Makatına telefon sokan cani konuştu
Ortaköy'deki eğlence merkezine yılbaşı gecesi düzenlenen ve 39 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısına ilişkin davanın 2. duruşması İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri'de yapıldı.
Duruşmada aralarından saldırıyı gerçekleştiren Abdulkadir Masharipov'un da bulunduğu 48 tutuklu sanık cezaevinden getirildi.
Masharipov'un eşi Zarina Nurullayeva ile birlikte 3 tutuklu kadın ise cezaevinden SEGBİS'le duruşmaya bağlandı.
Duruşmada ilk savunmayı Abulıezi Abuduhamıtı yaptı. Konya'dan otobüsle gönderilen paket içindeki 'Sig Sauer' marka silahı teslim alan sanık Omer Asım ile birlikte yakalanan Abuduhamıtı, herhangi bir terör örgütüne üye olmadığını öne sürdü.
Flaş Haber! Başbakan Yıldırım görevi bırakıyor mu?
Konya'dan gönderilen paketi, korsan taksicilik yaptığı için Nejat Nasır isimli tanıdığının, kendisinden almasını istemesi üzerine otogara gittiğini, sanıklardan Omar Asım'ın da o gün yanında misafir olarak bulunduğu için otogara götürdüğünü söyledi.
Omar Asım'la Urimçi de siyasi davadan dolayı bir ay cezaevinde yattığını ve tanışıklıklarının buraya dayandığını anlatan Abuduhamıtı, paketin içinde ne olduğunu bilmediğini ve polisin teslimat sırasında kendilerini yakaladıklarını anlattı.
İmamlara siyaset yasağı kalkıyor
Abuduhamıtı, saldırıyı gerçekleştirdiği belirtilen Masharipov'un Omar Asım ile Konya'da aynı evde kaldığını bilmediğini iddia etti. Mahkeme başkanının "Suriye'de bulundun mu? Silahlı eğitim aldın mı?" sorusuna Abuduhamıtı, "Suriye'de 15 gün kaldım. Orada Ahrar uş - Şam'a bağlı Sultan Abdulhamit Han Türkmen Tugay'ına misafir olarak gittim. Orada Uygur bir arkadaşım vardı. Bana Çin'de Uygurlara uygulanan eziyeti hatırlatarak, 'Onlarla mücadele etmen için silahlı eğitim alman gerekir' dedi. Ancak misafir olduğum için silahlı eğitim almadım. Suriye'ye Reyhanlı üzerinden gitmiştim. Sınırdan da pasaportumla geçmiştim" yanıtını verdi.
Daha sonra üye hakim, "Omar Asım'ın cep telefonunda ele geçirilen ses kaydında 'makar'da (hücre evi) kaldığını söylüyor. Sen de Omar Asım'ın senin evinde kaldığını söylüyorsun. Senin evinden hücre evi olarak mı bahsediliyor?" sorusuna Abuduhamıtı, "Zeytinburnu'ndan Topkapı'ya taşınmıştım. Eşim 8 aylık hamile olduğu için Omar Asım, burada kalmak istemedi. Ben de henüz anahtarını teslim etmediğim Zeytinburnu'ndaki evime götürdüm. Ancak o gece orda kaldı mı bilmiyorum" diye cevap verdi. Telefonunda ele geçirilen ve IŞİD terör örgütüne ait olduğu belirtilen Al Hayat kanalına ait görüntülerin ise, Uygur'lu ünlü bir şarkıcının müziklerini dinlemek için izlediğini ileri sürdü.
MAKATINA NEDEN TELEFON SOKTUĞUNU ANLATTI
Mahkeme başkanının iddianamede gözaltına alındığı sırada makatında telefon gizlediği suçlamasının olduğunu hatırlatması üzerine sanık Radown, şunları söyledi:
"Eve çok sayıda silahlı polisle baskın yapıldığında arama iznini sordum, göstermediler. Arama iznini vermezse ben de telefonumu saklama hakkımı kendimde bulurum. Bu benim hakkım. İstihbarat, yabancıların telefonunu çalıyordu, ben de çalınmaması için sakladım. Bu telefon benimle birlikteydi."
Hakkında "Ebu Cihad" kod adını kullandığı suçlamasına da cevap veren Radown, oğlunun isminin Cihadeddin olduğunu ifade ederek, "Ebu Cihad"ın da kod adı olmayıp "Cihad'ın babası" anlamına geldiğini öne sürdü.
Daha sonra "Ebu Cihad" kod adlı tutuklu sanık Yasser Mohammed Salem Radown savunma yaptı.
IŞİD’in "kadı"sı olduğu belirtilen "Ebu Cihad" kod adlı tutuklu sanık Yasser Mohammed Salem Radown, kadı olmadığını iddia etti. Radown, "Ben kadı değilim, kadılık yapmadım. Kıyamet gününde ilk hesaba çekilecekler, ülkeyi yöneten kişiler ve kadılardır. Ben kadı olmak istemiyorum. DEAŞ'lı değilim" ifadesinde bulundu.
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.