Orta Akdeniz'in kalbi: Libya, neden bu kadar önemli, Libya'nın tarihi
Orta Akdeniz'in kalbi: Libya, neden bu kadar önemli, Libya'nın tarihi, Libya'nın jeopolitik önemi, Libya'nın tarih boyunca Türkiye ile ilişkileri
Libya, Afrika kıtasındaki en fazla petrol rezervlerine sahip olması nedeni ile keşfedilen doğal kaynaklarından dolayı Doğu Akdeniz de kendisine kıyısı bulunan ülkelere ciddi bir avantaj sunuyor. Söz konusu ülkeler de bu avantajı fırsata çevirme hususunda yarışa girmiş haldeler.
LİBYA İSMİ NEREDEN GELMEKTE
“Libya” sözcük olarak, Antik dönemde Yunanlılar tarafından bölgeye verilen isimdir. Bu isim Osmanlı İmparatorluğu tarafından “Trablus” veya “Trablus ve Bengâzî (Bingazi)” olarak adlandırılmıştır. Trablus özellikle ülkenin batısı için kullanılırken ülkenin tamamı için Libya ismi kullanılmaktadır. Doğal olarak Libya isminin kullanılmasında yerli halk olan Berberi Levâteler ve onların atası olarak kabul edilen Lîbîlerin etkisi olduğu iddia edilmektedir.
LİBYA’NIN COĞRAFİ KONUMU
Libya Afrika kıtası içinde yer alan büyük ülkeler arasındadır. Yüzölçümü, 1.759.540 kilometrekaredir. Kuzeybatısında Tunus, batısında Cezayir, güneyinde Nijer ve Çad, güneydoğusunda Sudan, doğusunda ise Mısır ile komşudur.
LİBYA’NIN TARİHİ
Libya, çeşitli kabilelerin yaşadığı bir bölge olması nedeniyle devlet olmakta oldukça gecikmiş ve geri kalmıştır. Kabilelerin çekişmeleri ve Batılı sömürge devletlerin istilaları 1951 yılında bağımsızlığını ilan etmesi ile farklı bir forma bürünmüştür.
Antik Libya
Ülkenin asıl yerlileri Berberi kabilelerdir. Ancak Antik çağlardan bu yana bilinen tarihinde ülkeye Fenikeliler, Kartacalılar, Büyük İskender'in orduları, Ptolemaus hanedanı ve Romalılar, Arap-İslam İmparatorluğu ile Osmanlılar hakim olmuşlardır. Trablus, esas olarak Kartaca'ya bağlı Fenikeli bir grup koloni idi. Üç büyük şehir (Yunanca Tri: üç, polis: şehir) Oea, Sabrata ve Leptis Magna, Fenikelilerce kurulmuştu. MÖ 7. yüzyılda burası, Roma'nın Kartaca devletine son verdiği Punik savaşlarından (Fenike savaşları/Pön savaşları) sonra diğer Kartaca toprakları gibi Romalılar'ın eline geçti. Doğu kıyılarındaki Sirenayka ise Roma İmparatorluğu hakimiyetinden önce kurulmuş Yunan kolonisiydi. Büyük İskender'in fethinden sonra Ptolemiler'e, ondan sonra da Romalıların yönetimine geçti. Roma ikiye ayrılınca, Libya Doğru Roma'nın elinde kaldı.
Arap hakimiyeti
647 yılında ise Abdullah ibn el-Sa’ad komutasındaki Arap İslam orduları Libya'ya girerek Bizanslılar'ı mağlup etti. Trablus ve Sirenayka Halife'ye bağlanmakla birlikte Bizanslılar'a (İstanbul ve Şam) bağlı yöneticiler (exarch-egzark) bölgeyi yönetmeye devam ettiler. 1146'da Sicilyalı Normanlar Trablus'u istila etti. 14. ve 15. yüzyıllarda İslam egemenliğinden sonra, 16. yüzyılda İspanyol yönetimine geçti.
Osmanlı dönemi
Burası 1553'te, Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı Turgut Reis tarafından fethedildi. 1611 yılına kadar, paşalar tarafından yönetildi. 1611 yılında dayılık sistemi geldi. Osmanlı Devleti'nin zayıflamasına paralel olarak, Dayılar daha bağımsız hareket etmeye başladı. Dayılar birer devlet başkanı gibi başka devletlerle ikili antlaşmalar bile yapabiliyorlardı. 19. yüzyıl başlarında Libya'daki dayılar da Tunus ve Cezayir dayıları gibi Akdeniz'de A.B.D ile mücadele etmiştir. Osmanlılar 1835 yılında Libya'daki kontrolü yeniden sağlayarak burayı merkezi yönetime bağladılar (Birinci ve İkinci Berberi Savaşı).
İtalyan hakimiyeti altında Libya
Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıfladığı dönemde, 1911'de İtalyanlar bölgeyi işgal ettiler. Trablusgarp Savaşı akabinde yapılan Uşi Antlaşması ile Libya'daki fiili Osmanlı hakimiyeti sona ermekle birlikte, hukuken Osmanlı'ya bağlılığı benimsendi. Ülkeyi işgal eden İtalyanlara karşı Mustafa Kemal, Enver Paşa ve diğer kimi Osmanlı subaylarının örgütlediği milis kuvvetleri uzun zaman direnç gösterdi. Ancak her türlü üstünlüğe sahip olan İtalya ülkenin tamamını kontrol etmeyi başardı. Halkı baskı ve zulüm ile sindirdi. Adeta bütün Libya'yı köleleştirdi.
Libya Krallığı
Bu dönemde İtalyan sömürgeciliğine karşı Ömer Muhtar tarafından başlatılan direniş hareketi ise Ömer Muhtar'ın yakalanarak idam edilmesi sonucunda başarısızlığa uğradı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra bölge Fransa ve Birleşik Krallık'a bırakıldı. Birleşmiş Milletler 1949'da Libya'nın bağımsız bir ülke olması gerektiği kararını aldı. Görüşmelerde Libya'yı, 1920'lerden beri İtalyanlar'la mücadele etmiş olan, sonrasında Mısır'a sürgüne giden Şeyh İdris temsil etti.
1951'de Libya bağımsızlığını kazandı ve Birleşmiş Milletler aracılığıyla bağımsızlığa kavuşan ilk ülke oldu. İdris ülkenin kralı oldu.
Sosyalizm ve Muammer Kaddafi dönemi
1969'da, ordunun genç subaylarından Muammer Ebu Minyar El-Kaddafi bir grup subayla birlikte Kral İdris'e karşı bir darbe yaptı. Monarşi sona erdirildi ve Libya Arap Cemahiriyesi kuruldu. Kaddafi, o tarihten sonra kendisinin "Üçüncü Evrensel Teori" dediği, Sosyalizm ve İslam karışımı bir politik rejimi izledi. Bu sisteme İslamî Sosyalizm ve Yeşil Sosyalizm gibi isimler verdi. 1990'lı yıllardan itibaren Lokerbie faciası gerekçesiyle Amerika'nın ve uluslararası toplumun sürdürdü ambargo 1969'dan itibaren sürdürülen kalkınma hamlesine darbe vurdu.Yönetim "Cemahiriye" tabirini kullanarak kitlelerin devleti olduğunu ifade etmektedir.
Londra-New York seferini yapan Pan Am 103 sefer sayılı Boeing 747 uçağı 21 Aralık 1988 tarihinde havada infilak etti ve İskoçya'nın Lockerbie kasabasına düştü. Uçak içindeki 259 kişi ve kasabadaki 11 kişiyle birlikte toplam 270 kişi hayatını kaybetti. Semtex adlı patlayıcıyı uçağa yerleştirenlerin Libya uyruklu olduğunun anlaşılmasından sonra, Libya'dan tazminat talep edildi. Libya her iki şüpheliyi de İskoçya'ya iade ederek kişi başı 10 milyon dolarla toplam 2,75 milyar dolar tazminat ödedi.
İskoç mahkemelerinde yargılanan şüphelilerden Lamin Khalifah Fhimah beraat etti. Libya gizli servisi üyesi olan Abdelbaset Ali al-Megrahi ise 2001 yılında ömür boyu hapse mahkûm edildi ve cezasını İskoçya'da çekmeye başladı. Yükümlü olduğu esnada prostat kanseri olan Megrahi 20 Ağustos 2009 tarihinde üç aylık ömrü kaldığı gerekçesiyle İskoç hükümeti tarafından serbest bırakıldı. Olayda ölen yolcuların 189'u Amerikalıydı. Serbest bırakma kararı ABD başkanı Barack Obama tarafından "hata" olarak nitelendirildi. Megrahi 20 Mayıs 2012'de prostat kanserinden öldü. Dönemin Birleşik Krallık başbakanı Gordon Brown serbest bırakma kararının (özerk) İskoçya parlamentosuna ait olduğunu, Birleşik Krallık hükümetinin kararı olmadığını açıklamıştı ancak daha sonradan basına sızan Wikileaks belgelerinde Birleşik Krallık hükümetinin Libya ile ekonomik anlaşmalarının sürekliliğini sağlayabilmek için Libya'nın isteğine boyun eğerek Megrahi'nin serbest bırakılmasını teşvik ettiği ortaya çıktı.
İç savaş
Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyi'nin kararına dayanarak Fransa, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri'nin önderliğinde Libya’ya karşı 18 Mart 2011 akşamı havadan askeri operasyon başlattı. Operasyonun gerekçesi, Libya lideri Muammer Kaddafi'ye bağlı birliklerin halka baskı ve şiddet uygulaması ile Libya'nın BM kararlarına riayet etmemesi olarak açıklandı. BM ve halk 22 Ağustos 2011'de Kaddafi'yi devirdi. Ayaklanmanın sonlarında Sirte yakınlarında Kaddafi'nin konvoyuna NATO destekli saldırı düzenlenmiş, bu saldırıdan yara almadan kurtulan Kaddafi, saklandığı bir geçitte isyancılar tarafından yakalanarak linç edilmiştir.Muhalif gruplar Khalifa Haftar yönetiminde bulunan rakip başkent Tobruk'un güçlü lideridir ve Muammer Kaddafi'nin de devrilmesinde payı olan kişilerdendir.
LİBYA TÜRKİYE İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?
Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne bağlı güçler Hafter birliklerinin başkentin yaklaşık 100 kilometre güneyinde ikmal ve harekat noktası olarak kullandıkları Giryan kentini ele geçirdiğini açıkladı.
Hafter'e bağlı güçlerin arkalarında ağır silahlarını ve mühimmatlarını bırakarak kaçması, UMH tarafından bir "bozgun" olarak açıklandı. Hafter'e bağlı güçler başkent saldırısında Giryan kentinde yaşadığı bozgunun ardından Türkiye'yi suçlamaya kalkıştı.
Hafter'e bağlı güçlerin sözcüsü "Beşayir" lakaplı Ahmed Buzeyd el-Mismari, Libya el-Manara medya platformunun sosyal hesabında yer alan açıklamasında, Libya Hava Kuvvetleri'nin, ülke karasularına yaklaşan tüm Türk gemilerinin hedef alınması yönünde talimat verdiğini, Libya Kara Kuvvetleri'nin de Türk hedeflerini düşman hedefleri olarak gördüğünü söyledi. Mismari, Libya'da yatırımları olan Türk şirketlerine yönelik de yaptırım uygulanacağı dile getirdi.
Türkiye Libya'nın meşru hükümeti olan Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin yanında yer alarak yapılan ikili anlaşmalarla yaşanan iç savaşa müdahil olmasıyla birlikte çatışmaların seyri değişmiştir. Yaklaşık bir yıldır Trablus'a operasyon yaptım-yapıyorum diyerek algı yapmaya çalışan Hafter ve çapulcuları bu süre içerisinde sadece Sirte bölgesini ele geçirebilmiştir. Hafter'e destek veren ülkeler Rusya, Fransa, BAE, Mısır, Suriye Rejimi, Yunanistan ve S.Arabistan'dır. Rusya güvenlik şirketi Wagner'i doğrudan cepheye göndermiş, bunun yanında silah-mühimmat, taarruz helikopteri, savaş uçağı ve hava savunma sistemleri tedarik etmiştir. BAE ise Sudan başta olmak üzere çeşitli Afrika ülkelerinden iş bulma vaadiyle kandırdığı insanları Libya'da cephe hatlarına göndermektedir. BAE Çin'den tedarik ettiği uydudan yönlendirilen SİHA'lar ile Libya'da hava üstünlüğünü ele geçirmek ve UMH güçlerine zayiat verdirmek istemektedir. S.Arabistan para gücünü kullanarak Mısır üzerinden milis gücü sağlamaktadır. Mısır toprakları Hafter için lojistik üssü olmuştur. Suriye Rejimi ise milis güçlerinden bir kısmını Libya'ya göndermiş ve aynı zamanda Hafret milislerine pilot eğitimi vermektedir. BAE Afrika boynuzu bölgesinde bulunan ülkelerdeki etkinliğini arttırmaktadır. Cibuti, Eritre, Somali, Sudan ve Yemen ülkelerinde ciddi yatırım ve istihbarat faaliyetleriyle yönetimlerinde söz sahibi olacak kadar ilerlemiştir. Somali ve Sudan bölgesinde Türkiye'nin aktif rol oynamasından rahatsız olan başta BAE ve S.Arabistan nasıl Doğu Akdeniz'de doğal anlaşmasını reddeden Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'yi darbeyle indirdilerse Libya'da de Hafter'i tek söz sahibi yaparak Orta Akdeniz'den Türkiye'yi çıkartarak Münhasır Deniz Anlaşmasını ortadan kaldırarak Doğu Akdeniz ve Afrika Boynuzu bölgelerine yoğunlaşmak istemektedirler. Son zamanlarda yaşanan petrol krizi ile OPEC ve OPEC+ ülkeleri arasında sıkıntılar yaşanmıştır. S.Arabistan ve Rusya başta olmak üzere petrol üretimi ile ekonomilerini sürdüren tüm ülkeler olumsuz etkilenmiştir.
2000’li yılların başlarından itibaren Avrupa, ABD ve hatta Çin Libya bölgesinde bulunan enerji kaynakları için rekabete giriştiler. Tabi ki 48 milyar varil kanıtlanmış petrol rezervi, 54.6 trilyon metreküp kanıtlanmış doğalgaz rezervi ile elindeki enerji kaynaklarının değeri tam 6 trilyon dolar olan Libya’yı kim boş bırakmak isterdi ki?
Kaynaklar:
Murat LAZİKA- Orta Akdeniz’in Kalbi Libya
Ferdi GÜÇYETMEZ - 2020, Doğu Akdeniz ve Libya
Siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.