Günümüzün en çok konuşulan konusu Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi. Neden Rusya Ukrayna’ya savaş açtı ve Rusya tüm dünyayı karşısına aldı. Neden ABD ve NATO ülkeleri Ukrayna’ya verdiği sözü tutamadı?
Neden ABD başkanı Biden “Rusya’ya müdahalemiz söz konusu değil” açıklamasını yaptı. Türkiye bu savaşın neresinde olmalıdır? Bu soruların cevaplarını vermeden önce birkaç konuya değinmekte fayda görüyorum.
Tek tek cevap aranan sorulardan önce “Karadeniz’in Rusya ve ABD için önemi nedir?” bunu irdelemek lazım. Rusya uzun yıllardan beri Karadeniz’e ulaşmak ve sıcak denizlere kavuşmak için mücadele eden ve bu uğurda Osmanlı İmparatorluğu ile uzun uzadıya savaşlar yapmıştır. Rusya için Karadeniz ve oradan da sıcak denizlere ulaşmak çok önemlidir. Fatih Sultan Mehmet Han, önce 1453 de İstanbul’u 1461 de Trabzon’u ve son olarak da 1475 de de Kırım’ı alarak Karadeniz’i bir Türk gölü haline getirdi.
Bundan sonra Rusların sürekli Karadeniz’e ve oradan da sıcak denizlere inme hayalleri hep sıcak gündem oluşturmuştur. Her fırsatta bu ideallerine çare aramışlardır. En son 1.dünya savaşında depreşen bu idealleri yine büyük bir hüsrana uğrayarak bir başka bahara kalmıştır.
ABD Rusya’nın sıcak denizlere inmesini ve o denizlerde söz sahibi olmasını istememektedir. Bu nedenle NATO hikayesiyle bir takım kurnazlıklar yaparak Rusya’yı sıkıştırmak ve yakınlarında NATO üstü kurup onu kontrol etmek istemektedir. Bu nedenle de son kurbanı da Ukrayna olmuştur. Bu hikayenin başlangıcına da Avrupa Birliğini dahil etmiştir.
Türkiye Rusya’nın uçağını Suriye sınırlarımıza yakın bir yerde düşürüp neredeyse savaşın eşiğine geldiğinde de NATO ülkeleri Türkiye’de ki Patroit hava savunma sistemlerini geri çekip ülkemizi Rusya’nın karşısında tek başına bırakmıştır. ABD, PKK gibi terör örgütüne 2500 tır silah gönderiyorken Ukrayna’yı savaşa itip PKK ya gönderdiği silahların %10’nun bile Ukrayna’ya göndermeyip onu Rusya’nın yani Putin’in önüne atmıştır.
Bu tamamen ABD oyunu olduğu halde Rus Lider Putin hiç çekinmeden tüm dünyayı karşısına alıp geri adım atmamıştır. ABD’nin aslında yapmak istediği bir taşla iki kuş vurmaktı. Yani iki ülke Rusya ve Türkiye’nin birçok yerde aynı görüşte olması ABD’yi ürkütüyordu. ABD NATO bahanesiyle Rusya’nın yanı başında olmak ve aynı zamanda Türkiye’yi de tehdit etmek amacındaydı. Ama Putin tüm oyunlarını bozmuştur ABD’nin.
Aynı zamanda Türkiye’nin de elini rahatlatmış ve bölgede daha güçlü hale gelmesini sağlamıştır. Olan Ukrayna’ya ve halkına olmuştur. Bu süreçte Ukrayna geçmiş dönemde Rusya’dan ayrıldığı için çok dirençli olacağını zannetmiyorum. Ama gelmiş olduğu bu durumda bir an önce Rusya ile ateşkes ilan edip inadından vazgeçmesi ve müzakere ile bu savaşın sonunu getirmesi gerekmektedir. Savaş sadece ekonomik olarak değil masum sivillerin de katledilmesi ve günümüz dünyasında da kabul edilmeyen bir sonuçtur.
ABD’nin ve Avrupa Birliği ülkelerinin yazmış oldukları Ukrayna senaryosu duvara toslamış ve hiçbir ülke Rusya’yı karşısına almaya cesaret edememiştir. Zavallı Ukrayna’da bu ülkelere güvenerek girmiş olduğu bu yolda tek başına bırakılmıştır. Bu oyunu bozan Putin’li Rusya, hiçbir tehditte boyun eğecekmiş gibi durmamıştır. Tüm dünya Rusya’ya ekonomik ambargo uygulamaya çalışsa da kısa bir süre sonra geri adım atacakları da görünür gibidir.
Ülkemiz için nasıl bir yol ve diyalog geçerlidir. Ne Rusya ne ABD ne Avrupa Ülkeleri nede NATO ülkeler bizim iyiliğimizi isteyecek kadar cömert değillerdir. Bu ülkeler ilk fırsatta bizim boyun eğmemizi ve teslim olmamızı isteyecek kadar alçak bir siyaset üretecek kadar ileri düşüncededirler. Biz ülke olarak bu durumu fırsata çevirip daha da büyüyerek bu durumdan çıkmamız gerekmektedir. İyi bir dış siyaset yürütmemiz gerekmektedir.
ABD nin NATO fiyaskosu suya düşmüştür. Rusya’nın yani başında kurulacak bir sisteme izin vermemesi tabi ki bizim içinde iyi bir fırsat olmuştur. NATO kılığı altında kurnazlık yapmaya çalışan ABD’nin bozulan planlaması bu büyük ülkenin tüm dünya gözünde değer kaybetmesine neden olmuştur. Bu süreç en fazla belki Ukrayna’ya zarar verecektir ama ABD de bu süreçten çok büyük ders alarak çıkmış olacaktır. Rusya ve Putin sadece Ukrayna’yı değil ABD ve NATO’yu da yenmiş olacaktır.
Türkiye bu savaşın neresin de durmalı? Her iki cepheye de aynı uzaklıkta ve müzakerelerde de başrol oynamalıdır. Ne Rusya gibi bir ülkeyi karşısına almalıdır. Nede ABD gibi bir ülkeyi karşısına almalıdır. Bu arada Ukrayna’yı da kaybetmemelidir. Ticari hacmimiz en fazla olan ülkelerden bir tanesi. Özellikle turizm açısından ülkemizin %40'lara varan bir katkısı olan bir ülke. Diğer ticaret hacmimiz de göz ardı edilemez. Aynı şeyleri Rusya için de söylemek mümkündür. Rusya ile de turizm ve diğer ticaretlerimiz üst seviyede seyretmektedir. Biz ülke olarak hiçbir ülkeye taraf olmamamız gerekmektedir. İyi bir arabulucu olabilirsek tüm dünyanın gözünde en üst seviyeden görünmeye devam edilebiliriz.
Ancak bir başka konuda bizim bu kısır döngüde her cephe düşmanımız konumundadır. Bizim kendimizden başka dostumuz olamayacağını tarih bize defalarca gösterdi. O yüzden bizim dostumuz olamaz bu ülkeler. Sadece çıkarlarımız doğrultusunda bize faydalı olabilirler. Biz asil bir milletiz ve bu asilliğimiz sonradan kazanılan bir karakter değildir. Vatan söz konusu oldu mu gerisi teferruattır. En son 15 Temmuz olaylarında da göründüğü gibi; pijama ile tank kovalayan vatandaşlarımız, helikopterlere ıslık çalıp “gel aşağı” diyen vatandaşlarımız ile dolup taşan, vatan söz konusu oldu mu?
Arkasına hiç bakmadan koşan bir milletiz. Başka milletler gibi ülkemizden kaçıp başka bir ülkeye sığınmak bizim defterimizde olan bir durum değildir. Ölürüz ama vatanımızı ne veririz ne de terk ederiz. Bizim için esaret değil tam bağımsızlık söz konusudur. Buradan giderek bu Ukrayna savaşı bizim için sadece iyi bir dış politika izlenerek fırsata çevrilecek duruma getirilmelidir.
Düşmanımız aynı düşmandır. Dostumuz sadece Türk milletidir. Bunun dışında ne ABD ne NATO ülkeleri nede Avrupa birliği ülkeleri bizim dostumuzdur. İlk fırsatlarında bizi yok etmek için fırsat kollamaktadırlar. Birinci dünya savaşı en güzel örneklerdir. Ama bizimle savaşacak bir milletin varlığı artık dünya üzerinde var mıdır bilinmez. Bizim içimizde ki şer gurupları ve dış güçlere verdikleri destekleri yok edersek hem medeniyetler seviyesinin en üstünde süper güç olabilecek kadar asil hem de ekonomik olarak sürekli kendine yetecek kadar da bağımsız bir ülke konumunda olabileceğiz. Ama bu şer odakları bizi bırakırsa tabi.
Savaş bir milletin kaderi olamamalı ve kesinlikle ölümle bitecek kadar da adı olmamalı. Ekonomik savaş olur, yaptırım olur veya daha benzerleri olur ama öldürmek, bombalamak, yakıp yıkmak günümüz dünyasının en büyük ayıbı konumundadır. Hiçbir ülke başka bir ülkenin topraklarına girip o ülkenin bağımsızlığına el uzatamaz. O ülkenin vatandaşını öldüremez. Medeniyetten, diyaloglardan, bağımsızlıklardan bahseden bu sözde gelişmiş ülkeler çıkarları doğrultusunda gücü yetecek olduğu ülkelere bu zulmü ne yazık ki yapmaktadırlar. Ben buna kocamak yazık diyorum ama çok değil; Saray Bosna’da yapmadılar mı? Ne yazık ki emperyalist ülkeler bu doğrultuda kendilerini haklı bulup gerekli zulmü yapabiliyorlar.
19 şubat 2022 de CNN muhabirinin ABD başkanı Biden’e “Türkiye’de Ak Parti hükümetini destekliyorsunuz?” sorusuna Biden; “Ben asla ABD halkının çıkarı olmayan işlere girmem” gibi korkunç bir cevap vermiştir. Konuşmasının devamı var ama asıl yazmak istediğim mesele ne ABD ne Rusya veya diğer gelişmiş devletler kendi vatandaşının dışında bir başka ülkenin vatandaşını asla ve asla düşünmemişlerdir.
Ölen kendi vatandaşları olamadığı sürece onlar için ölenlerin hiçbir kıymeti olamamıştır. Bu ne Irak’ta ne Suriye’de ne Bosna Hersek’e ve nede Ukrayna’da ayrıcalık değildir. Kısacası menfaatleri ne gerektiriyorsa bu doğrultuda gidecekleridir.
Bizim dünya üzerinde tek dostumuz kendi vatandaşımızdır. Başka ülkeler birbiriyle ittifak yapıp bize savaş açabilirler. Onlar bir şekilde birbirleriyle akrabalık içerisindedirler. Ama bizim böyle bir seçeneğimizin olması söz konusu bile değil. O yüzden bizim bu stratejik durumlarda el birliği ile tek vücut olup hareket etmemiz lazım. Savaşa hayır ama bağımsızlığımıza göz diken her kim olursa olsun dik durmamız gerekmektedir. Bu dönem dost gibi görünen ama ilk fırsatta arkamızda kuyu kazan çok millet görmekteyiz.
Allah bu millete bir daha “İstiklal Marşı yazdırmasın.” Allah bu milletin yar ve yardımcısı olsun.