Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) en az üç farklı ekip tarafından yönetildiği gündeme geldi. Süleyman Soylu ile Berat Albayrak'ın ekiplerinin yanı sıra AKP içinde en ciddi etkiye sahip kesimin 'kuruluşçular' ekibi olduğu belirtildi.
Süleyman Soylu örgüt içinde yaptığı hamlelerden istediği sonucu alamasa da özellikle içişleri bürokrasisinde ve MİT üzerinde ciddi bir etki alanı yarattı. Soylu’nun şahsında temsil edilen siyaset MHP ile kurulan ittifaktan da aldığı güçle parti üzerinde etkisini artırıyor. 7 Haziran’dan bu yana oluşturulan blokun en önemli harçlarından biri Süleyman Soylu ve ekibi oldu. Dış politikada bir makas değişikliği olmaması durumunda bu damarın daha da güçlenme potansiyeli var.
Berat Albayrak’ın da parti içinde çok büyük güce sahip olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. Bununla birlikte Erdoğan’ın izlediği ekonomik ve siyasal hatta dair önemli katkılar sunduğu çok açık. Berat Albayrak, bir yandan bu siyasetin görünen yüzlerinden biri olurken diğer yandan da kardeşi Serhat Albayrak üzerinden medya etkisini artırmaya çalışıyor. Bu konuda oldukça da yol almış durumda.
KURUŞÇULAR EKİBİ
AKP içinde en ciddi etkiye sahip kesim, partinin kuruluşundan bu yana örgüt içinde bulunan isimlerin yer aldığı ‘kuruluşçular’ ekibi. Bu ekibin önemli isimlerinin nerdeyse tamamı merkez karar organlarının dışına itilmiş durumda.
Bununla birlikte bu fikrin savunucuları partinin hala en kalabalık ve yaygın kesimini oluşturuyor. Buna rağmen neredeyse sesleri hiç çıkmıyor. Tek özlemleri ise yeniden ‘parti’ olabilmek. Bunu da ancak Erdoğan’ın yapabileceğini düşünmeleri onları hareketsiz kılan başka bir olgu. En önemli tartışma başlıkları ise, Erdoğan olmadığı an ne olacak?
Erdoğan’ın domine ettiği partide tek ses görüntüsü yine Erdoğan’ın 'hoşgörüsü' ile zaman zaman deliniyor. Tam da bu anlarda parti içi farklılıklar da gün yüzüne çıkıyor. Af tartışmasından, AB ile yakınlaşmaya, Rusya ilişkisinden, Cumartesi Anneleri’ne kadar birçok konuda bunu görmek mümkün. Son olarak yaşanan Cumartesi Anneleri’ne saldırı bunun en bariz örneklerinden biri. Soylu’nun açıklamalarında da ifade ettiği gibi, bu karar ona ait. Türkiye’de gündem olan bu meseleye dair AKP cenahından açıklama gelmedi. Bu çok alışıla gelen bir durum değil. Parti içinden aldığımız bilgilere göre eleştirilere de muhatap olan saldırı, aynı zamanda AKP siyasetine eylemli bir yön verme arayışı olarak da tartışılıyor. Partiden konuşma olanağı bulduğumuz isimlerin 'Ekonomik ve siyasal sorunlarla boğuştuğumuz günlerde parti politikalarını etkileyecek bu tarz yöntemlerin iyi konuşulup karar verilmesi lazım' eleştirisi, rahatsızlığı ve endişeyi net biçimde ortaya koyuyor.
'ERDOĞAN İÇİN SORUN YOK'
Kuşkusuz çıplak gözle de görülen bakanlar ve partinin önemli isimlerin içinde yer aldığı itiş-kakıştan Erdoğan’ın haberdar olmaması imkansız. Farkında olup neden müdahale etmediğini partiyi yakından takip eden isimlere sorduk. Aldığımız yanıt ilginç. 'Son sözü kendisi söylediği sürece Erdoğan için ortada bir sorun yok. Hatta bu durum onun istediği bir şey. Olası politika değişiklikleri, yeni hamleler konusunda elini rahatlatan bir zemin yaratıyor. Olası makas değişikliklerinde elinin altında sürekli hazır kıta bekleyen bir kesimin olması işini daha da kolaylaştırıyor. O nedenle abartılmadığı sürece müdahalede etmeyecektir.'
Bugün yaşananlar da bu değerlendirmeyi haklı çıkarır nitelikte. Partinin ve ülkenin istikameti konusunda kazığı çakan isim hiç kuşku yok ki Erdoğan. Bunula birlikte AKP içinde Erdoğan’a istikamet önerenlerin sayısı artıyor. Üstelik bunlar Erdoğan’ın sunduğu imtiyazlardan faydalanarak eylemli hale de dönüştürüyorlar. Kriz süreci, AKP içinde birçok dengeyi de değiştirecek gibi.
siyasetcafe.com