11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanı Reşit Aydın, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile istifa ettiğini duyurdu.
Aydın açıklamasında, Abdullah Gül ve beraber hareket ettiği DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'a ağır suçlamalar yöneltti.
Milli Görüş geleneğinin içinden gelen, Refah Partisi, Fazilet Partisi ve AK Parti'de önemli görevler alan Raşit Aydın istifa mesajında zehir zemberek ifadeler kullandı.
Abdullah Gül-Ali Babacan ekibini, 15 Temmuz FETÖ'cü darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı oluşturulan yeni saldırı cephesinde olmakla suçlayan Aydın, "Bu çirkinlikler ve hukuksuzlara her seferinde karşı çıktım" dedi.
Ancak, "yeni bir Gezi provokasyonu" olarak gördüğünü belirttiği Boğaziçi Üniversitesi olayları ve adı geçen siyasetçilerin bu süreçteki söylemleri ile "ilişkilerinin sürdürülemez" hale geldiğini vurguladı.
Reşit Aydın şu ifadeleri kullandı;
“Aramızdaki görüş ayrılıkları, kendilerinin önderlik ettiği yeni siyasi oluşum sürecinde arttı. Özellikle 15 Temmuz sonrası FETÖ ve işbirlikçilerinin Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik saldırılarının siyasi patiler iltisaklıyla olduğunu müşahade ettim. Bu çirkinlikler ve hukuksuzluklara da her seferinde karşı çıktım.”
Son olarak yeni bir “GEZİ” denemesi olarak sunulan , örgütlenen ve de ne yazık ki Abdullah Gül, Ali Babacan tarafından da desteklenen Boğaziçi Üniversitesi kalkışma eylemleri, bizim açımızdan bu ilişkiyi ürütülemez ve çekilmez hale getirdi.”
Bardağı taşıyan son damlanın ise söz konusu siyasetçilerin HDP'ye destek açıklamaları olduğunu altını çizen Raşit Aydın sözlerini şöyle tamamladı:
“Şartsız ve koşulsuz Türkiye Cumhuriyeti devletinin yanında emrinde olduğumu, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik her türlü saldırının ve iftiranın karşısında açıkça duracağımı bil vesile belirtiyorum. Baskılara rağmen de tweetlerimi silmedim. Silemezdim. Silmeyeceğim...”
İstifa metninin tamamı şöyle:
"Kamuoyuna Zaruri Açıklama
Milli Görüş geleneğinin içinde, Refah Partisi, Fazilet Partisi'nde görev aldıktan sonra AK Parti içerisinde İstanbul teşkilatlarında ve yerel yönetimlerde birdava adamı olarak vazifeler yaptım.
11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün talebi üzerine, 2014 yılından başlayarak, bilabedel yaptığım danışmanlık görevini, bir süre önce 'fiilen' bitirmişti. Bu süre zarfında, Türkiye'nin yaşadığı bir çok siyasi, ekonomik ve sosyal kültürel vakalara 'hususi' manada da şahitlik ettim.
Ancak aramızdaki görüş ayrılıkları, kendilerinin önderlik ettiği yeni siyasi oluşum sürecinde arttı. Özellikle 15 Temmuz sonrası, FETÖ ve işbirlikçilerinin Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik saldırılarının siyasi partiler iltisaklığıyla olduğunu müşahade ettim. Bu çirkinlikler ve hukuksuzluklara da her seferinde karşı çıktı.
Son olarak Türkiye'ye karşı yeni bir 'GEZİ' denemesi olarak sunulan, örgütlenen ve de ne yazık ki Abdullah Gül, Ali Babacan tarafından da desteklenen Boğaziçi Üniversitesi kalkışma eylemleri bizim açımızdan bu ilişkiyi yürütülemez ve çekilemez hale getirdi.
HDP'nin kapatılmasına ilişkin davaya karşı geliştirilen ve ısrar edilen 'siyasi dil' ve HDP'ye destek açıklamaları da bardağı taşıran son damla olmuştur.
Kendi isteğimle ve kararımlaa bu nedenlerle; 11. Cumhurbakanı Abdullah Gül'ün danışmanlığı görevinden istifa ettiğimi ve de herhangi bir ilişiğim kalmadığı gereği hasıl olmuştur.
Şartsız ve koşulsuz Türkiye Cumhuriyeti devletinin yanında ve emrinde olduğumu, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik her türlü saldırının ve iftiranın karşısında açıkça duracağımı bil vesile belirtiyorum. Baskılara rağmen de tweetlerimi silmedim. Silemezdim. Silmeyeceğim...
Benim kararıma karşı yapılacak her türlü açıklamaya karşı hukuki haklarım saklı kalmak kaydıyla,
Kamuoyuna saygıyla bildiririm."
Siyasetcafe.com