Tarihe, tarih denmeye başladığında Türeyiş Destanı ile adımızı andılar.
Belleklerine yazdıkları bu destanı nesilden nesile aktardılar.
Tarih kapılarını böyle açtı bize.
Teoman'la haykırdılar İstiklali, Mete ile ordusunu kurdular.
Ve tarih yazılı döneme geçince tarihe mühür olsun diye taşa kazıdılar atalarımızın öğütlerini.
Dünyanın kapılarını bize kapatanlara karşı dağları eritip yeniden çıktık sahneye.
Dünya ne kadar büyük merak etik.
Kıtaların kapılarını tek tek açarak sefer eyledik.
Oğuz Kağan destanıyla başlayan seferlerini Roma kapılarına dayandırdı Başbuğ Attila.
Böylece çıktı avrupa devletleri ortaya.
Ve karşısında diz çöken papaza şöyle haykırdı Atilla “Siz şaşırmışsınız. Tanrı'nın oğlu mu olur? O tektir.”
Bumin ve İstemi Atalar, Bilge ve Kültigin.
Taşa yazdılar adlarını TÜRK diye.
“Ben Tanrı dan olma, Türk Bilge Hakan! Sözlerimi iyice işitin!” diye haykırdılar.
Ve devlet-I ebedi müddeti tarihin kapıların şöyle mühürlediler “Ey Türk Milleti, işit: Üstteki mavi gök çökmedikçe, alttaki yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir!” Çökmedi mavi gök, delinmedi yağız yer…
Bir ses haykırdı “Ben Satuk Buğra Han! El aldım Atam Bilge Kül Kadir Han dan! “
Ve bir anda “Ya Muhammed deyiverdi, şehadetle” Alp tik , Alperen olduk!
Ak kefeni giymiş Başbuğ Alparslan’la Anadolu kapılarına böyle bismillah dedik.
Selçuk Atam hediyesi, Ertuğrul Babam emaneti, Anadolu çilesinden Ki bin, Kayı Beyi Osman derim ki; Hele gelin! Devlet-i ebedi müddet, sonsuza kadar adalet, sonsuza kadar devlet, sonsuza kadar hürriyet, sonsuza kadar Millet!
Bizans kapılarına dayanan ki?
Hilali nakşeden kim?
Denize karadan yürüyen kim?
Alevi semadan düşüren kim?
Çağ açıp, çağ kapayan, Toy kurup Tuğlar diken, Fethedip İstanbulu, Türk kılan kim?
Üç kıtaya Nizamı Alem-I götüren kim?
Gün geldi, dört yönden kuşatıldık!
Can evimizden vurmaktı niyetleri, asırları hafızamızdan silmekti.
Şah damarında cenge tutuştuk Osmanlı'nın, tırnaklarımızla yırtıyorduk boğazımıza uzanan pençeleri.
Demir parmakları kırıp, suya gömerken, tarihe; Mustafa Kemal adını yazdı.
Ve tarih tarih olalı böyle bir destan daha yazmayacaktı.
Türkün Nuhun gemisi BANDIRMA VAPURU 19 Mayıs’ta içerisine Türk
Tarihinin özetini üzerinde toplamış Mustafa Kemal’le yola çıktı.
Binlerce tarihlik namusunu İngiliz e, Yunan a, Fransız a, İtalyan a peşkeş çekenlere, utanmadan dönüp gelenlere, hesap sormaya And içmişlerdi Kürşad’ın son çerisi.
Ve başardı!
Adını tarihe Başbuğ Atatürk olarak yazdı.
Devletinin adına ; TÜRKİYE Cumhuriyeti dedi.
Diline pranga vurulmuş ozanları bilmeyenler elbette bu devlete düşman olur.
Manas‘ı bilmeyenler Türk’ün manasını nerden bilsinler.
Ergenekon’u biselerdi acep ona “terör” anlamı yüklerler miydi?
Köklü bir tarihin yapraklarıyız biz, döküle döküle, söküle söküle ,öle öle, yeniden dirile dirile kurduk bu vatanı.
Batı ya çıkan yolu, yürüyüp gelen biziz.
Kuzeyde üşüyen, güneyde terleyen biziz.
Doğu dan yürüyüp gelen yine biziz.
Geldiğimiz yolda tarihin kapılarını ÇAĞ olarak açmış, ÇAĞ olarak kapamışız.
Senin ÇAĞdışılığın bizi kapısından içeri soksa ne olur sokmasa ne olur.
Oturduğun evin sahibi biziz.
Bizi içeri alsan ne olur, almas an İYİ olur.
Biz iki kapıdan içeri gireriz, bir Hakk’a giden kapı, bir hakikate giden kapı.
Birine boynumuz eğik gideriz, diğerine başımız dik.
Bizim Türeyiş Destanından bu güne kadar gelen hikayemize kısaca ; TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ denir.
Kapımızda köpek kabul etmeyeceklerimizin kapısnı asla çalmayız.
Biz bu milliyetçilikte yabancı hiçbir kaynaktan beslenmedik, kimsenin kayığına asla binmedik.
Biz son seferimize 19 Mayıs 1919’da Bandırma gemisi ile yola çıktık.
Sen bu gemi de olsan ne olur, olmasan İYİ olur.
İYİ’simi sen git sanatını yap.
Onu da sanat için yap.
Kapından içeri sokmayacaklarının filminde oyna deseler, dansöz rolü bile kabul edersinya derine dalmayalım.
Sevgili Dostlar!Aslında 19 Mayıs hakkında yazacaktım.
Bir partinin adayının kurduğu bazı cümleler üzerine yazımı bu şekilde kalem aldım.
Hangi partiden olduğunun önemi yok, onun fikrinde olan birçok insan başka başka partilerde de var.
İşte o insanlar oturdukları evin tapusu kime ait bilsinler diye tarihi böyle bir süreçten geçirdim.
Her ne kadar sert olduysak hak etmişlerdir.
Ne yapalım tarihimiz ve mefkuremiz bize böyle emridiyor.
Bize kapısını açanlara, açtığımız kapılara ahd-e vefası olanlara selam olsun.