3 Mayıs ATSIZ ve Gençlik!
3 Mayıs denince akla elbette ilk gelecek isim Hüseyin Nihal Atsız`dır.
Atsız denince de benim aklıma bir dik duruş, bir dava adamı, bir şair , bir mütfekkir ve en önemlisi bir kahraman gelmektedir.
Elbette Atsız`a tüm bu özeliklerini veren maziden aldığı Türklük bilincini atiye taşıma arzusunu hücrelerine kadar indirgemiş olmasıdır.
Öyle ki, sevgilinin kalem kaşında, sofrasındaki aşında, dağdaki kardelende, gökteki bozdoğanda , yolda ki sonsuzlukta hep Türklük görmüş ve cümlelerine onu aksettirmiştir.
Bir yılan gibi sürenmektense, bir Bozdoğan gibi semalarda süzülmeyi, bir arslan gibi kafese konulmaktansa biz bozkurt gibi hürriyet için ölmeyi kendisine hayat felsefesi yapmış ve Türklüğün son yüzyılının unutulmazları arasında yerini almıştır.
Verdiği mücadeleyle, TÜRK OCAKLARININ misyonunu tamamladığını savunmuş ve dev gibi bir ÜLKÜ davasının fikir babası olmuştur.
İşte o mücadele sonucunda genlinen noktanın zirve günüdür 3 Mayıs.
Ve o gün TÜRKÇÜLÜK bayramı olarak milletimiz tarafından kutlanmaktadır.
Dikkat edin TÜRKÇÜLÜK diyorum, zira bunu MİLLİYEÇİLİK bayramı olarak taklidi kutlayan kesimler de var.
Türkçülük ile Milliyetçilik arasında dağlar kadar fark vardır.
Bunun yegane gerçeğine Nihal Atsız`ın hayatı, mücadelesidir.
Biz Türkçülük derken bizleri Hitler veya Stalin faşizmi ile karıştıran bir sürüde aptal var ki, onlara cevap vermek gerekmez.
Zira Türkçüler cahillerle sohbeti kesecek kadar Mevlana`yı da anlamış insanlardır.
Atsız`ın her eseri dolu dolu okunmalı ve bu memleket bel kimiğini korumak için yeni Atsızlar mutlaka yetiştirmelidir.
Zira Atsız`ın dediği gibi ` Bize bir gençlik lâzımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın.`
Ve Atsız o gençliğe şu beyitlerle sesleniyor;
`Ölümlerden sakınma, meyus olmaktan utan!
`Hayatın kamçısıyla sızar derinden kanlar, Senin büyük derdinden başkaları ne anlar? Vicdanını “Paris”e, “Moskova”ya satanlar, Küfür diye bakarlar senin dualarına. `
|
|
Evet, Nihal Atsız, Türkiye`de değil de Afrika`da doğsaydı da yine Türkçülük yapardı.
Nihal Atsız, ne zulüm görürse görsün, ne kadar tabutluklara atılırsa atılsın yine Türkçülük yapardı.
Nihal Atsız, devletin başında kim olursa olsun doğru bildiğini söylemekten asla çekinmez bu duruşunuda Türkçülüğü`ne bağlardı.
Nihal Atsız, Tanrı dağları kadar Türk`tü ve uçmağa vardığında Tanrı Dağılarında Kürşad ona mutlak `hoş geldin oğlum ATSIZ` demiştir.
Bu vesile ile; Atsız`ın şahsında ebediyete intikal etmiş bütün 3 Mayıs`ın karamanlarını saygı, sevgi ve hürmetle yad ediyorum.
Ruhları Şad Olsun!
Selçuk Düzgün