Şarkıcı Erhan Güleryüz köşe yazarlığına başladı. Peki neler yazdı?

Türkiye’nin sadece pdf formatında çıkan ilk gazetesi olarak lanse edilen  ‘Gazete Pencere’ geçtiğimiz günlerde yayın hayatına başladı. Günlük 12 sayfa olarak abonelerine e-mail ya da WhatsApp mesajı formatında her sabah saat 07:00’de gönderilen yayında siyaset, ekonomi, dünya, spor, magazin, kültür sanat ve yaşam sayfaları yer alıyor.

Farklı dünya görüşüne sahip 43 yazar ve uzman çeşitli periyotlarda ve uzman oldukları konularda görüşlerini, analizlerini, gözlemlerini okurlarla paylaşıyor.

Bu yazarlardan biri de ünlü şarkıcı Erhan Güleryüz. Güleryüz ilk yazısında şunları yazdı:

““Sus!” diyorlar ama… Sessizliği bozmaya değecek sözler…

Sabahları kalkıyorum bir çok insan gibi ilk işim başucumdaki telefonumu alıp Türkiye’de ve dünyada neler olduğuna bakmak. Pek iç açıcı bir uyanış olmuyor, çoğu zaman içimde ağır bir hüzün yatağa çakılıp kalıyorum. Belki klasik olacak ama başka bir soru yok kafamda; biz hep böyle miydik? Ve bundan sonra da hep böyle mi olacağız? Hiç mi güzel bir haber olmaz be kardeşim! Haberleri ve farklı yelpazeden köşe yazarlarını, yorumları okuyorum. En çok göze çarpan cümleler Çetin Altan’ın efsane tavsiyesi “Enseyi karartmayın” ve son dönemin değişmez sloganı “Türkiye uçuyor”... Üstüne bir de zarafet sınırlarını aşan karşılıklı küfürleşmeler, ithamlar var… Derin bir of çekiyorum. Belki güzel bir-iki dost resmi görürüm diye Facebook’a çeviriyorum gözümü ama nafile…

Paylaşımların yüzde 99’u sitem, şikâyet ve elbette “medyanın pek haberi olmayan”, gerçek mi, değil mi bilemediğim sinir bozucu mesajlar. Bazen iki kedi resmi görüyorum ancak o ferahlatıyor için. Acaba bir köpek alsam mı? Yok kedi de olabilir… Şimdiye dek beraber büyüdüğümüz ve kaybettiğim hayvanlarımı düşünüp vazgeçiyorum. Galiba Facebook’ta en çok da gülüşleri içimi aydınlatan bebek videolarını seviyorum.

SIRASI DEĞİL DİYOR, VAZGEÇİYORUM

Uyandıktan birkaç dakika sonra dünyaya uyum sağlayıveriyorsun. Yine yeniden o kâbus dolu, iç daraltıcı atmosferin içinde buluyorum kendimi. Aklım karmakarışık. Soru ve sorunları kendimce çözmeye çalışıyorum, içimden ürettiğim cevapları yazıp hayatı ben de kendimce yorumlamak istiyorum. Sonra iç sesim “Erhan şimdi sırası değil, sen insanları ayrıştırmadan onlara müzik üretmeye çalışan bir emektarsın” diyor; kim bilir paylaştığım bir yazı zaten kutuplaşmış ülkemizde başına neler açar? Kavgalardan, tartışmalardan, polemiklerden uzak durmaya çalışırım ama dayanamayıp isyan ettiğim de olmuyor değil. Daha geçen 30 Ağustos’ta yaşadığım şey geliyor aklıma, sahneden inip karakolda soluğu aldığım ve daha sırtımdaki ter kurumadan ifade verdiğim o gece ve vazgeçiyorum… Son yıllarda çok sevdiğim gazeteci ağabeylerimin ellerinden defalarca telefonlarını alıp atmak üzere oldukları tweet’leri silmişliğim var. Ya da şaşkınlıkla izlediğim o kadar çok dava oldu ki! E peki nasıl olacak böylesi SUSKUNLUK?

Geçen günlerde rap müzik yapan bir grup müzisyenin videosu olay olmuştu. Çocuklara etmediklerini bırakmadılar. Oysa ki sadece “SUSAMAM” demişlerdi; lince uğradılar. Bence son derece güzel mesajlar vermişlerdi; her sözlerinin altına imza atarım. Susturmaya güçleri yeter mi? Yahu ben ülkemi çok seviyorum! 82 milyonun tamamına sevgi, kardeşlik, saygı, paylaşım gibi “unutulmaya yüz tutmuş” değerleri sunmak için çaba gösteren bir müzisyenim.

Şimdiye kadar ürettiğim şarkılarda, kitaplarda tüm samimiyetimle içimden geçenleri paylaşmaya çalıştım. Benden SUSMAMI bekleyen fakat ne anlatmaya çalıştığımı merak etmeyen bir kalabalığın benim beynimi, aklımı, şarkımı, şiirimi SUSTURMAYA gücü yeter mi. Gazete Pencere’de yazmam için sevgili dostum Yavuz Oğhan’dan teklif gelince çok mutlu oldum. Bundan böyle bildiğim ve anlatılması gerektiğini düşündüğüm konuları siz değerli okurlarla paylaşmaya çalışacağım. Dünyada yüzümüzü aydınlatan, gülümseten, zaman zaman da hüzünlendiren yazılar ile Pencere ailesinde emek vereceğim. Sessizliği bozmaya değecek bir sözüm olursa anlatacağım. Tüm okurlara kocaman bir MERHABA!

siyasetcafe.com