ŞAMANİZMDEN GÜNÜMÜZE UZANAN ADETLERİMİZ
ŞAMANİZMDEN GÜNÜMÜZE UZANAN ADETLERİMİZ…
Çoğunuzun bildiği gibi, Türk boyları Orta Asya’da çok geniş bölgeye dağıldıkları için Müslümanlığı, 250-350 yıl gibi uzun bir sürede kabul etmişlerdir.
Batıda yaşayan Türklerin İslâmiyeti kabul etmesi daha kolay olmuştur. Fakat, doğuda ve kuzeyde yaşayan Türkler, İslâmiyeti daha uzun bir sürede kabul etmişlerdir.
Bu zaman dilimi çok geniş olduğu için Şaman inancının birçok unsuru, bilerek veya bilmeyerek İslâmî yaşayışın içine dahil edilmiştir.
Şaman inancına ait bu özellikler, İslâmın temel anlayışına ters düşmeyen gökyüzü, sayılar, kurban, içki, nazar, mezar gibi farklı kültür unsurlarıyla ilgili adetlerdir.
İslâmiyeti milletçe kabul etmemizin üzerinden on asır geçmesine rağmen, bu adetlerin birçoğu Anadolu’muzda, günlük hayatımızın içinde yaşamaya devam etmektedir.
Hatta, zaman zaman, din adamlarımız uyarıda bulunur, bu adetlerin çoğunun batıl olduğunu, İslâmiyette yeri olmadığını vurgulayıp dikkat etmemizi isterler. Bütün uyarılara rağmen, milletimiz bu adetleri hâlâ yaşatmaktadır.
Biraz sonra bunların bazılarını okuduğunuzda birçoğunuz, “Aaaa, evet, bunları biz yapıyoruz.” diyeceksiniz.
Bu adetlerin bazıları şöyledir:
Ay tutulmasının “yelbeğen” isimli yedi başlı bir canavarın ayı yemesi sonucu olduğuna inanılıp ayı kurtarmak için havaya silah sıkma, teneke çalma, gürültü yapma Şaman inançlarındandır.
Ayrıca, ay ve güneş tutulması gibi tabiat olaylarına pek iyi gözle bakılmaz, deprem ve çeşitli afetlerin habercisi olduğuna inanılır. Bunun da Türklerin eski Göktanrı inancından kaynaklandığı kabul edilir.
Belirli zamanlarda cami avlusunda mum yakma; ulu ağaçlara, çalılıklara bez veya çaput bağlama, dilekte bulunma Şaman adetlerindendir.
Totem döneminden kalma, 40 sayısının kullanımı Şamanizmde olduğu gibi korunmuş, bütün semavî dinlerde de kullanılmıştır. Şaman inancına göre, ruh bedenden kırk gün sonra çıkar. Bu yüzden 40 sayısı çok kullanılmıştır. Destanlarda, masallarda, hikâyelerde kullanılmıştır.
Kırk gün kırk gece, kırk haramiler, kırk satır kırk katır, kırk yiğitler, kırk kızlar, kırk kulaç, kırklara karışma bu dönemden gelen ifadelerdir. Ayrıca, bir, üç, beş, yedi, on bir gibi tek rakamların kullanılması da bu dönemden gelir.
Ayinlerde Şamanlara ruhların yardımcı olduğuna inanıldığı için mezarlarda ruhların yaşadığına inanılmış, mezarlar, bu yüzden kutsal sayılmış ve yardım beklenen yerler hâline gelmiştir. Günümüzdeki mezar, türbe, yatır gibi yerlerin ziyareti ve yardım umulması Şaman adetlerinden kalmadır.
Arap dünyasında mezar taşı yokken bizde mezar taşları sanat eseri hâline getirilecek kadar önem kazanmıştır. Bu da yine Şamanizmden gelen bir adettir.
“Iduk” ismi verilen, ruhlara bağışlanarak serbest bırakılan hayvanlar, davullara bağlanan paçavralar, ateşe yağ atma, kımız serpme bu dönemden gelen adetlerdir.
Köpek ulumasının uğursuz sayılması, ölüme haber verdiğine inanılması bu dönemden gelir.
Alevi dedelerinin yetiştirilme özellikleri, giysileri, şifacı olmaları Şamanların özelliklerinden gelir.
Nazar boncuğu, deve boncuğu, göz boncuğu, tahtaya üç kere vurma, kötülükten korunmak amacına yönelik eski Şaman inançlarıdır.
Eski Türklerin “kut koyma” dedikleri kurşun dökme, sihir kökenli Şaman inançlarından biridir ve günümüzde oldukça da yaygın olarak varlığını sürdürmektedir.
Şamanlar giydiği elbiselerin üzerine akrep, yılan, çıyan ve kunduz gibi zararlı hayvanların resimlerini yapmışlar. Böylece bu zararlı hayvanları kaçıracaklarına inanmışlardır. Bugün de halı, kilim ve yerel kıyafetlerin üzerlerine bu hayvanların şekilleri işlenmektedir.
Bu adetlerin hepsi bugün hem Anadolu’da hem de Orta Asya’da yaşamaya devam etmektedir.
İslam inancında bulunmayan bu adetler, Müslüman Türklerin arasında bin yıldır yaşamaya devam etmiştir.Çünkü, hiçbiri Îslamın temel unsurlarına ters düşmemektedir.
Tabiki bu adetlerin hepsinin Îslam inancına uygun olduğunu göstermez ama Îslam inancının büyük hoşgörüsü içinde bunlar yaşamaya devam etmiş ve binlerce yıl öncesinden var olan adetlerimizi bugüne taşımayı başarabilmişiz.
Bu geleneklerin birçoğu batıl kabul edilmesine rağmen mayamızı oluşturan kültür unsurları olarak varlıklarını sonsuza kadar sürdürecek gibi görünmektedirler.
Bundan sonra, günlük hayat içinde çoğumuzun düşünmeden yaptığı bu adetlerin binlerce yıl önce varolduğunu, Şamanizmden gelen kültür unsurları olduğunu hatırlayacağınızı ümit ederek yazıma son veriyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.