Menzil Tarikatı'nın karanlık dehlizleri! Eski üyesi anlattı: Kendi aralarında devlet kurmuşlar
2012-2014 yılları arasında Menzil Tarikatı'na üye olan eski mensubu, tarikatın karanlık dehlizlerini anlatıyor.
SİYASETCAFE.COM'U THREADS'TE TAKİP EDEBİLİRSİNİZ
Gazeteci Canan Kaya, 2012-2014 yılları arasında Menzil Tarikatı'na üye olan eski mensup ile röportaj gerçekleştirdi. Kaya, röportaj sırasında ses değişikliği yapıldığını belirterek, "Firuze" olarak kodladıkları üyenin "kendi aralarında bir devlet kurduklarını" anlattığını ifade etti.
Menzil Tarikatı'nın eski üyesi 'Firuze'nin hikâyesine göre; dönemin ünlü oyuncusu olduğu belirtilen erkek arkadaşı, Firuze'nin Müslümanlık diniyle olan merakını fark etti. Ardından Firuze'nin din arayışını, mensubu olduğu Menzil Tarikatı üzerinden ilk ayağı olarak Yenibosna üzerinden gerçekleştirildi.
İlk adımda işlenilen bütün günahlardan arınmak için tövbe seansı olduğunu anlatan Firuze, akşam 21:00, 00:00 arası yemek yenilmediğini, uyumadan önce belirli duaların edildiğini ifade etti. Gavs Hazretleri olarak adlandırdıkları kişinin geldiğinde, sadece 10 saniyelik bir süre için gören kadınların tepkilerinden korktuğunu, bu tepkinin nedeni ise o kişiyi görmenin nur getirdiğinin tepkisi olduğu ifade etti.
O dönemlerde sanat dünyasının içerisinde örgütlenme çabasına şahit olan Firuze, ''elhamdülillah her yerdeyiz'' denilerek, sağlık sektöründe de bazı yönelimlere şahit olduğunu dile getirdi. Sağlık Bakanlığı'nda ''full kadro'' şeklinde olmaktan mutluluk duyduklarını, turizm sektöründe çalışmaların yapıldığını aktardı.
Firuze ayrıca farklı zamanlarda her defasında farklı kişi olmak üzere altı kez tarikatın kendi içerisinde birisiyle evlendirilmeye zorlanıldığını belirtti. Kişinin İstanbul Boğazı'nda yalısı olacak kadar zengin, birkaç şirketi olan, mesleğe sahip, tarikat üyesi sofi olmasının altını çizdi.
Kendisine 21 yaşında alnına sofi olacağı yazıldığı söylenen Firuze, bu konuda soru soramadığını, başka herhangi bir bilgi öğrenemediğini dile getirdi.
Her şekilde körü körüne bir inancın var olmasına dikkat çeken Firuze şunları kaydetti:
"Bir araştırmada bölgenin zorbalıkla alındığı ifade ediliyor dediğimde beni tersledi 'saçmalama, olamaz öyle şey. Elhamdülillah, Allah'ın bereketi' dedi. Mantıklı düşünmeyecek, soru sormayacak, tamamen yüzde yüz itaat edeceksiniz. Bunu özellikle kadınlarda görmek beni çok ürpertti, aydınlanma sebeplerimden bir tanesi buydu. Anneler geleceği yetiştiren insanlar ve çocukları var. Bu annelerin itaat ederken 'baba' çığlığını görmüş ya da duymuş olsaydınız gerçekten ürperirdiniz. Kendi içlerinde ekonomi, siyaset, evlendirme imkanları vardı. Aslında dış dünyada olan her düzen o küçücük köyde var. Kendi arasında bir devlet. Ticari bir dünya ve çok büyük bir ayrımı var.
Yaşadıklarım bana o dönemlerde çok içten, samimi geliyordu ancak çok sinsice bir durum var. Oraya her gittiğinizde bakıyorsunuz ki toplum buna inanıyor, öncesinde bende inanmıştım. Büyük bir boşluk, hayal kırıklığı ve bütün bunlarla yalnız kalıyorsunuz. Gördüklerim yaşadıklarım korkunçtu. Özellikle çocuklar ve genç kızlar için, Abdulbaki için ben açıkçası çok üzüldüm. Ailesinin 'olan oldu, şikâyetçi değiliz' tepkisi beni şaşırtmadı, şaşırtmaması ise çok üzdü."
Siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.