İsmailağa Cemaati'nin baskıları yüzünden okula gidemeyen bir genç kızın hikayesi
Gazeteci Sema Kızılarslan, onlarca genç kızın İsmailağa cemaatinin dini eğitim baskısı nedeniyle okula gönderilmediğine tanık olduğunu ve onlarcası için de bu durumun devam ettiğini ifade etti.
İsmailağa cemaatinin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu'nun ölümüyle birlikte cemaatin kız çocuklarının karma eğitimine karşı yürüttüğü propaganda yeniden gündeme geldi.
Ustaosmanoğlu ömrü boyunca yürüttüğü karma eğitim karşıtı propaganda ile Anadolu'da pek çok kız çocuğunu temel eğitim ve öğretimden mahrum bırakmıştı.
Serbestiyet'ten gazeteci Sema Kızılarslan, onlarca genç kızın İsmailağa cemaatinin dini eğitim baskısı nedeniyle okula gönderilmediğine tanık olduğunu ve onlarcası için de bu durumun devam ettiğini yazdı.
Kızılarslan, o talihsiz genç kızlardan biri olan Sevgi'nin hikayesini aktardı:
"Ben zihni aşağılanılarak küçültülen birçok kızdan sadece biriyim. Ülkemizde görmeye doyamadığımız(!) birçok sorunlu aile yapısının yanı sıra benim hikayem de sorunlu bir ailede geçti. Ailem aşırı muhafazakar bir cemaat olan İsmailağa'ya fazlasıyla bağlı insanlar.
4 yaşından itibaren dini eğitim almam için Kur'an kursuna gönderildim. Başta öğretici görünen bu süreç okula gitme yaşım geldiğimde annemin bana 'Eğer okula gidersen bana anne diyemezsin. Seninle ilgilenmem, öksüz gibi sadece baban ilgilenir seninle. Sen Kur'an kursunda cennet bahçesindesin okulsa bir cehennem çukuru kararını ver' demesiyle rengini değiştirdi. Daha o yaşta karma eğitim almamam için eğitimden engellenmiş olmam beni o yaşta da derinden üzüyordu. Yaşıtlarımın ‘sen kaça gidiyorsun?’ sorusuna duraksayarak açıklama yapıyordum.
Tabii ki o yaşta anneme ‘anne’ dememek ona sarılamama düşüncesi beni daha fazla üzeceği için okula gitmeyi reddettim. Peki o yaşta bir çocuğa geleceğini bu denli etkileyecek bir kararın sorumluluğunu psikolojik baskıyla vermesini istemek ne kadar doğruydu?
Biraz büyüyünce anladım bunun hata olduğunu ve telafi etmek için erkenden aileme ‘ben okumak istiyorum’ dediğimde bana ‘sen küçükken okula gitmek kendin istemedin. Şuan bizi suçlayamazsın’ dediler. Küçüktüm, güçsüzdüm, güçsüzleştirilmiştim sustum. O yaşta susmak zorundaydım.
11 yaşında ergenliğe ilk adımımı attığım anda çarşaf giydirildim. Buna 20 yaşında son vermek istediğimde annemin tepkisi ‘Ben Allah'ın emirlerinden taviz vermem. Çarşafı çıkarırsan bu evden çek git hayat kadını ol umurumda olmazsın’ oldu
Benden istedikleri şey; evden Kuran kursuna, evlenene kadar hayatı buralardan öteye geçmeyecek, okula gitmeyen, markete bile tek başına gitmesine izin verilmeyen, güya herkesin benim gibi yaşamak istediği bu mükemmel hayatı kendi istek ve fikirlerim olmaksızın bir kukla gibi yaşamamdı.
'ÇARŞAF GİYMEK İSTEMİYORDUM'
Okumak istiyordum. Ben çarşaf giymek istemiyordum. Ben kendisine saygısı olan ülkesine yararı dokunacak güzel hedefleri olan biri olmak istiyordum. Ailemin üzerimde uyguladığı psikolojik şiddetin yanı sıra fiziksel şiddet uygulanmaya başlandığında artık bu evde barınamayacağımı ve bu hayatı istemediğime kesinkes emin olmuştum. Büyümüştüm, kendime güvenim tamdı elbet. Yine de okumamıştım gerçek hayata dair bilgim çok azdı. Annemin beni döverek boğazladığı gün polislerle evden ayrılıp bir daha dönmedim.
Arkadaşımda kalmaya başladım, çarşafı çıkardım ve garsonluğa başladım. Hayatın zorluklarıyla şimdi daha da yüz yüzeyim yine de mücadele etmek istiyorum okumak öğrenmek ve hayatımı insan gibi yaşayabilmek için."
Siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.