28 MAY!
Ayrılıklar küçük sevgileri öldürür ama büyük sevgileri güçlendirir.
İşte Azerbaycan tarihi böyle sevgiler üzerine kurulmuş ayrılıklarla başlayan yüce değerler büyüye büyüye bu günkü müstakil devletin kurulmasını sağlamıştır.
Bakü adının anlamı; `Rüzgar` demektir.
Yani Bakü`ye rüzgarlar şehride denir.
Bu açıdan acılarıda, sevinçleride rüzgar gibi sert, rüzgar gibi hızlıdır.
Ve Azerbaycan`a OD`lar yurdu derler.
Tasavufta `OD` yanmanın en yüksek mertebesidir.
Azerbaycan`ın yangınıda her açıdan derindir.
Öyle olmasa;Fuzuli`ler, Nizami`ler, Nesimi`ler çıkarmıydı bu topraklardan?
Öyle olmasa; Alibey Hüseyinzade`ler, Hüseyin Cavit`ler , Ahmet Cevat`lar, Mehmet Emin Resulzade`ler istiklalini canı pahasına haykırırlarmıydı bu coğrafyalardan?
Öyle olmasa;her karış toprağı şehit kanı ile sulanırmıydı?
Evet Bakü rüzgarlar şehridir ve rüzgarın görevleri vardır.
En büyük görevlerinden biri de, yangın söndürür… ama her ateşe aynı derece tesir etmez.
Örneğin; mumu söndüren rüzgar başka bir yangını güçlendirdirir.
Azerbaycan`a geldiğimde bu kadar terin tefekkürler, ilimle, sanatla ve Türk`ün gerçek tarihi ile yüzleşeceğimi tahmin edemezdim.
Bu yüzleşme Türkiye`deki Türk Tarihi eğitimi konusunda ne kadar eksik, yalan ve sahte eğitildiğimiz konusunda ufkumu çok geniş açtı.
Ve Atatürk`ün ''Azerbaycan'ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir'' sözünün manasını daha derinden öğrendim.
O söz başka bir ülkeye, başka bir tarihe, başka bir millet söylenmemişti direk insanın kendi kendine olan muhtaçlığını anlatıyordu.
İşte yazımızın başlığı olan `28 MAY` yani 28 Mayıs tarihi, SSCB`nin rüzgar olup mum niyetine söndürdüğü Türk Cumhuriyetinin hüznünü yaşayan milletin yıllar sonra aynı bayrakla, aynı milletle bir kasırga yangınıyla geri dönüşünün destan günüdür.
Mum ışığı gibi söndürülen Cumhuriyet , rüzgarın yangına dokunması ile alevlenmiş ve bugünkü durumuna gelmiştir.
Evet bu yıl Tarihte kurulan ilk Türk Cumhuriyeti olan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 96. Yılıdır.
O Cumhuriyetin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mehmet Emin Resulzade, ve dava arkadaşlarını saygı, sevgi ve hürmetle yad ediyorum.
Bize düşen bu istiklale sahip çıkmak, mum acizliğine düşmeden kendi yangınımızla Karabağ`a yönelmektir…
Geç kalıyoruz, aciz kalıyoruz ve gün geçtikçe utanıyoruz…
Bu bayrağa, bu cannet vatana, bu asil millet sahip çıkmalıyız ve o üç renkli ulu bayrağı Karabağ`a asmalıyız.
Hem ne demişti Resülzade `Birkere yükselen bayrak, birkere yere inmez`
Bu günlerde eski SSCB geri gelir mi tartışmalarına son sözümüzü diyelıim; o bayrak yere inmeyecek, indirmeyeceğiz!…AND OLSUN!
Selçuk Düzgün