Metin Feyzioğlu'ndan flaş açıklamalar! 'Türkiye'yi itibarsızlaştırmaya çalışanlara sesleniyorum'
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin son gelişmeleri değerlendirdi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, ABD ile Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin vardığı mutabakat, Amerika ve batı basınında yazılanlar ile mutabakatın Türkiye’deki yansımalarını kişisel Facebook hesabından değerlendirdi.
İşte Feyzioğlu'nun o açıklamaları:
'ABD ile Türkiye, Barış Pınarı Harekâtına ilişkin bir mutabakata vardılar. Bu bizi neden ilgilendiriyor? Çünkü uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru savunma hakkımız çerçevesinde biz ilk günden itibaren Türkiye'nin haklı olduğunu söyledik. Hem anavatanı koruduk hem sivillerimizi koruduk hem de bölgede uzun vadede bir sözde PKK devletinin kurulmasını önledik. Uluslararası hukuka dayanarak kim söyleyecekti bunu? Elbette Türkiye Barolar Birliği'nin söylemesi gerekiyordu. Objektif ve doğru tespit.
Daha önce Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekâtı adlarıyla Türkiye Fırat'ın batısını güvence altına almıştı. Hatırlarsanız 15 Temmuz darbe girişiminin hemen akabinde imkânsız denilen bir zamanda Türkiye bu harekâtları yaparak fevkalade başarılı olmuştu. O zaman da desteklemiştik. Bugün bizlere yönelik saldırıların önemli bir kısmı sanıyorum bizim bu duruşumuzdan kaynaklanıyor. O yüzden biz de aynı duruşu kararlılıkla devam ettiriyoruz. Çünkü saldıranlara baktığımızda doğru yolda olduğumuzu görüyoruz.
BARIŞ PINARI HAREKATI'NA NASIL GELİNDİ?
Barış Pınarı Harekâtı’na nasıl gelindi? Zeytin Dalı’nı yaptık. Fırat Kalkan’ını yaptık. Bunlar Fırat'ın batısındaydı ama Fırat'ın doğusunda çok uzun süredir bir güvenli bölge kurulması için Türkiye ABD ile müzakere ediyordu. ABD bir kuracağız diyor, bir kurmayacağız diyor, bir YPG'yi çekeceğim diyor, bir çekmeyeceğiz diyor, ne dediği belli değil. En sonunda Türkiye, ben harekâtı yapıyorum dedi. Ancak hiç kuşkusuz arka kapı diplomasisiyle ABD ile görüşmüştür. Aynı şekilde Suriye ile sanıyorum ki görüşmüştür. Rusya ile zaten doğrudan doğruya bu konuyu görüşüyor. Ve Barış Pınarı Harekâtı 8 günde belli bir noktaya geldi.
Barış Pınarı Harekâtı başladığında kıyameti koparanlar, yapamazsınız diyenler, savaşa hayır diyenler sanki egemen bir devletle savaşıyormuş gibi harekâtı takdim edenler, PKK'ya tek bir cümle sarf etmeden Türkiye'yi yerden yere vurup işgalci olmakla suçlayanlar, şimdi diyorlar ki niye geri çekiliyorsunuz, niye duruyorsunuz, niye ilerlemiyorsunuz?
TÜRKİYE GERİ ÇEKİLMİYOR
Türkiye geri çekilmiyor.
Biz önce ordumuzla 32 kilometre derinliğe kadar ilerledik. Yani askeri üstünlüğü sağladık. Ondan sonra da ABD Başkan Yardımcısı heyetiyle geldi. Hadi anlaşalım dedi. Neticede Türkiye istediğini elde etmiş görünüyor şu aşamada.
Bu mutabakatı kasten bir geri çekilme olarak takdim ederek Türkiye'yi itibarsızlaştırmaya çalışanlara sesleniyorum. Türkiye Cumhuriyeti ayrıdır, siyasi iktidar ayrıdır, siyasi partiler ayrıdır. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti paydasında 82 milyon vatandaşız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üstün menfaati hepimizin menfaatidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin terörle mücadelesi, hepimizin mücadelesidir.
O yüzden lütfen siyasi iktidarla, siyasi partilerle bu büyük mücadeleyi birbirlerine karıştırmak isteyenlere karşı sesimizi, sözümüzü sakınmayalım. Dosdoğru söyleyelim.
'PKK DEVLETİ ÇUKURA GÖMÜLDÜ'
Bazılarının hayal kırıklığını anlıyorum. Ellerini uzatıp adeta tutacakları noktaya kadar gelmiş olan, sözde PKK devleti çukura gömüldü. Çok büyük bir yara aldı. Çok büyük bir zarar gördü. Bunu sindiremiyorlar, buna çıldırıyorlar. Bize saldırıların arkasında da sözde PKK devleti hayalini çukura gömen devlet politikalarını desteklememiz hatta bu politikaların oluşumunda bizim de kendi düşüncelerimizle katkıda bulunmamız var.
Güney sınırımızda bir sözde PKK devleti kurulmasına nasıl hoş bakabiliriz? Böyle bir devlet maazallah kurulacak olsa bizden toprak isteyecek. Bunu nasıl görmezden gelebiliriz?
Güney sınırımız bunların havan toplarının, ağır silahlarının tehdidi altında. Gördük bebekleri öldürdüler. Gördük havan toplarıyla şehirlerimizi vurdular. Gördük sivillere saldırdılar. Gördük gazetecilerimize saldırdılar. Cenevre Antlaşmalarını, Roma statüsünün 8. maddesini ihlal ettiler. Bütün bunlara rağmen batı basını ve onların Türkiye'deki uzantısı gibi çalışan bazıları nedense görmeyi reddetti. Türkiye'ye işgalci dedi. Suriye'nin dörtte birini işgal eden PKK'ya işgalci demiyorsun ama oradan PKK'yı sürmek üzere giren Türkiye'ye işgalci diyorsun. Ve üstelik Türkiye ben burada kalacağım demiyor. Güvenliği sağlayıp, güvenli bölgeyi sağlayıp, kalıcı bir anlaşmaya bağladığımda da ben buradan çıkacağım diyor. Buralar benim toprağım demiyor ama sözde PKK devleti kurulsa idi burası benim toprağım diyecekti!
'MAKYAJINIZDAN ARININ'
Ne olursunuz makyajdan arındırın yüzleri ve birilerinin öfkesinin, hiddetinin gerçek sebebini görün. İspatı da şurada. Barış Pınarı Harekâtı başladığında kıyameti kopardılar. Barış Pınarı Harekâtı başarıyla bir noktaya geldi. Belki bir virgül konuldu. Sırf yıpratmak amaçlı sırf devleti itibarsızlaştırmak amaçlı 'gördünüz mü işte boyun eğdiniz, diz çöktüğünüz' lafları başladı. ABD basınını, batı basınını okuyorum. ‘Türkiye'nin Suriye'deki kazanımları fazlalaştı’. ‘Türkiye güvenli bölgeyi kurdu, ABD yaptırımları geçersiz kıldı’. 'Türkiye istediği her şeyi aldı' diye yazıyorlar. Bizde ise kasten zihinleri karıştırmak isteyenleri görüyoruz. Elbette eleştireceğiz. Elbette farklı pencerelerden bakacağız. Herkes aynı düşünürse olmaz. Ancak aydın sorumluluğu diye de bir şey var. Gerçekleri siyasi veya maddi menfaatler uğruna çarpıtmamak lazım. Milli menfaatleri daima üstün tutmak lazım.
PKK’nın sözde kantonları arasında silah ve mühimmat sevkiyatı yaptığı M4 karayoluna indik. Sözde kantonların arasına bıçak gibi girdik. 32 kilometrelik derinlikteki alanı ele geçirdik. 1365 kilometre karelik bir alanda, 65 yerleşim yerinde hakim olduk ve 8 günde yaptık bunları. Beklenmiyordu bu gerçekten. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin büyük başarısı. Uluslararası hukukta haklı olmalısınız, doğru diplomasi yapmalısınız ama mutlaka askeri güç olarak üstün olmalısınız. Askeri gücünüz yoksa uluslararası hukuktaki haklılığınız maalesef sahaya yansımıyor. Türkiye harp teknolojisi ile elektronik harp araçlarıyla ve muazzam tecrübesiyle sahada başarılı oldu. Diplomasisiyle de başarılı oldu. Arka kapı diplomasisini de başarılı yaptı. Mektuplara, tweetlere en iyi cevabı sahada verdi.
'HERKES BU BAŞARIYLA GURUR DUYSUN'
Suriye stratejisini değiştirdi. Şimdi doğru bir noktaya geldik ve devam ediyoruz. Bu mutabakatın büyük bir başarı olduğunu batı basını söylüyor ve bence Türkiye'de ister muhalif olsun ister olmasın herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin başarısıyla gurur duysun. Bu milli dava. Milli davalarda siyasi particilik olmaz. Başarıyla gurur duyulur. Çünkü başarısızlık hepimizin başarısızlığı olur.
ABD ile varılan mutabakatın 8. ve 9. maddeleri önemli. PKK gereğini yapmazsa Türkiye gereğini yapacak. Türkiye geri çekilmiyor, orada kaldı. Ne zamana kadar? Rusya ve Suriye ile kalıcı anlaşma yapılıncaya kadar. Türkiye işgalci değil. İşgalci olan Suriye'nin dörtte birini işgal eden PKK’ydı. Türkiye PKK'nın işgaline son verdi. En alçak, en faşist yöntemlerle insanları katletmesine, kendinden olmayanları sürmesine son verdik. PKK zulmünden kaçan 350 bin Kürt şu anda Türkiye'de yaşıyor. Demek ki Türkiye Kürtlerle savaşıyor cümlesi bir yalan. Türkiye PKK ile çatışıyor ve PKK bir terör örgütü olduğu için terörle mücadele ediyor. Niye üzülüyorsunuz? PKK devleti kurulsa, Türkiye'nin çok büyük zararına değil mi?
'YENİ BİR BAŞLANGIÇ YAPABİLİRİZ'
Bu anlaşma Türkiye'ye devam etme hakkını veriyor. 120 saat içinde PKK bölgeden çekilmezse. Türkiye Cumhuriyeti ordusu oradadır, güvenli bölgeyi kurmuştur. 5 gün sonra eğer PKK çekilmemiş olursa Türk ordusu zaten yerindedir, çekilmeyecektir. Bundan sonra Türkiye Suriye ile arka kapı diplomasisi yoluyla Rusya ile de açıktan görüşecektir.
Bölgedeki üçüncü devletler gidicidir. Amerika çekip gidecek ama Türkiye ile Suriye kalıcıdır. Öyle ise yeni bir başlangıç yapabiliriz. Türkiye, Rusya ile birlikte Suriye hükümetini şuna zorlamalı. Suriye, insan haklarına saygılı, halkının arasında etnik ve mezhepçi ayrımcılık yapmayan, herkese eşit davranan bir noktaya gelmeli. Ülkesinde yaşayan Kürtlere nüfus cüzdanlarını vermeli, vatandaşlık haklarını vermeli. Böylece huzur ve güven ortamı sağlanır.
Türkiye, Rusya, İran, belki Çin Suriye hükümetini bu çizgiye çektikten sonra Suriye'nin imar ve ihyasını el ele yapar. Türkiye ile Suriye arasında iç savaştan önceki o çok yoğun ticaret eskisinden de güzel olarak başlayabilir.
Türkiye'nin gündemi ne? Biz hangi milli dava ile uğraşıyoruz? Bazıları da bizimle uğraşıyor. Takdir sizlerin, yüce milletimizin ve elbette kıymetli meslektaşlarımın.
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.