Erdoğan’dan Trump’a sert tepki: Bu plan kabul edilemez
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Senegal ziyareti dönüşünde gündemi değerlendirdi, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Senegal ziyareti dönüşünde gündemi değerlendirdi, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte açıkladığı "Yüzyılın Planı" adını verdiği Ortadoğu 'barış planı'na sert tepki gösterdi.
"Kudüs Müslümanların kutsalıdır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kudüs'ün İsrail'e verilme planı asla kabul edilemez. Açıklanan plan, barışa ve çözüme hizmet etmeyecektir" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
-Koronavirüs hızla yayılıyor. Çin'de çok sayıda insan hayatını kaybetti. Çok sayıda insan etkilenmeye başladı. Bazı ülkeler tedbirler açıkladı. Türkiye insanların dolaşımı sınırlandırmak, bazı noktalarda engellemek gibi büyük adımlar atar mı?
Sağlık Bakanımızın bu konudaki temkinli açıklamaları şöyle:
"Bizde henüz herhangi bir sıkıntı söz konusu değil." Ancak Çin'de de 25 kadar Türk, 10 kadar da Azeri vardı. Onların Türkiye'ye dönme gibi arzuları var. "Tedbirlerinizi alın, Azeri kardeşlerimizi de dahil edin. Karantinaya almak suretiyle bu kardeşlerimizi Türkiye'ye getirelim"
Türkiye içinde şu an itibarıyla herhangi bir sıkıntı söz konusu değil ama arkadaşlarımız oraya dayalı olarak da her türlü tedbiri alarak adımlarını atıyorlar.
-Önceki gece Amerikan Başkanı Trump ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiniz. İki taraftan yapılan açıklamada Libya, İdlib ve Doğu Akdeniz konusunun konuşulduğu açıklandı. Bu kritik başlıklarda Ankara'nın mesajları ne oldu?
Önceki akşam Libya'yı konuştuk. Libya ile ilgili olarak da sadra şifa konular değil. Ağırlıklı olarak Sayın Trump'la bir nezaket konuşması oldu. Elazığ, Malatya depremini gündeme getirdi. "Bize düşen ne var, ne yapabiliriz? Bizde depremlerle ilgili çokça alet edevat var, gönderebiliriz" dediler. Şu anda çok çok teşekkür ediyoruz, biz bu aşamaları aşmış vaziyetteyiz.
Tabi 41 vatandaşımız öldü, Allah'tan rahmet diliyoruz. Bunun yanında ciddi sayıda kurtarılan vatandaşlarımız var. 1.600'e yakın yaralı vardı, bu yaralıların kahir ekseriyeti ayakta tedavi ile evlerine döndüler. 60-70 tedavisi devam eden var.
Yoğun bakımda olan hemen hemen kalmadı gibi. Onlar da bugün odalarına çıkacaklardı. Elazığ'da Şehir Hastanemiz gerçekten çok ciddi iş görüyor. Hastalar oraya gelerek tedavilerini oldular. Şu an enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor.
'KABUL EDİLEMEZ'
-Beyaz Saray'ın "yüzyılın anlaşması" olarak nitelendirildiği barış planı, -biz uçaktayken- Trump tarafından duyuruldu. Bu bağlamda Ankara'nın plana yaklaşımı nedir?
Biz buraya girerken açıklama devam ediyordu. Önceki akşamki konuşmada Sayın Trump'a, "Bu metni bize gönderirseniz, içeriğinde ne var görürüz, ona göre de atmamız gereken adımları veya tavrı belirleriz" dedik.
Zaten önümüzdeki hafta içerisinde de Cidde'de İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Toplantısı olacak. O toplantıya Dışişleri Bakanımız da katılacaklar.
Bizim bu konudaki tavrımız belli. Kudüs Müslümanların kutsalıdır. Kudüs'ün İsrail'e verilme planı asla kabul edilemez. Açıklanan plan, barışa ve çözüme hizmet etmeyecektir. Bu plan Filistin ve Kudüs için yeni oldubittiler oluşturma gayretidir.
Bu, Filistinlilerin haklarını yok sayma ve İsrail'in işgalini meşrulaştırma planıdır. Hangi girişim olursa olsun, bazı Arap ülkeleri sırtını dönse de biz Filistin'in ve Kudüs-ü Şerif'in hukukunu korumak için uluslararası kurumları harekete geçirmeye ve dünyaya bu meseleyi anlatmaya devam edeceğiz.
-Özellikle İsrail medyasında ki Netanyahu'ya yakın aşırı sağ medyada Türkiye'nin güvenlik bürokrasisini hedef alan yayınlar var. Bugünlerde de bir tane yayınlandı. Kasım Süleymani'nin ardından MİT Başkanı Hakan Fidan hedef gösteriliyor. Ne söylersiniz?
Eğer biz İsrail medyasına göre hareket belirleyeceksek vay halimize. İsrail medyası da istihbarat başkanımız için -imalı vurgu ile- böyle güzel şeyler yazıyorsa doğru istikametteyiz. Hayırlı olsun.
Ülkemizde yaşanan son yıllardaki depremlerden sonra iki tavır ortaya çıkıyor. Devletin tavrı, muhalefetin tavrı… Devletin tavrı son 17 yılda birçok depremde milletle dayanışma içinde. Muhalefet ise deprem üzerinden siyaset yapıyor. Millet ittifakının bileşenleri de medyasıyla STK'larıyla başka bir algı oluşturuyor. Son olarak Kemal Kılıçdaroğlu "Deprem vergileri nereye harcandı?" dedi. Bu tavrı sormak isterim. İkinci olarak devletin 1999 öncesi tavrıyla bugünkü tavrını değerlendirebilir misiniz?
Bu adamın doğru söylediği bir şey yok. Yalanlar zincirine yeni bir yalan ilave ediyor. Ben şu anda Sivrice depremine CHP'li belediye ne kadar yardım yapmış bunun üzerinde duracak değilim. Ben sadece şunu söyleyeyim.
Bütün il, ilçe, belediyelerde, mahallelerde, Allah'a hamdolsun, bir tarafta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere, bütün bakan arkadaşlarım ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak Fuat Bey, öbür tarafta (AK Parti) Genel Başkan Vekili olarak Numan Bey, tüm vekiller, kadın kollarımız bölgede seferber oldu, çalıştılar ve aç açık bırakmamak için ne gerekiyorsa yaptılar.
Bir defa Kılıçdaroğlu'nun ne kabinemizi ne bizim şu andaki o bölgede çalışan milletvekillerimizi falan ağzına almasını yakıştıramam. Onların böyle bir derdi olamaz. Acaba kendisi oraya gitti mi? Gitmedi. Şimdi bundan sonra herhalde gider, ben söylüyorum ya… Niye gitmedi? Bu ciğer meselesi, ruh meselesi ondan... Bunda öyle bir ruh yok.'
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.