MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 7 Haziran Seçiminin arkasından dillendirdiği 5. Parti ifadesi vardı.
O zamanlar herkes 5. Partinin AK Parti içerisinden çıkacağını düşünüyordu. Ancak, öyle olmadı.
Sayın Bahçeli’nin 5. Parti söylemi bugün hala gündemde duruyor ve giderek ilginçleşiyor.
Nasıl mı?
15 Mayıs’ta muhaliflerin ilan ettiği Olağanüstü Tüzük Kurultayı’nı tanımayan Sayın Bahçeli, Kurultay’a da katılmayacağını açıkladı.
12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin aldığı kararı ve atadığı çağrı heyetini tanımayan MHP Yönetimi, bu kararı Yargıtay’a taşımakla kalmadı, şimdilik Tosya ve Gemerek Mahkemelerinden yürütmeyi durdurma kararı aldığını ilan etti.
Kararı gören yok. Sadece Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk’ün açıklaması var. MHP Genel Merkezi, kendisini destekleyen üst kurul delegeleri vasıtasıyla ülke genelinde başka mahkemelerden de bu türde kararlar aldırmaya uğraştığı gelen bilgiler arasında.
Çankaya İlçe Seçim Kurulu’nun “benim yetkim değil, aranızda halledin” dediği kararının ardından gelen Gemerek ve Tosya’daki durdurma kararları ülke gündemine bomba gibi düştü.
Hatta bu kararı duyunca, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun eşinin bile ağzı açık kaldı.
Şimdi, MHP Genel Merkezi de, muhalifler de “hukukun üstünlüğü”ne sığınıyorlar. Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç dahil olmak üzere her hukukçudan farklı bir görüş çıkıyor ortaya. Ancak, hukukun üstünlüğünün toplumsal karşılığı, yapılan anketlerde de görüldüğü üzere % 30’lara düşmüş.
Ergenekon, Paralel Yapı filan derken, epeydir hukuka olan inanç yerlerde sürüyor maalesef.
Muhalifleri temsil eden 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin yetkilendirdiği “Çağrı Heyeti” 15 Mayıs’ta Olağan Üstü Tüzük Kurultay’ını gerçekleştirmeye, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de gerçekleştirmemeye çalışıyor.
Bunu hepimiz görüyoruz. Asıl önemli olan durumun bundan sonra nasıl gelişeceği?
Mevcut MHP üst kurul delege sayısının bir fazlası bu çağrıya icabet ederse ne olacak?
Bu çağrıya icabet eden üst kurul delegeleri Tüzük Kurultayı’nda Genel Başkan maddesini değiştirir ve yeni bir Olağanüstü Genel Kurul tarihi belirse işte o zaman ortalık iyice toz duman!!!
Diyelim bunlar oldu ve muhalif adaylardan biri de bu yeni Olağanüstü Kurultay’da Genel Başkan seçildi.
Açıkça belli ki, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve mevcut MHP Yönetimi bu kararı tanımayacak.
O zaman MHP’de iki genel başkan, iki Genel Merkez Yönetimi mi olacak?
Mevcut hukuk sistemimizle; bu ikiz paralel parti yapısının oluşma ihtimalini kimse göz ardı edemez.
MHP’deki Genel Başkanlık yarışı ve değişim talepleri sadece MHP’nin meselesi değil. Tüm ülkeyi ilgilendiriyor. Önemli olan, bu değişimin neler getirip, getirmeyeceği konusu.
Arka planı aslında çok net.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkanlık Sistemi arzularına bir türlü gem vuramıyor. Bu arzulara AK Parti içinde yetkilerini MKYK’ya devreden Başbakan Davutoğlu’nun ne kadar direneceği de belli değil. Her an altından sandalyeyi çekebilirler.
Erdoğan ve Davutoğlu’nun artık gizlenemeyen çekişmeleri, AK Parti içerisinde büyük fırtınalar oluştururken, güçlü bir MHP’nin, AK Parti’yi en azından tek başına iktidardan edeceğini bugün körler bile görüyor.
Böyle bir kritik eşikte MHP’de yaşanabilecek bir değişimin, MHP’lilerin eline bırakılmak istenmediği de aşikar.
MHP’nin Olağanüstü Kongre süreciyle oluşan karmaşa ne kadar uzarsa o kadar AK Parti’nin işine gelir.
Sonuç olarak; tüm bu yaşananlar MHP’de bir ayrışmayı da gerçekleştirebilir. Muhalif adaylardan öne çıkan Meral Akşener yeteri kadar mağdur edilirse, kendisiyle yola çıkanların talebiyle oluşacak bir yeni parti isteğine direnebilir mi?
Veyahut, Genel Başkanlığı Devlet Bahçeli kaybederse kendisi Meclis’te yeni bir parti ile grup da kurabilir.
Garip gelse de bu süreçte; iki Genel Merkezli, iki Genel Başkanlı bir MHP de oluşabilir.
Her durumda Sayın Bahçeli’nin ortaya attığı 5. Parti iddiasını yabana atmamak gerekir.
Olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz bu ülkede.
Hakan Sönmez siyasetcafe.com