Ulusal Kanal'da Sinem Fıstıkoğlu'nun sunduğu Haftasonu programının konuğu olan Eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner, dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Metiner, AK Parti içinde yeni parti iddialarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Bu girişimin “ihanet” olduğunu vurgulayan Metiner, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu'na çok sert eleştirilerde bulundu.
'ABDULLAH GÜL DIŞ GÜÇLER TARAFINDAN DESTEKLENİYOR'
Metiner, yerel seçimlerde AK Parti'nin oylarındaki düşüşte Gül ve Davutoğlu'nun da payları olduğunu savundu.
Metiner “Abdullah Gül dış güçler tarafından destekleniyor” dedi.
AK Parti'de değişimin şart olduğunu ifade eden Metiner, “Siyaset milletin tercihleri doğrultusunda yapıldığında anlamlıdır. Siyaset sonuç almak için yapılır. Her başarı da bir tecrübedir. Başarısılık sizi asla yılgınlığa sürüklememeli. Başarı da sizi kibire sürüklememeli. Ak Parti'de kibire kapılan isimler oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da çoğu kez, kibir budalaları gibi dolaşanların davaya zarar verdiğini, milletten koptuğunu söyledi. Önemli olan, gücün terbiye edilmesidir. Eğer bir siyasi hareket, gücü terbiye edemiyorsa orada bir sapma başlar” diye konuştu.
Seçmenin 23 Haziran seçimlerinde AK Parti'ye bir uyarı yaptığını dile getiren Metiner “Seçmen, 'Senden vazgeçmek istemiyorum ama kendine çekidzen vermezsen bundan sonra yanında olmam' mesajını verdi” ifadelerini kullandı. Ak Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak'ın da başarısızlıkta payı olduğunu kaydeden Metiner “Ben olsam istifa ederdim. Başarılı değilsem neden orada kalayım” diye sordu.
'KÜLLİYE'NİN DEĞİŞİME İHTİYACI VAR'
Metiner, Bakanlar Kurulu'nda da bir revizyona ihtiyaç olduğunu belirterek “Bakanlık aynı zamanda siyaset kurumunun parçasıdır. Kendini siyasetin üstünde gören, 'Çok yetenekli olduğum için bana bu görev bahşedildi' diye narsizme kaçan tiplerle siyasette başarı elde etmek mümkün değil. Eğer sen bakanlık yapıyorsan, sahada çalışanlar sana ulaşamayacaksa sen o davaya zarar verirsin. Bir bakan bunu bilmek zorunda. İletişim kanallarını açık tutmak zorunda. Bu tıkanıklıkların artık aşılması gerekiyor, benim değişiklikten kastım bu. Külliye'nin de değişime ihtiyacı var. Toplumda karşılığı olmayan insanlar, afrası tafrasıyla milleti rahatsız eden insanlar davaya zarar veriyor” açıklamasını yaptı.
Metiner sözlerine şöyle devam etti:
“Yetkilerin tek kişide toplandığı sistem asla sağlıklı çalışmaz. Lider üzerinden bir eleştiri getirmek yerine oraya seçilen insanların da kalitesine bakmak lazım. Söyleyecek sözü olan insanlarla yol yürüyeceksiniz. Ben Külliye'nin yeniden yapılandırılmasını söylerken, onun danışmanlarının ve çevresindeki insanların topluma bu sinerjiyi vermesi lazım. Partinin mutlaka kendini yenilemesi gerekiyor. Partinin parti içinde yetişen unsurların eliyle yönetilmesi gerektiğine inanıyorum. Niye partide bir milletvekili aynı zamanda genel başkan yardımcısı olsun? Genel başkan yardımcıları teşkilattan gelen insanlar olsunlar. Bu kadar gücün bir kişide toplanması siyaseten bozulmalara, yozlaşmalara sebebiyet veriyor. Adam o ilin kralı haline geliyor.”
Metiner, Fıstıoğlu'nun “Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Mayıs törenleri için bütün liderleri Samsun'a davet etti. Birçok lider icabet etti. Bazıları da etmedi” sözleri üzerine “Doğu beyin icabet etmesi yeterliydi. Kendisine selam yolluyorum” dedi.
Metiner Türkiye İttifakı'na ilişkin şunları söyledi:
“Türkiye gemisinde herkes olmalı. Farklılıklarımız olacak. Farklılıklarımızla birbirimizi zenginleştireceğiz. Biz kavramının içindeki farklılıkları ortadan kaldırırırsan bize yazık edersin. Oradan faşizm çıkar. Bizin içinde hepimiz varız, hepimizin farklılıkları var. Nazım'ın dediği gibi 'Bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine...' Siyaseti düşmanlık zemininden çıkarmamız lazım. 'Ben Erdoğan'ı liderim olarak görmüyorum' diyorlar. Görmeyebilirsin ama o bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanı. Ekrem İmamoğlu seçilmiştir. Benim belediye başkanımdır. Sandıkta mesele bitmiştir. İsterim ki benim belediye başkanım gibi hareket etsin.”
Seçimlerde ittifaklar sistemi ve yüzde 50+1 zorunluluğunun doğru olmadığını ifade etmediğini dile getiren Metiner, “50+1 zorunluluğu derin bir kamplaşmayı, kutuplaştırmayı getiriyor. O zaman şöyle bir algı oluşuyor; faydası olan ama zararları çok daha fazla olan bir sistem bu. Diyelim ki yüzde 35 ile zaten geliyoruz.
AHMET DAVUTOĞLU'NU ELEŞTİRDİ
Bir başkasına mecbur olduğunda kendi özgün dilini koruyamıyorsun. İnsanlar artık karşı kampın adamını düşman gibi görmeye başaldı. Erdoğan düşmanlığı üzerinden anlamsız bir kamplaşma başladı. 50+1'i yakalamak için de herkesi sürece dahil etmek lazım. Dolayısıyla partiler ana omurgalarından uzaklaşmaya başladılar.
İttifak sisteminin, seçim sisteminin domratik çoğulculuğa uygun bir biçimde yeniden dizayn edilmesi gerekiyor. Bir şeylerin yanlış gittiğini görüyorum. Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin yeniden revize edilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Metiner, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu şu sözlerle eleştirdi:
“Genel başkanlık koltuğunu bırakıp gidiyorsun. Giderken koltuklarda gözüm yok diyorsun. Peki Davutoğlu şimdi hangi makam için mücadele ediyor? Partinin başındayken neden mücadele etmedi? Seçim başarısızlığının arkasından kafanı çıkarmak oluyor mu? Çok güçlü bir şekilde gelseydik bütün bu eleştirileri yapacak mıydı Davutoğlu? Babacan ve Davutoğlu, gelir parti için çalışır sonra başarısızlık olunca konuşma hakkın doğar. Bu başarısızlığa katkı sağlayacaksın, hile yapacaksın, ayak oyunları yapacaksın sonra susma vakti değildir diyeceksin. Sen şimdi susacaksın!”
Metiner AK Parti içinde yeni parti iddialarına da şu sözlerle yanıt verdi:
“İhanet olarak görüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan artık ihanete alıştı. Hala olabilecek ihanetlere de hazır olsun. Çünkü ihanetçilerin hepsi temizlenmedi. Kimse kusura bakmasın. Partinin ayağı bir şekilde sürtsün, fare gibi bırakıp kaçacak birçok insan var. İçimizdeki AK Parti'liler dediğim kişiler bunlar. FETÖ ile mücadeleye koyulduğumuzda kaç kişi yanındaydı? Ama siyasetin başka bir dengesi vardır. Zaman zaman bazı insanları yanınızda tutarsınız. Abdullah Gül benim uzun yıllar dost olduğum bir insan. Ama şu an sevmiyorum.
ARKALARINDA DIŞ GÜÇ OLMASA SİYASET YAPAMAZLAR
Selçuklu devletine bakınız. Bir güç elde ettiğiniz andan itibaren ilk yapmaya çalıştıkları şey, sizi en yakınınızdan vurmaktır. Yani gücü bölmektir. Ak Parti sosyolojisini lime lime etmeye çalışıyorlar. Erdoğansız bir Ak Parti ve akabinde de Ak Partisiz bir Türkiye. İnsanların parti kurmalarında hiçbir sakınca görmem. Ama Amerikan emperyalizmi Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğini tasfiye etmeye çalışıyor. Sadece Amerikan emperyalizmi de değil, Batı emperyalizmi, Avrupa'nın bütün başkentleri içerideki bütün unsurlarıyla Ak Parti'nin sosyolojisini parçalamaya çalışıyor. Ne olur? Küçük küçük beylikler halinde Selçukluların yaşadığı gibi Moğollar gelir, onların hegemonyasına girersiniz.
Bu mudur yani? Şu an Babacan, Abdullah Gül ve Davutoğlu'nun yapmaya çalıştığı şey bu. Arkalarında kim olduğunu biliyoruz. Arkalarında dış güçler yoksa zaten siyaset yapmasınlar. Dış güç olmadığını söylüyorlarsa da bizim aklımızla alay etmesinler. Arkalarında dış güçler var ama biz asla Ak Parti sosyolojisinin parçalanmasına izin vermeyiz.”
SİYASETCAFE.COM