“Allahu Ekber” diyerek baş kesmek!

Mürteza ÖZTÜRK

Müslümanların Müslümanlara karşı yaptığı katliamların dehşet verici görüntüleri Dünya basınının birinci gündemini oluşturmaya devam ediyor.


Basında ve sosyal medyada kurbanlık koyunlar gibi kesilen kafaların görüntüleri, resimleri yayımlanıyor.


Müslüman beldeler, Belediyelerin kurban kesim alanlarını andırıyor.


Her yer kan, sakallı, şalvarlı Müslümanların, bir elinde pala diğer elinde başka bir Müslümanın kesik başı ile verdiği artistik bir o kadar da iğrenç pozlar.


Çok büyük bir zafer kazanmış gibi de “ALLAHU EKBER” nidaları ile işledikleri bu vahşi cinayetlerini videoya çekerek dünya basınına servis ediyorlar.


Bu videoları izlerken Kerbela’yı ve Hz. Hüseyin’i hatırladım.

 

Hz.Hüseyn’nin de başını bedeninden ayırarak şehit etmişlerdi.

 

Ve onu yapanlarda “Müslüman” idi. Başlarında da İslam Halifesi (!), Emir-il müminin “yezit” vardı.


Ve Yezidi’n askerleri de Peygamber evladının başını “İSLAM “ adına kestiklerini söylüyordu...


Yine aynı tarihlerde (670-740) yetmiş yıl süren Türk-Arap savaşlarında “Talkan” ve “Curcan” katliamlarında yüz binden çok Türk “İslam” adına katledilmişti.


Ve Allah Kuran’da haksız yere adam öldürmenin ne kadar affedilmez bir günah olduğunu, bunun cezasının cehennem olduğunu açıkça bildiriyor...


Bu kadar açık ayetlere rağmen nasıl olur da savunmasız bir insanı yargılamadan sokak ortasında başını keserek vahşice öldürürler, hem de “ALLAHU EKBER” nidaları ile...


Bu olayları Ortadoğu’nun içinde bulunduğu karışık durum ile izah etmek mümkün değildir.


Bu vahşet tamamen bir zihniyet meselesidir.


Bin üç yüz yıldan fazla bir zamandır bu zihniyet İslam dünyasını kanser gibi sarmıştır.


İktidar uğruna katliam yapmak ve adına da İslam demek artık bir gelenek haline gelmiştir.


Bu vahşeti yaparak iktidarlarını ayakta tutmak isteyen veya iktidar olmak isteyenler hangi mezhepten olursa olsunlar, yaptıkları tamamen cinayettir, vahşettir. Böyle bir zihniyet sahibinin de Allah adına hareket etme hakkı yoktur.  O, “ALLAHU EKBER” nidaları sadece cinayetlerine uydurdukları bir kılıftır.


Hâkimiyet adına katliam yapma geleneğini başlatan Emevi Saltanat dinciliğinin zihniyeti hâlâ devam etmektedir. Bu hastalıklı zihniyet bu gün İslam Dünyasını Haçlıların karşısında güçsüz ve savunmasız bırakmıştır.


Son yıllarda “ARAP BAHARI” diye bildiğimiz ama ABD’nin Ortadoğu’yu ele geçirme planı olan operasyonlardaki başarının sebebi bu zihniyettir.


A/BD başarısını bu zihniyete borçludur.


Irak’ta, Libya’da ve diğer Arap ülkelerinde yapılan operasyonlar, O Ülkelerin kendi vatandaşları tarafından desteklenmeseydi bu başarı sağlanamazdı.


ABD bayrağını sallayarak ALLAHÜ EKBER diyen zihniyet, karşılığında iktidardan alacağı payı hesap etmekten başka bir şey düşünmüyordur. Onların ALLAH ve Din diye bir öncelikleri yok, tek meseleleri İktidarın bir ucundan tutmak. Bunun için kendi kardeşlerini bile öldürmekten çekinmediler. Bu hastalıklı zihniyet sahipleri, Haçlı askerleriyle birlikte kendi kardeşlerini ve Devlet Başkanlarını öldürerek elde edecekleri menfaatin geçici olduğunu ve bir gün aynı akıbetin kendilerini de bulacağını bilmeyecek kadar da cahiller.


İslam Ülkelerinde ki anti-demokratik rejimlerin en kötüsü bile Haçlı işbirliği ile kurulan rejimlerden daha iyidir.


Dışarıdan desteklenen bir muhalefet en kötü rejimden daha tehlikelidir.


Saltanat dinciliğinin en vahim tecrübelerine şahit oluyoruz.


Atatürk’ün Din Devlet’i olmaktan çıkartıp laik, demokratik Devlet olarak kurduğu Türkiye Cumhuriyeti yeniden Din Devleti, ondan da öte mezhep Devleti olma yoluna girmiştir.


Türkiye basını sansür uygulasa bile Dünya basını Türkiye’den Teröre destek veren ülke diye bahsetmektedir.


Suriye muhalefetine ve ISİD’a açıktan açığa verilen destek neticesinde yüzbinlerce Müslümanın katledilmesinin müsebbibi durumundayız.


Terör örgütlerine verilen bu desteğin iki sebebi vardır.


Birincisi ABD /BOP planlarını yürütmekle görevli olduğunu beyan eden Hükümet’in bir mecburiyeti vardır ve artık ABD’nin Ortadoğu projesinin bir parçası olmuştur.


İkinci sebep ise, Siyasal iktidarın ve mensuplarının zihniyetidir. Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti bir mezhebin temsilcisi haline gelmiş, kabile tarzı bir yönetim ile yönetilir olmuştur. Türkiye’de yaşayan değişik din ve mezheplere mensup insanların varlığını görmezden gelerek tek bir mezhebe endeksli “Din Devleti” oluşturma çabası artık açıkça görülmektedir.


Beceriksizlik ile gelen başarısızlık neticesinde Ortadoğu’nun kanlı bataklığına gittikçe gömülmekteyiz.


Bir zamanlar hâkim olduğumuz topraklarda, bu gün toprakları işgal edilen ve vatandaşları esir edilirken ses çıkaramayan bir Devlet var şimdi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.