Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2017 Veri Raporu
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2017 Veri Raporunu açıkladı. 2017 yılında 409 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 387 çocuk cinsel istismara uğradı,332 kadına cinsel şiddet uygulandı.
Geçtiğimiz yıllara göre 2017 yılında kadın cinayeti arttı. Bu yıl 409 kadın kardeşimiz hayatını kaybetti. OHAL ile KHK’lar ile özellikle haklarımıza yönelik saldırıların artmasıyla kadın cinayetleri de paralel olarak artış göstermeye başladı, Aralık ayında tam 45 kadın hayatını kaybetti. Yine OHAL ile beraber sürdürülen savaş politikaları kadın cinayetinde vahşetin artmasına sebep oldu; kadın cinayetlerinde faili belli olmayan cinayetlerle karşılaştık. Koruma altında kadınlar öldürüldü. Yaş aralığı düştü, çocuklar öldürüldü. 2017 yılında kadın cinayetinin en çok artmasının sebepleri devletin kadın cinayeti ve kadına yönelik şiddete karşı önlem alması yerine daha çok artıracak uygulama ve yasaların getirmeye çalışmasından dolayıdır. Çocuk yaşta evliliklerin önünü açacak olan “Müftülüklere resmi nikah yetkisinin” verilmesi bir gecede apar topar “isteseniz de istemeseniz de geçecek” denilerek yürürlüğe girdi, arabuluculuk gibi hukuk dışı uygulamalar getirilmeye çalışıldı, 6284 zedelenmek istendi. Bu gibi yasa ve uygulamaların geçirilmeye çalışıldığı ekim ayında kadın cinayetinde ciddi oranda bir artış yaşanmış, 40 kadın öldürülmüştü. 2017 buna karşın kadınların örgütlü mücadelesinin de arttığı bir yıl oldu. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla kadınların meydanları doldurduğu kasım ayında, “kıyafetime karışma” dediğimiz temmuz aylarında ise en düşük kadın cinayeti yaşandı.
Zarrab Davasında flaş gelişme: Mahkeme reddetti!
Artan kadın cinayeti, çocuk istismarı ve cinsel şiddete rağmen kadın mücadelesinin sürdüğü bir yılı geride bıraktık. Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’ne göre kadın cinayeti verilerinin derlenmesi ve nedenlerinin açığa çıkartılması devletin görevidir. Ancak bunu yapmayan yetkili merciler yerine Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak basından aldığımız bilgilere göre bu verileri hazırladık; sizler için paylaşıyoruz:
(Bu yıl öldürülenler arasında babası tarafından annesiyle birlikte öldürülen 7 yaşındaki Nazlı Nur ve şüpheli bir şekilde ölü bulunan 7 yaşındaki Zeynep Çeliksoy gibi çocukları da Femisid* kapsamı içerisinde ele alarak yetişkin çocuk ayrımı yapmadan kadın cinayeti sayısını belirledik.)
2017 yılında 387 çocuk istismara uğradı, 20 çocuk öldürüldü
Bu yıl 387 çocuk istismara uğradı. Çocuklar bulunduklara her alanda kaldıkları yurtlarda, okullarında öğretmenleri, okul çalışanları tarafından, evlerinde istismar edildiler. Aralık ayında 41 çocuk istismara uğradı. İstismara uğrayan bu çocuklar intihara kalıştı veya intihar ettiler. İstismara uğrayan bu çocukların gelecekleri ellerinden alınıyor, öldürülüyorlar. Bu yıl öldürülen 20 çocuğun yarısı, yani 10 çocuk babası tarafından öldürüldü.
Van’da daha 4 kilogram ağırlığındaki yeni doğan bebek istismara uğradı. Hastaneye getirilmesiyle, uğradığı istismar sonucu yaşamını yitirdiği ortaya çıktı.
Yalova çocuk parkından kaçırılan 5 yaşındaki E.U. isimli kız çocuğu ölü bulundu. E.U.'yu M.Ş.A.'nın kaçırdıktan sonra cinsel istismarda bulunarak öldürdüğü öğrenildi.
Diyarbakır’da 9 yaşındaki M.Ö, 37 yaşındaki babası M.S.Ö tarafından 1 ay boyunca tecavüze uğramış. Çocuğun ağır yaralanmasına karşın sanık mahkemede “Çocuğumun kabızlık sorunu var” diye savunma yaptığı öğrenildi.
Bursa’da 12 yaşındaki çocuğun 2 kişi tarafından cinsel istismara uğradığı ortaya çıktı. Çocuğun istismarın ardından intihara kalkıştığı öğrenildi. 26 yaşındaki B.A. ile 20 yaşındaki K.B., 12 yaşındaki S.T.’ye istismardan gözaltına alındı.
Çocuklara saldırılar sürerken RTÜK çocuk istismarını meşrulaştıracak açıklamada bulundu Şortla dans eden çocukların gösteri yaptığı bir TV programına dair “Çocukluğun saflık ve masumiyetine tezat görüntüler içinde sahnede arzı endam eden kızlar, yaşlarına uygun olmayan kıyafet ve makyajlarla dans gösterilerini tamamlamışlar, söz konusu yarışmada yayın yoluyla istismar edilmişlerdir” ifadeleri yer aldı.
İnsan Hakları Sözleşmesi'nde, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde Çocuk Koruma Yasası'nda Ceza Yasası ve Medeni Kanun'da bu suçu önleyici hükümler vardır. Bu sözleşme ve kanun hükümlerinin etkin uygulanması gerektiği verilere göre açıktır.
*Çocuk istismarı ile ilgili veriler basına yansıyan kadarıdır, gerçek rakamlar Çocuk İzleme Merkezlerine başvuran çocuklar düşünüldüğünde çok daha yüksektir. Ancak bu merkezlere yansımayan olgular vardır, belirtmek gerekir ki ülkemizde çocuk istismarının gerçek boyutu henüz ölçülebilmiş değildir.
2017 yılında çocuklar müfredatta cinsiyetçi söylemlerin yer aldığı eğitim hayatına başladı. Kadına yönelik şiddetin temeli bu müfredat değişikliği ile atılmış oldu. Eğitimde bu yıl laikliğe aykırı değişiklikler yapılarak kız çocuklarının “kocaya itaat etmesi” gerektiği,”evliliklerin fıtratında” olduğu, yine çocukların “evliliğe kadar iffetini muhafaza etmesi” gerektiği gibi konular müfredata eklendi.
İstanbul Kartal Özel Çınar Anaokulunda yapılan bir tiyatro gösterisinde 3-6 yaş arasındaki kız çocuklarının başları kapatıldı, ardından erkek çocuklarının ayakları yıkatıldı.
Mayıs- Ekim ayları arasında 16 kadın “şort giydiği, açık giyindiği, sigara içtiği” bahanesiyle saldırıya uğradı. Kadınların yaşam tarzına yönelik saldırıların artması ülke genelinde büyük tepki topladı, kadınlar “kıyafetime karışma” dedi.Kadınlar yaşam tarzına yönelik saldırılara karşı mücadele ederken laikliğe medeni kanunlara aykırı çocuk yaşta evliliklerin önünü açacak yasa gündeme getirildi. Bu yıl Meclis’ten apar topar geçirilen Nüfus Hizmetleri Kanun Tasarısı ile Resmi nikâhın müftülüklerce kıyılabilmesinin önü açıldı. Medeni Kanunlara aykırı olan bu yasa ile zaten ülkemizde büyük bir problem olan çocuk yaşta evliliklerin artmasına, çocukların yaşarken hayatlarının ellerinden alınmasına neden olacak.
İstanbul’da Sultan Taşar ekmek aldığı fırından çıkarken taksici tarafından ‘O şortla ekmek almaya gelmişsin. O ekmek sana haram. Boğazından geçen her şey sana haram, O babana söyle sana nasıl giyineceğini anlatsın’ şeklinde sözlü saldırıya uğradı.
Ancak bu saldırıların gerekçesi olarak kıyafeti öne sürenler yaz mevsiminde açık giyilmesini de bahane ediyorlardı. Konunun açık kapalı giyinmekle alakalı olmadığı, kadın düşmanı bakış açısının bir sonucu olduğu saldırıların devam ediyor olmasından belli oluyor.
İstanbul’da Melisa Sağlam ‘Ramazan'da böyle giyinmeye utanmıyor musun' diyerek Ercan Kızılateş tarafından minibüste saldırıya uğradı. Yine İstanbul Eminönü’nde bir adam “üstüne başına dikkat et, milleti azdırıyorsun” diyerek Canan Kaymakçı isimli kadına sözlü saldırıda bulundu.
Aralık ayında Ankara'da yaşayan 20 yaşında bir üniversite öğrencisi evine gitmek için indiği otobüsten takip edilip evinin önünde tacize uğradı. Saldırgan sosyal medyadaki dayanışma sayesinde bulundu. Saldırgan ifadesinde “Mini etek giymişti tahrik oldum” dedi.
Sosyal medya hesabından beden eğitimi dersinde eşofman giyen öğrencilerden tahrik olduğunu ima ederek , 'Kız öğrencilerin giydiği eşofman onları çıplak yapar', şeklinde paylaşımlar yayınlayan Ayşe Kemal İnanç Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde görevli Felsefe öğretmeni Ercan Harmancı hakkında Konya Milli Eğitim İl Müdürlüğü tarafından başlatılan soruşturma sonucu görevden alındı.
Kadınlar “ayrı vagon, taksi, otobüs” vb. uygulamalarla toplumdan soyutlanmaya çalışıldı
Kadınların haklarını korumak gerekçesiyle aslında kadınları sosyal hayattan çekmeye yönelik uygulamalar gerçekleşti. Ulaşım içerisinde kadınları tacizden korumak adına “pembe vagon”, “pembe metrobüs”, “pembe trambüs” gibi uygulamalar başladı. bu uygulamaların hiç biri kadına yönelik şiddeti önlemek için deil, kadınları toplumdan dışlamaya yönelik uygulamalardır. Halık büyük tepkisine neden olan Bursa’da kadınlara ayrı vagon uygulaması toplumda yerini bulmadı, toplum o vagonlara karışık binmeye devam etti.
Malatya’da “pembe trambüs”ten sonra kadın yolcular akşam saat 10’dan itibaren istedikleri durakta inmelerini sağlayacak projeye karar verildi. Bu uygulamalar kadını korumaktan da çok kullanan/kullanmayan olmak üzere toplumu bölmeye ve kadınları sosyal hayattan çekmeye sebep oluyor. Toplu taşıma araçlarında kadınlar saldırıya uğramaya devam etti.
Bursa’da kadınlar için “pembe vagon” uygulaması başladı. Vagonların girişine “bayanlar öncelikli” yazıldı. Kadınlar bu uygulamayı protesto edip, “Kadınlar metroda tacize uğruyor, o halde vagonları ayıralım' demek, tacizi gerçeğini tartışmadan kadını toplumdan izole etmek ve başka bir çözüm olmadığını savunmaktır. Halbuki mevcut yasalarımıza göre hareket edilse biz zaten kadına yönelik şiddeti çoktan engellemiştik.” dediler.
Kadınlara yönelik saldırılarda cinsel şiddet de azalmıyor. Kadınlar bu şiddet karşısında kendi yöntemleriyle korunmaya çalışıyor. Cinsel şiddet en çok kamuya açık alanlarda, sokakta ve toplu taşıma araçlarında gerçekleşiyor. Kadınların 129’u saldırıya kamuya açık alanlarda ve özellikle sokaklarda uğruyor. Kadınların 14’i tanımadığı erkekler tarafından cinsel şiddete maruz kaldı.
Edirne'ye otobüsle seyahat eden M.K kendisine cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla muavinden E.G’den şikayetçi oldu.
Uşak'ta nişanlısı H.Ö tarafından cinsel istismara uğrayan 16 yaşındaki A.S, istismar sonucu hamile kaldı. Bebeği evinin tuvaletinde kimse yokken gizlice doğurup ailesinden korktuğu için dışarı attı.
Bursa’da G.A ayrılma istediği için erkek arkadaşı tecavüz etti. Genç kadın kurtulmak için evin camından atlamak istedi. Çevredekilerin müdahalesiyle hastaneye kaldırılan genç kadın, kurtulmak için intihar etmek istediğini açıkladı.
2017 yılında 409 kadın öldürüldü, aralık ayı en yüksek sayıya ulaştı
2017 yılında erkekler tarafından 409 kadın yaşamını yitirdi. Meclis açılır açılmaz ancak kadınların tüm itirazlarına rağmen “İsteseniz de istemeseniz de çıkacak” denilerek yürürlüğe giren “Müftülerin resmi nikah kıyma yetkisini öngören yasa” ile fiili olarak laiklik ortadan kaldırılmış buna bağlı olarak kadın düşmanlığının önü açılmış oldu. Her gün öldürülen, boşanmak isterken şiddete uğrayan, hakları gasp edilen ve korunmayan kadınlar varken kadın düşmanı yasaların bir diğerinin “Arabuluculuk Yasası” olması da gündem oldu. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda “aile içi şiddet” iddiası içeren uyuşmazlıkların arabuluculuğa uygun olmadığı sonucuna varılarak, eşitlik ilkesine aykırı olduğu söyleniyor. Kadınların evlenememe değil, boşanamama sorununun olduğu ortadayken; kadınlar göz boşanmak istedikleri için öldürülürken, koruma altındayken öldürülürken; hala kadınları evlendirmek ve aileyi korumak üzerine politik hamlelerle kadınlar resmen ölüme mahkum edilmeye çalışılıyor. Bunlar kadın cinayetlerindeki ciddi artışın sebepleri.
Kadınların 88’i kendi hayatına dair karar almak, 30’u boşanmak istediği için öldürülürken; 134 şüpheli ölüm ve 110 tespit edilemeyen kadın cinayeti gerçekleşti.
Bir yıl içerisinde en çok kadın cinayetinin gerçekleştiği iller; İstanbul’da 57, İzmir’de 32, Antalya’da 25, Bursa’da 18, Adana’da 17, Gaziantep’te 15, Konya’da 12 şeklinde oldu.
2017 yılı içerisinde öldürülen kadınların koruması yok ya da tespit edilemiyor. Kadına yönelik şiddette en büyük çözüm olan ve kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yürürlüğe giren 6284 sayılı Koruma Kanunu etkin uygulanmıyor. Şiddete uğrayan kadını korumak için saldırgana en az 1 ay uzaklaştırma kararı çıkartılması; kadına barınak sağlanması; kadına yeni kimlik verilmesi gibi birçok düzenlemeyi içeren 6284 etkin uygulanmış olsaydı bugün kadınlar yaşıyor olacaktı. 6284’ün yürürlüğe girdiği 2011 yılında en az kadın cinayeti yaşanmışken 6284’ün saldırıya uğradığı 2017 yılında en yüksek sayıya ulaşması tesadüf değil. Bu yıl kadınlar 6284’ün bazı basın organlarında “aile yıkan, yuva bozan” diye karanlanmasına karşı 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde kadınlar “6284 kadınlar için şifredir” diyerek meydanlardaydı.
Afyonkarahisar'da eşi 31 yaşındaki Vural Şentürk tarafından 10 gün boyunca şiddete uğrayan 29 yaşındaki Cemile Şentürk ablasının yanına, Antalya'ya taşındı. Buraya gelen Vural Şentürk, eşi Cemile Şentürk'ü tabancayla vurarak öldürdü. Cemile, Antalya’ya taşınmadan önce polise gidip şikayette bulunmuş ama işlem başlatılmamıştı.
İstanbul’da Türkan Tankut, boşandığı erkek tarafından sokak ortasında pompalı tüfekle öldürdü. Kaçmaya çalışan saldırgan, yurttaşlar tarafından yakalanarak polise teslim edildi. Türkan Tankut'un boşandığı şahıstan tehditler aldığı ve hakkında koruma kararı çıktığı öğrenildi.
Şüpheli ölümlerde geçen yıla göre artış oldu
Aralık ayında şaka ile öldürdü haberleri yaygınlaştı, çocukların kadınları öldürdüğü iddia edildi. Bu duruma sebep olarak bireysel silahlanmanın teşviki ve silah kullanımının son yıllarda artması sebep olurken; bu cinayetleri şüpheli ölüm kapsamında ele aldık.
Erzincan’da güvenlik koruyucusu M.K.’nin oğlu Y.E.K. (15), babasının tüfeğini alarak şakalaştığı amcasının 11 yaşındaki kızı Z.K.yi tüfeğin ateş alması sonucu vurarak öldürdü.
Konya'da 7 yaşındaki S.A., babasının pompalı av tüfeğiyle oynadığı sırada, temizlik yapan annesi 37 yaşındaki Figen A.'yı, boynundan vurup öldürdü.
Bunun dışında kadın cinayetlerinde vahşetin bir diğer boyutu öldürme yöntemlerinde ortaya çıkıyor. Bu yıl kadınlar işkenceyle de öldürüldüler.
Yozgat'ta 30 yaşındaki Halime D., tokat attığı iddiasıyla kardeşi tarafından levyeyle işkence edilerek öldürüldü.
Antalya’da Nurcan Demiröz erkek arkadaşı tarafından dinamitle öldürüldü.
Aydın’da 5 kişi tarafından tecavüze uğrayan Eylem Kanık öldürüldü. Cansız bedeni yanmış halde ormanlık alanda bulundu.
Kadın cinayetlerinde öldürülen kadınların yaş aralığı düştü. Bu yıl 15-18 ve 19-25 yaş arasında toplam 65 kadın öldürüldü. Kadınlar liselerde, üniversitelerde, iş yerlerinde şiddete karşı tepki gösterdi.
İzmir'de, 21 yaşındaki Zülal Tütüncü arkadaşı 26 yaşındaki Gürkan Ö. tarafından aralarındaki tartışma sonucu boynundan bıçaklanarak öldürdü.
Pendik İstanbul Ticaret Odası Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi’nde Bilişim ve Teknoloji alanında okuyan Helin Palandöken arkadaşlık teklifini reddettiği Mustafa Yetgin tarafından okulunda öldürüldü. Helin birçok defa şiddete maruz aldığını sosyal medyadan duyurmuştu. Helin korunsaydı, yaşıyor olacaktı. Helin Palandöken’in ailesine taziye ziyaretinde bulunan Başbakan Binali Yıldırım ise sadece göz yaşı döktü. Ancak ülkede kadına yönelik her türlü şiddetin arttığı bu dönemde yetkili mercilerin görevi sadece göz yaşı dökmekle bitemez. Gerekli adımların tüm taraflara atılması gerektiği açık. Buna karşın kadınlar Helin, Zülal ve birçok kadın için haklarını eylemdeydi.
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.