Rusya-Ukrayna çatışmasını, Ukrayna’nın bağımsız bir devlet olduğu perspektifinden değerlendirdiğinizde Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği sonucuna varılır ki batı da daima bu argümanı kullanmaktadır. Oysa meselenin özü ve arka planda görmek istemedikleri başka gerçekler vardır ki Türkiye’de buna dâhildir.
Meselenin özüne geçmeden evvel kısa bir hatırlatmada bulunacak olursak, eski bir Sovyetler Birliği ülkesi olan Ukrayna ile Rusya’nın politik anlamda çatışması, Ukrayna’nın AB ile NATO üyeliği girişimleriyle başlamıştı. Rusya yanlısı dönemin Ukrayna devlet başkanı Viktor Yanukoviç’in, ülkenin batıya yönelmesini engellemek için 2013’te AB ortaklık anlaşmasını askıya almasıyla aynı yıl batı yanlıları aylarca “Bağımsızlık Meydanı”nda toplanarak Yanukoviç’in kararını protesto etmişlerdi.
Rusya yanlılarının da meydana çıkmasıyla protestolar iç çatışmaya, karışıklılığa dönüşmüş ve olaylar kontrol çıkmıştı. Olayların yatışması için Viktor Yanukoviç, Rusya’ya kaçtı ancak artık Ukrayna halkı batı ile Rus yanlısı olmak üzere kutuplaşmış, ikiye bölünmüştü.
Yanukoviç’in 2014’te iktidardan devrilmesinden sonra yapılan erken seçim sonucunda Petro Poroşenko devlet başkanlığına seçilmişti. Nisan 2019 seçimlerinde komedyen Volodimir Zelenskiy, adını bir Tv dizi olan “Halkın Hizmetkârı” partisinin aday oldu ve başkanlık koltuğuna oturdu. Parlamento da yaptığı yemin törenine Türkiye’den Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay da katılmıştı. Dileyen Volodimir Zelenskiy’in izlediği politikaların, siyasetin ayrıntılarını okuyabilirler. Bu noktadan sonra benim üzerinde duracağım ayrıntı, Rusya-Ukrayna üzerinden çatışmaya dönüşen sorunların arka planı ile AKP’nin yürüttüğü örtülü siyaset ile nedenleridir.
AKP’nin örtülü siyaseti ve arka planı
AKP’nin Rusya’ya karşı savaşı durdurma çağrısı, ara buluculuk girişimi vs. abartılacak bir mevzu değil çünkü yalnız Türkiye değil bütün dünya ülkeleri savaşın durdurulması çağrısını yaptı, yapmaya da devam ediyor. Fakat Türkiye’nin besleme basını, Putin-Erdoğan arasındaki bir saatlik telefon görüşmesinden bile sanki Putin, Erdoğan’ın öneri ve teklifini kabul etmiş, ikna olmuş gibi dezenformasyon haberler yaptılar. Bir saatlik görüşme Türkiye’de yaygara haline getirilirken Kremlin Basın Servisinin görüşmeye ilişkin yaptığı kısa açıklamaya göre Putin, Rusya’nın amaçlarını ve bu amaçlarına ulaşıncaya kadar da operasyona devam edeceğini Erdoğan’a da söylemiş. Besleme basının dünya liderleriyle Erdoğan’ı karşılaştırmalarını, kıyaslamalarını ve gerçekdışı söylemlerle halkı manipüle etmelerinin nedenlerini artık bilmeyen yoktur. İşte bu görüşmede de aynı taktiğe başvurdular ancak Erdoğan’ın arabuluculuğa soyunmasının, diyalog çağrısının ve hatta telaşa kapılmasının ardında Karadeniz de bekleyen yağ gemileri değil, çok daha başka nedenler ve gerçekler vardır.
Sözünü ettiğim gerçeklerler ve bugün devam eden Rusya-Ukrayna çatışmasının ana nedenlerinden birisi de ABD ile İsrail’in 1995’dan beridir Doğu Akdeniz, Karadeniz hattında ortaklaşa yürüttükleri küresel enerji siyasettir. Rusya, açıkça rahatsızlığını dile getirirken Türkiye ise kendi çapında bu siyasetin bir parçası olmaya çalışıyordu. AKP’nin bu çabası, kamuoyuna birçok defa petrol ve doğalgaz bulundu müjdesiyle veriliyordu. Akçakoca’da, Sakarya’da, Karadeniz’de birçok defa doğalgaz bulduğunu söyleyen iktidar 2013’te, Taksim meydanında doğalgaz bulduklarını dahi iddia etmişti. 2004’ten beridir aralıklarla doğalgaz ile petrol bulduğunu söyleyen iktidarın doğalgaz ücretlerini düşürmesi gerekirken sürekli zam yapması doğru okunduğunda sözde verdikleri müjdenin gerçek dışı, manipülasyondan ibaret olduğu görülecektir. Çünkü gaz ve petrol üzerinden yaptığı örtülü siyasetteki amacı, İsrail üzerinden ABD ile yeniden ilişki kurmak ve bu ortaklığa dâhil olma çabasıdır.
Batı, Ukrayna’yı yem olarak kullanıyor
Doğu Akdeniz’de ABD-İsrail işbirliğinde kayda değer enerji kaynağının keşfedilmesiyle birlikte küresel enerji piyasalarını da harekete geçirdi. Özellikle de İsrail’in Leviathan havzasında 600, Mısır’ın Zorh havzasına yakın bölgede 120, Tamar havzasında 260 milyar metreküp gazın yanı sıra Kariş ile Tanin adındaki açık deniz alanında 34 milyon varil hafif petrolün keşfedilmesiyle, Doğu Akdeniz-Körfez ve Karadeniz üçgeni ilginç diyebileceğimiz gelişmelere neden oldu.
AKP ise öncelikle gaz arayışlarıyla İsrail-ABD ortaklığına dâhil olmak istedi ancak bu çabası karşılık bulmadı. Rus-Ukrayna çatışması ise iktidar için kaçınılmaz bir fırsat oldu. ABD’nin yoğun ilişkileri olan Ukrayna ile Rusya arasında arabuluculuk rolünü üstlenerek ABD’nin bölgedeki stratejik ortağı İsrail üzerinden yeniden ilişkileri geliştirme çabasına girdi. AB ülkelerinin Rusya’ya uyguladıkları yaptırımların yanında AKP iktidarının tavrı devede bile kulak değil fakat buna rağmen Zelenskiy Erdoğan’a övgüler yağdırdı.
Zelenskiy’in İsrail’den arabuluculuk talebinde bulunması da tesadüf değil, Erdoğan ile Zelenskiy’in kulis anlaşmalarının bir yansımasıdır. Daha net ifadeyle AKP, “One Munit”ten yüz seksen derece dönüş yaparak İsrail ile Ukrayna üzerinden ABD ile köprüleri yeniden kurma çabasındadır. Bir yandan bölgedeki BAE ile Katar gibi kabile/aşiret gibi ülkelere can damarımız varlıklarımızı satarak seçim öncesi gelir sağlamayı planlarken diğer yandan da seçim öncesinde iktidarda kalma olasılığını ABD desteği ile sağlamlaştırmaktır. AKP’nin “İstanbul Kanalı”ndaki ısrarı ve Montrö’yü sulandırmalarının yanı sıra Yunanistan’ın Ege’de ki 18 adayı işgal etmesine, Dedeağaç’ta Ege ile Karadeniz’i gözetleyen ABD üslerinin kurulmasına sessiz kalmaları, ABD’yi sevindiren gelişmelerdir.
Ukrayna-Rusya çatışmasına bir de bu perspektiften baktığımızda ABD’nin Doğu Akdeniz-Körfez ve Karadeniz’de Rusya’yı izole etmek, Çin’in önünü kesmek için Ukrayna’yı yem olarak kullandığı görülecektir. AKP’nin arabuluculuğa soyunması, Zelenskiy tarafından İsrail’e arabuluculuk çağrısı, yukarıda da belirttiğim üzere tesadüf değildir. Tüm bu girişimler AKP’nin, ABD’nin Körfez-Karadeniz hattındaki yeni politikası içinde yer alma çabalarının bir sonucudur.
Keza Ukrayna basınının yoğun bir şekilde Rus askeri öldürüldü, tankı imha edildi, füzesi düşürüldü gibi dezenformasyon haberlere başvurmasının ardında da Zelenskiy ile batı basını vardır. Ukrayna üzerinden gerçekleşen bu çatışmanın özeti; Doğu Akdeniz-Körfez ve Karadeniz üçgeninde güçlü bir şekilde gelen ABD’yi Rusya’nın durdurma girişimidir. ABD’nin yeni siyasetinde Ukrayna yem olarak kullanılırken Türkiye ise Ukrayna ve İsrail üzerinden bu siyasetin bir parçası olma mücadelesi vermektedir.