmek için Türkiye Uluslararası Para Fonu'ndan destek kredisi istemelidir.
Erdoğan'ın fikrini değiştirmesi için fazla zamanı kalmadı. İlkbaharda Dolar 'la alınan borçların vadesi gelmeden kriz planı hazırlanamazsa Türkiye'nin durumu çok kötü olur.'
Frankfurter Allgemeine Zeitung Trump ile çekişen Erdoğan'ın kazanma şansının olmadığını vurguluyor:
"Milliyetçilik ve Batı aleyhtarı retorik iktidarın yolunu açtıysa, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ne kadar ağır bir ipotek altına girdiği gözden kaçabilir. 'Erdoğan sisteminden' duyulan kuşkular nedeniyle para krizinin ekonomik krize dönüşmesi mümkündür. Kendine yeni müttefikler arayabileceğini söyleyen Erdoğan Rusya ve İran ile birlikte Amerikan dış politikasını olumsuz etkileyebilir. Ama o kendini birçok çıkmaza birden soktu. ABD ile arasındaki anlaşmazlık konuları sayılamayacak kadar fazla. Bölge ülkelerinden sadece Katar ve İran onu destekliyor. Amerikan mallarına ek vergi koyması Trump'ın daha avantajlı durumda olduğu gerçeğini örtmez. Amerikalı papazın tutukluluk halinin sürmesi seçmenlerinin önemli bölümünün desteğini almasına fırsat yaratıyor. Erdoğan blöf yaptıktan sonra şimdi Merkel ve Macron'dan destek bekliyor. Vah, vah!"
Stuttgarter Nachrichten gazetesi Türkiye'deki krizi şöyle yorumluyor:
'Türkiye'nin yakın gelecekte uluslararası arenada nasıl konumlanacağı merak konusu. Erdoğan şimdilik Çin ve Rusya'ya ABD ve Avrupa'dan daha fazla yakınlık gösteriyor. Bu durum sadece ekonomik bakımdan ilginç olmakla kalmıyor. NATO'nun doğudaki müttefiki kararsız bir partner oldu çıktı. Erdoğan içerde iktidarını genişletmeye, dışarıda ise Türkiye'yi sağlam bir ortağı olmadan tek başına bazen birine, bazen de başkasına karşı çıkan bir ülke yapmaya çalışıyor. Bu taktik içerde de, dışarda da başarısızlığa uğramaya mahkûmdur. Taktik bozuluncaya kadar da düşüncesizce davranışlarını sürdürecektir.'
Frankfurter Rundschau gazetesi Türkiye ile ABD arasındaki giderek artan gerginliği konu alan yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
'ABD ile Türkiye arasındaki anlaşmazlık büyüyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapması planlanan görüşmenin olumlu katkısı olabilir. Erdoğan'ın bu kez Berlin'e zayıf bir pozisyonda gelmesi avantajdır. Merkel'in mülteci krizinde yardım aramak için Erdoğan ile yaptığı görüşmede bunun tersi olmuş ama kimse açıkça dillendirmemişti. Erdoğan ülkesinin ekonomik ve siyasi krizine çare bulmak zorunda. Almanya hükümeti ona yardımcı olmalı, lakin şartlarını da sıralamalıdır. Erdoğan yönetiminin yapabileceği çok şey var. Yaparsa, bu herkesin yararına olur.'
siyasetcafe.com